Abdulhak Akpolat


İNSAN ÖMRÜNÜN BAHARI: GENÇLİK

KONUK YAZAR


İNSAN ÖMRÜNÜN BAHARI: GENÇLİK

Kâinatın en seçkin varlığı insandır. İnsan hayatının en verimli dönemi ise gençlik çağıdır. Gençlik, Yüce Allah’ın bizlere bahşettiği nimetlerden biri olup, bulunmaz bir fırsattır. Gençlik, insan ömrünün baharıdır. Hayallerin ve fikirlerin yeşerip geliştiği, güç ve heyecanın zirvede olduğu dönemdir. Gençlik iyi değerlendirildiğinde kişiye dünya ve ahiret saadetini kazandıracak, aksi takdirde pişmanlıkla anılan yıllara dönüşecektir. Bu nedenle kıymeti iyi bilinmelidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, bizlere yaşlılık gelmeden önce gençliğimizin kıymetini bilmemizi tavsiye etmiştir. (Buhârî, Rikak, 3; Tirmizî, Zühd, 25.)

Gençlik, temiz bir toplumun ve sağlıklı bir milletin en önemli unsurudur. Toplumların yaşadığı güzelliklerin arkasında gençliğin olumlu davranışları bulunduğu gibi; yaşanan facia ve kötülüklerin arkasında da ihmal edilmiş gençlerin olduğu bir gerçektir. 

Gençler, toplumun geleceğidir. Şu an sahip olduğumuz maddi ve manevi kazançların tamamı, gelecekte gençlerimize emanet edilecektir. Bu yüzden ruh ve beden yönünden sağlıklı, inanç ve sorumluluk duygusuna sahip gençlerin yetiştirilmesi, en önemli görevlerimizdendir.

Gençleri önemsemek, onları anlamaya çalışmak ve kendilerinde var olan enerjiyi, dinamizmi ilim, fikir, sanat gibi faydalı neticelere yönlendirmek gerekir. Bunun için gençleri, milli ve manevi değerlerine bağlı, yaşadığı çağın farkında olan insanlar olarak yetiştirmek, sorumluluk sahibi her fert, toplum ve müessesenin görevidir.

Gençler, meyve vermeye hazırlanan bir ağaç gibidir. İlgi gösterilirse en güzel meyveleri alma imkânı vardır. Bu sebeple gözümüzün nuru, ailelerimizin neşesi ve toplumumuzun geleceği olan gençlerimize sahip çıkmalı, onlara değer vermeli, görüş ve önerilerine saygı duymalı, manevi değerlere bağlı bir hayat tarzı benimsemeleri için gerekli tedbirleri almalıyız. Ana-baba olarak bizler başta kendi çocuklarımız olmak üzere, bütün gençlerin ıslahı için çalışmalı, olgun davranış şekillerini kendilerine kazandırmalı, milletimiz ve vatanımız için faydalı birer insan olmalarına gayret göstermeliyiz. Dini terbiye almış insanların kendilerine ve başka insanlara faydalı olacağı da hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Tarih sayfalarına baktığımızda; önemli başarıların arkasında sağlam karakterli, inançlı ve güven duygusuna sahip gençlerin var olduğunu görürüz. Özellikle İslam’ın yayılması ve gönüllere yerleşmesinde, hidayet yıldızı olmuş pek çok gencin büyük katkılarını müşahede etmekteyiz. 

İslam’ın ilk yıllarında Müslümanların çoğunluğunu oluşturan gençler, Resulullah (sav)’in etrafında toplanarak, ona en büyük desteği vermiş ve bu uğurda çok çetin sınavlardan geçmişlerdir. Gönülleri Allah ve Peygamber aşkıyla yanan bu gençler, her türlü işkence ve zulümlere rağmen davalarından asla vazgeçmemişler, İslam’ı tebliğ ederken karşılaştıkları sıkıntılara karşı sabretmişlerdir. Peygamberimiz (sav)’e adeta kol kanat geren bu gençler, göstermiş oldukları samimiyet ve sadakatin karşılığında daha dünyada iken cennetle müjdelenerek kendilerinden sonra gelen nice nesillere örnek olmuşlardır. 

Onların her biri, iman ve İslam’la şereflendikleri andan itibaren son nefeslerine kadar Allah ve Resulüne itaat, Din-i Mübin-i İslam’a hizmet yolunda büyük bir gayret göstermişlerdir. Erkam’ın evinde gizlice yapılan Kur’an derslerinde, Kabe’nin gölgesinde cemaatle ilk kılınan namazda, hicret yolculuğunda, Mescid-i Nebevi’nin inşasında, Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te hep bu gençleri görüyoruz Resulullah’ın yanında.

Efendimiz (sav), hicretle Medine’yi yurt edinince ilk iş olarak inşa ettiği mescidin bir bölümünü eğitim ve öğretim için tahsis etmiştir. Allah Resulü, İslam akademisi diye nitelenebilecek bu Suffe mektebinde nice ilim sahibi gençler yetiştirmiştir. Gün gelmiş bu gençlerden Hz. Ali’yi Yemen kadılığı, Muaz b. Cebel’i Yemen valiliği, Zeyd b. Sabit’i vahiy kâtipliği, Üsame’yi ordu komutanlığı gibi stratejik görevlere getirmiştir. O, bu uygulamalarıyla gençlere, “size güvenim sonsuzdur” mesajını vermiştir.

Peygamber Efendimiz (sav), “Allah Teâlâ’nın İslam yolunda kendisine itaat eden nice fidanlar yetiştirmeye devam edeceğini” müjdelemektedir. (İbn Mace, Mukaddime, 8.) Bu sebeble aziz milletimizin ve ümmet-i Muhammed’in bekası için gençlerimizi anlamalı, onlara değer vermeliyiz. Düşüncesini,  hayat tarzını, giyim kuşamını yargılayarak dışlamak yerine, hepsine kucak açmalıyız. Kendilerini keşfetmelerini sağlayacak bir rol model de biz olmalıyız. Şuurlu nesiller için gençlerimizi sahih din bilgisiyle ve kültürümüzle donatmalıyız. Çağımızın gençlerine Resul-i Ekrem gibi yaklaşabilir, O’nun metodu ile İslam’ı temsil ve tebliğ edebilirsek, bu asırda da ashabın gençlerine dost olacak yiğitler çıkacağını asla unutmamalıyız.

Yüce Rabbimiz; şu güzel yurdumuzu gönül rahatlığı ile emanet edebileceğimiz bir nesli yetiştirmeyi, ülke ve millet olarak bu sorumlulukla gençlerimize yaklaşmayı, dînî ve manevî duyarlılıklarla donanımlı bir gençliğe sahip olmayı bizlere nasip eylesin. Amin.