GAZZE’DE YAŞADIKLARINI ANLATTI

GAZZE’DE YAŞADIKLARINI ANLATTI

Gazze'de gönüllü hekim olarak çalışan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Taner Kamacı, katılımcılara yaşadıklarını anlattı

Muş Alparslan Üniversitesi ev sahipliğinde öğrencilere yönelik "Bir Tanığın Gazze Gözlemleri" konulu konferans düzenlendi.

Kent merkezindeki İslami İlimler Fakültesi konferans salonunda gerçekleştirilen program, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Konferansa konuşmacı olarak katılan ve Gazze'de gönüllü olarak görev yapan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Taner Kamacı, herkes gibi Gazze'deki sıkıntıları televizyonlardan izlediklerini, sosyal medyadan gördüklerini anlattı.

Bu konuda kimsenin içinin rahat olmadığını, dünyanın gözü önünde masum insanların katledildiğini belirten Kamacı, şunları kaydetti: “Diyarbakır'da özel bir hastanede çalışıyorum. Savaşın başından beri sizler gibi bizler de oradaki sıkıntıları televizyonlardan izliyorduk ve sosyal medyadan görüyorduk. Adeta oradaki soykırıma canlı şahit oluyorduk. Biz hem inançlı insanlarız. Herkesin vicdanı var ve sızlıyor. Kimsenin içi rahat değil. Çünkü bir soykırım var. Bütün dünyanın gözü önünde masum insanlar, çocuklar, kadınlar, yaşlılar büyük bir zulüm görüyor. Dolayısıyla bundan rahatsızlık duyan herkesin ve buna benzer hadiselerin yaşanması için elinden gelen her şeyi yapması lazım. 18 Mart'ta Gazze'ye gittim, uluslararası bir dernek aracılığıyla gittik iki hafta orada kaldım. 25 kişilik bir ekiple gittik. Ekibimizde Türkiye'den ben tek vardım. Diğerleri ise Avrupa ve Amerika'dan gelmişlerdi."

"Neredeyse ayakta kalan ev yok"

Bu savaşta vicdanının sesini susturmayan insanların Filistinli masumların yanında durduğunu ifade eden Kamacı, şöyle konuştu, "Kur'an-ı Kerim'in her ayeti bizim için emirdir. Dolayısıyla bu emir nedeniyle oraya gittim. Ama böyle bir emri olmasaydı da yine vicdanen oraya yine giderdim. Buradaki herkesle gitmek ister. Ama maalesef öyle bir yer ki öyle ablukaya alınmış. Mesleğimden dolayı böyle bir imkan elime geçti. Kimse içeri giremiyor. Biz de uluslararası bir dernekle önceden onay alarak gittik oraya. Mısır kimseyi geçirmiyor. Kahire'den Refah'a normal de 5 saatte gidiliyor. Biz o yolu 17 saatte gittik. Çünkü her yarım saatte bir kontrol noktası vardı ve pasaportlara bakıyorlardı. Gazze'nin yüzde 80'ine girilmiş, evleri yıkılmış. Maalesef bugün Refah'a girildi. Refah girilmemiş son kentti, Refah kentine de bugün girmeye başladılar. Kuzey Gazze'de neredeyse ayakta kalan ev yok. Güney Gazze'nin çoğu öyle. Bakalım ne olacak."

"Gazze halkı imanı çok yüksek"

Filistin'de binlerce şehit ve yaralının olduğunu hatırlatan Kamacı, konuşmasına şöyle sürdürdü: "Elektrikler ve su yok. İnsanlar ekmek bulunamıyor. Öyle bir haldeler. Buradan bakınca sanki Gazze, yenilmiş, bitmiş, hiç kazanma şansı yok gibi görünüyor. Refah kapısından Gazze'ye girdik. Benim hemen algım değişmeye başladı. Çünkü orada yüzü gülen, morali yerinde, psikolojisi sağlam insanlarla karşılaştım. Diyordum ki bu kadar yıkıntı, bu kadar zulüm, bu kadar çaresizlik var isyan ediyorlardır. Ama hiç beklediğim gibi çıkmadı. Mısır'da kimsenin yüzü gülmezken Gazze'de insanların yüzü gülüyordu ve mutlu insanlar gördüm. Çok şaşkınlık vericiydi benim için. Oradaki insanlar kaybettik gözüyle bakmıyorlar. Gazze halkı imanı çok yüksek. Onlar üzülmüyorlar, diyorlar burada evimiz yıkıldı ama Allah için direndik. O yolda evimiz yıkıldı. Evladını, annesini, babasını ve onlarca yakınlarını kaybediyorlar. Ama onlar şehit oldu diyorlar. Onlar diyorlar ki biz ölürsek şehidiz, kalırsak da zafer bizimdir. Dolayısıyla hiç kaybetmek gibi bir şeyleri yok."

"Acil hastalar dışında kimseye bakılmıyordu"

Gazze'deki hastanelerin tamamına yakınının kullanılamaz halde olduğunu dile getiren Kamacı, "Gazze'de çalıştığım hastanede bir çocuk cerrahı meslektaşımın evi yıkılmıştı, annesi, babası, tüm kardeşlerini kaybetmişti sadece 3 çocuğu kurtulmuştu. Onlarda doktor odasında yaşıyorlardı. Bu nedenle bazen acil olanların dışındaki hastalara bakmadıklarını belirtti. Tıbbi malzeme konusunda sıkıntılar yaşandığını vurgulayan Kamacı, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz Gazze'de Avrupa Hastanesi vardı. Orada iki hafta kaldık. Hastanelerin durumu maalesef iyi değildi. Normalde Gazze'de 35 hastane var ama hepsi kullanılamaz haldeydi. Sadece 2-3 hastane aktif olarak sağlık hizmeti veriyordu. 7 ameliyat salonu vardı. Bazen 20 acil ameliyat gereken hasta aynı anda geliyordu. Sadece acil hastalara müdahale ediliyordu. Acil dışındaki hiçbir hastaya bakılmıyordu. Dolayısıyla acil servisi 24 saat doluydu. Tıbbi malzemede ciddi sıkıntılar vardı. Çünkü bir malzeme giriş çıkışına izin vermiyordu. Sadece oraya girip çıkan doktorlar kendi yanında malzeme götürebiliyordu. Biz de giderken yanımızda malzeme götürmüştük. Mısır orada etkisiz eleman gibi. Hatta şöyle bir zararı da var. Mesela çıkmak isteyene kapıları kapatmış. Orada giren her tır başına rüşvet alıyor. Gazze'den çıkmak isteyen her insan başına da rüşvet alıyor. Hastanelerin durumu vahimdi. Hastanelerin bütün koridorları insanlarla doluydu. İnsanlar hastanenin içinde ve çevresinde yaşıyorlardı. Çünkü İsrail maalesef her yeri bombalıyor. En son hastaneleri bombaladığında dünyadan büyük tepki almıştı. İlk aylarda hastaneler bombaladığında bütün dünya ayağa kalkmıştı. İsrail o tepkiler olmasaydı belki ilk önce hastaneleri vururdu. İsrail hiçbir kurallı dinlemiyor. Türkiye'yi çok seviyorlar. Türkiye'den geldiğimi söylediğimde boynuma sarıldılar. Çünkü Türkiye'den çok fazla beklentileri var. Bu sevgiden dolayı beklentileri de fazla. Son zamanlarda çok güzel gelişmeler oldu. Ticaretimiz tamamen durduruldu. Güney Afrika'nın açmış olduğu ceza davasına dahil olduk. Bunlar çok önemli şeyler. Türkiye ordusu ya da başka bir ülkenin ordusu kalksın gelsin bizimle savaşsın. Hiç böyle bir beklentileri yok. Diyorlar siyasi ve diplomatik destek versinler yeter. Ellerinden geliyorsa eğer onlar nasıl bize ambargo uyguluyorsa, diğer ülkeler de onlara ambargo uygulasın.”

Konferansa, Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, rektör yardımcıları, akademisyen ve öğrenciler katıldı.