Abdurrahman KOÇ


MİSAFİR (Mêvan)

KONUK YAZAR


MİSAFİR (Mêvan)

Misafir Anadolu’nun geleneklerinde köklü bir geçmişe dayanmaktadır. Rıfat Ilgaz bir yazısında doğup büyüdüğü Cide’den söz ederken en kıtlık zamanlarda bile misafir beslediklerinden söz etmektedir. Cide, Zonguldak dolayında bir yer, dolaysıyla Karadeniz kültürüne dayanmaktadır.

Sanırım Ege ve Akdeniz’deki Yörüklerde de misafirliğin önemi ayrı ve azımsanmayacak kadar değerlidir. Buna İzmir’in hem Dikili hem de Ödemiş ilçelerinin köylerinde çalışırken şahit olmuşumdur; misafirlik hala değer verilen bir yaşam biçimidir.

İç Anadolu’nun günahına girmeyeyim bazen belgesellerde geleneğin kırsal kesiminde canlı tutulduğunu izlemişimdir.

Ama hızlı makineleşme ve paranın kıymete bindiği kapitalist düzende misafirlik maalesef geçmişe karışmak üzeredir, en azından batıda.

Doğu ve Güneydoğuya gelince misafirlik damarının hala çok canlı ve geleneğin en ön planında yaşamakta olduğunu görürüz. Muş’tan Hakkari’ye, Kars’tan Sivas’a kadar ister fakir ister zengin olsun insana en azından bir bardak çay verebilmekte ve yatılı olarak beslemektelerdir.

Benim defalarca şahit olduğum, babamın ya da bir büyüğümüzün “Rabın mêvan hatın”( kalkın misafir geldi ) komutu herkesin kendine çeki düzen vermesi için yeterliydi. Kadınlar gözle kaş arasında evdeki döküntüleri toplar, çocuklar hazır ola geçip en uslu hallerine bürünürlerdi.

En son Ramazan Bayramında Malazgirt’teydim. Beni kaldığım birkaç gün içinde nasıl misafir edeceklerini şaşıran kolu komşunun gözlerindeki ışıltıyı asla unutmam.  Demek ki her ne kadar para ülkenin dört bir ucuna ulaşmışsa da insani olan ağırlanma değerleri hala bu bölgede canlılığını korumaktaymış.

Güldür güldür Şova konu olan “Diyarbakır Adliyesi” skecini izleyenler bilir. O skeçte evine misafir olarak aldığı adamın bir türlü gitmesine izin vermeyen ev sahibinden şikayetçi olan misafir anlatılmaktadır. Bu oyunda da görüldüğü gibi insanımızın misafire verdiği değer en ironik hali ile dile getirilmektedir.

TRT Belgeselde “Ailenin Yeni Üyesi “ adlı programın bir bölümü Urfa’nın bir köyünde geçmektedir. Reşat adlı Boşnak asıllı yapımcı, büyük bir sofrada herkes birbirinden lezzetli yemekleri yerken ev sahibinin ayakta hizmet etmesi karşısında:

-Siz neden yemiyorsunuz? Sorusuna ev sahibinin abisi şu cevabı vermişti:

-Bizde misafirler yemek yerken, ev sahibinin yemesi doğru değildir. O hizmet eder, herkes doyup çekildikten sonra eğer bir şey kalırsa yer, kalmamışsa pek de önemsemez. Demesi gerçekten bizim için gurur vericiydi.