Doç. Dr. Zeliha Tekin


MAARİF PERVER SULTAN ABDÜLHAMİD HAN

TEKİN'CE KÖŞESİ


Açıköğretim Fakültesi Tarih son sınıf öğrencisiyim ve sınava girmek için “Osmanlı Sosyal Tarihi” ders notlarını okumaya başladım. Hafızamda “Osmanlı İmparatorluğu’nun en çok toprak kaybeden padişahı” olarak kalan II. Abdülhamid Han’ı meğerse hiç tanımamışım, hiç araştırmamışım. Onca ıslahat/yenileşme onca ilkleri fark edememişim. Nam-ı diğer Maarif Perver Abdülhamid’i gelin yakından tanıyalım. 

Sanayi ve teknolojiden tarım, sağlık, askeriye, bayındırlık ve eğitime kadar pek çok alanda müesseseleşme/kurumsallaşma ve çağdaşlaşma adımlarını atan ve hizmetleriyle Osmanlı’nın son dönemine damgasını vuran Sultan Abdülhamid’e yapmış olduğu hizmetlerden ve maarif teşkilatı alanındaki yeniliklerden dolayı Maarif Perver denilmiştir. Öyle ki saltanatı döneminde kendi parasıyla sayısız cami, hastane, medrese, çeşme, saat kulesi ve iş hanı gibi eserler inşa ettirmiş; sanata, ilme ve fenne büyük önem vermiştir. İlk müze, ilk çocuk hastanesi Darülaceze, Baytar Mektebi, Orman Mektebi, Dişçi Mektebi onun döneminde açılmış, Muhasebat Divanı (Sayıştay) kurulmuş; ilk kez Anayasalı ve Parlamentolu dönem başlamıştır. Dünyadaki siyasi gelişmeleri takip edebilmek için sarayda Bilgi Merkezi kurdurtmuş, yerli-yabancı bilim insanlarından dış politika hakkında bilgi almıştır. 

II. Abdülhamid, medreseleri modernleştirdiği gibi memur ve uzman yetiştirmek amacıyla yüksekokullar açmış, dilsiz ve amalar için özel mektepler kurmuştur. Batı tarzında ilk ve ortaokullar açılmış, İbtidai (ilk tahsil veren okul) adı verilen mektepler köylere taşınmıştır. Yine Osmanlı’daki vakıf kütüphanelerinin kataloglanması işi Abdülhamid döneminde yapılmış; bilimsel yayınlara destek verildiği için dergi, gazete ve kitap sayısında büyük oranda artış yaşanmıştır.

Atlı ve elektrikli tramvaylar, rıhtımlar, telgraf hatları Abdülhamit Han döneminin diğer yenilikleridir. Onun döneminde Anadolu ve Rumeli Demiryolları büyük oranda tamamlanmış, Memleket ve Menafi Sandıkları adı verilen kredi kurumları açılmıştır. Yine Onun döneminde askeri alandaki yenilikler için Almanya’dan uzmanlar çağrılmıştır. Avrupalı devletlerin yaptığı gibi II. Abdülhamid de sanayileşme hamlesi olarak Yıldız Porselen Fabrikası’nı kurdurtarak Osmanlı Devleti’nin nüfuzunu, devletin teknolojik alt yapısını ve gücünü dünyaya göstermeye çalışmıştır.

Camiden çok okul yaptıran Abdülhamid’in bir diğer hizmeti de İstanbul’da ders programlarında ahlâk, nâfi'a bilgisi, din bilgisi, Osmanlıca, sülüs ve rık'a, Arapça, Farsça, tarih, coğrafya, imlâ, hesap, hıyâtet (terzilik) ve nakış gibi dersler bulunan ilk kız rüşdiyesini açmak olmuştur. Bu okullara kadın öğretmen yetiştirilmesi için de Darülmuallimat (Kadın Öğretmen Okulu) hizmete açılmıştır. İbtidailer (ilk tahsil veren okul) ile birlikte 6 yıllık kız okullarında dördüncü yılda haftada iki saat İdare-i Beytiyye (Ev İdaresi) dersi verilmiş ve bu derste odun, kömür soba vb. için edilecek ihtiyatlar; elbise gibi eşyaların nasıl muhafaza ve tamir edildiği, nasıl yıkanması gerektiği lekelerin nasıl çıkarılacağı ve dikişçilik öğretilmiştir. Beşinci yılda ise et balık, hamur, şeker, nişasta, çay, kahve, şurupların muhafazası ve el-dudak çatlaklarının pomadı, diş fırçası, diş tozu, misvak ve bir aileye lazım olan ilaçlar anlatılmıştır. Altıncı yıl ise haneye ait tababet (doktorluk) ve hıfz-üs sıhha (sağlık bilgisi), ev hanımının vezaif-i ahlakiyyesi (ahlak terbiyesi) öğretilmiştir. 

II. Abdülhamid üstüne çok konuşulan (özellikle de sansür konusu) ve tartışılan bir kişilik olsa da onun dönemi “uzun soluklu barış dönemi” olarak anılmaktadır. Fransızca’yı bilip anlamasına rağmen kibirli ve azametli görünmemek için bu dili hiç konuşmayan Sultan’ın dini ve beşerî duygularındaki yükseklik sözlerine nakşedilmiştir. İmparatorluk içinde ve dışında aleyhinde pek çok alçakça söz sarf edilse de siyasi zekâsı batılılarca takdir edilen Abdülhamid, Lord Beaconsfield’ e göre “adil, memleketini ve milletini seven bir hükümdar”; Joan Haslip’e göre “milletinin saadeti için çalışan” bir sultan; Layard’a göre “iyi niyetli, doğru sözlü, nazik ve insani duyguları ağır basan, tebaasının hayrı için elinden gelen her şeyi zevkle yapmaya hazır” bir kimsedir.

Bütün çalışmaları ülkesindeki huzuru ve barışı yaşatmak üzerine olan Sultan’ın barışa dair şu sözleri sadece yaşadığı döneme değil günümüze de hitap etmektedir: “Ben daima savaşın aleyhinde bulundum. Bundan sonra gelecek kardeşim ve oğullarıma öğüdüm olsun ki, artık uzun ya da kısa savaşlarla uğraşmasınlar. Galibiyetle biten savaşlar da mağlubiyetle sonuçlananlar kadar milleti yorar. Şan ve şeref gibi şeyler, her tarafı bayındır, günümüzden ve gelecekten endişe duymayan ülkelerde hoş görülebilir. Harabelerde aç ve çıplak dolaşanların şan ve şeref iddiasında bulunmaları, şan ve şeref peşinde koşmaları kadar gülünç bir şey olamaz.”

Yazdığını yapan, yaptığını yazan, ülkesini barış içinde yönetmeye özen gösteren ve dünyada ortaya çıkmış bir yeniliği hızla ülkesinin hizmetine sunan II. Abdülhamit’in aziz anısına. Ruhu şad olsun.