Muş Alparslan Üniversitesi, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamella Aliyeva


SABRIMIN ÖMRÜ UZUN DİYEN ŞAİR-MUSTAFA YILDIZ - 1 (Mustafa Yıldız’ın Harcananlar Şiir Kitabının Dil ve Üslubu Hakkında Araştırma)

KONUK YAZAR


SABRIMIN ÖMRÜ UZUN DİYEN ŞAİR-MUSTAFA YILDIZ - 1

(Mustafa Yıldız’ın Harcananlar Şiir Kitabının Dil ve Üslubu Hakkında Araştırma)

 

..Sabrımın ömrü uzun,

Bundan şüphem yok Hafız.

Korktuğum,

Ya ömrüm yetmezse onu görmeye…

       

 Bu şiirdeki felsefi düşünceler Çağdaş Türk Şiirinin tanınmış şairlerinden Muş”lu şairimiz, daha doğrusu Muş Şairler Derneği Başkanı Mustafa Yıldız”ın şiiridir. Mustafa Bey’le görüşümüzün, tanışlığımızın küçük anısı var. 

       Mustafa Üstadımla ne zaman tanış oldum? Anılara baş vuralım. Yıl 2016, Ekim. Muş Alparslan Üniversitesinde çalışmaya geldim. Fen Edebiyat fakültesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanıyım. Sayın Rektörümüz Prof.Dr.Fethi Ahmet Polat hocamız böyle karar vermiş.. Heyecan içindeyim: -Sayın Rektörümüzün itimadını doğrulta bileceğim mi?  Zaman her şeyin ilacıdır-demiş büyüklerimiz, ben de her şeyi zamana bıraktım. Bu arada size bir sır da açayım: - Tatlı dil, güleryüz insanların altın anahtarıdır, her kapıyı açar, yani her kalbe gire bilir. Sen deme, Muş halkı ve Üniversitede çalışan Muşlular insan sarrafı imiş. Beni az bir sürede tanıdılar ve her kesten sevgi, saygı gördüm. Bir gün Rektörlükten arayıp şöyle dediler: -Kültür müdürlüğü Muşlu şairlerin şiirlerinden oluşan Güldeste (veya Şiir Antolojisi) yayınlamak istiyor. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümündeki hocaların bu işte onlara yardım etmek imkanları varmı?  Hiç düşünmeden: -Evet-dedim. Yüreğimde:- Tam meskenine gelmişler- dedim. Çünkü Profesörlük kitabım şiir üzerine idi. Ve Eskişehir’de  hep şiir inceledim, dergilerde, Güldestelerde ne kadar yazım yayınlamıştı.

      Ve bir gün Muş İl Kültür Müdürlüğüne yollandık. Orada Şairler Derneği Başkanı, şairler, okullarda çalışan edebiyat öğretmenleri, kütüphane müdürleri vs. insanlar vardı. Tanışma merasimi oldu, İl Kültür müdürümüz konuyu açtı, bilgisayarda yazılmış şiirler bizlere dağıtıldı. Orada tanışma zamanı Muş Şairler Derneği Başkanı Sayın Mustafa Yıldızla tanıştık. İlk sohbetimiz çok sıcak geçti, ama şiirleri okuyup bir araya geldiğimizde mübahaseler başladı. Ne kadar birbirimize darıldıksa, Muş ve şiir sevgimiz bizi “barıştırdı”. Geldik kitabın “Ön Söz” konusuna. Mustafa Başkanım bana müracaatla:- Bir kısa Ön Söz yazarmısınız?  Ben: -Vallahi, kısa yazamıyorum. Yazayım, siz kısaltın-dedim. Birkaç gün de uykusuz kaldım Muş Kültürü, Muş Şairleri için. Yazı hazır oldu, sözün açığı, sizden ne gizledim, yazını çok beğendim, hatta yazarına “teşekkür ettim”. Yazıyı Başkanımız Mustafa Bey’e gönderdim. Anında telefonum çaldı. Tabii ki, arayan Mustafa Yıldız Bey idi: - Hocam, ne yapmışsınız. Bu ne yazı? Dediğinde içimde bir şeyler kırıldı. Begenmedi her halde-dedim. Mustafa Üstadımın sesi üzerime serin su serptı:- Şahane yazı. Çok beğendim. Derinden nefes aldım ve: - Mustafa Üstadım, kısalta bilirsiniz-dedim.  Anında: -Hayır, bir sözünü bile yerinden kıpırdatmam. Elinize sağlık. Derinden bir ah çektim. Şükür, bunu da uğurla başa vurduk-dedim. Şimdi de gelelim Mustafa Yıldızın şiirlerine. Mustafa Bey. Klasik şairlerin yoluyla gedmemiş, bir taraftan da, aslında gedmiştir, dil ve üslup yönünden. Onun kendine mahsus bir yolu vardır, aslında, şiirleri beyaz şiirdir, ama mecazi yönden bazı hecesi, kafiyesi yerinde olan şiirlerden bile güçlüdür. Tabii ki, klasik üsluba göre, şiirler  hece ile yazılır, kafiyeler yerinde olur, mecaz dolu dolu ve vezin, ölçü, üslup yerinde. Mustafa Bey bunların bazısını kullanmasa da kendine mahsus yol çizmiş, mecazlarla ve onların verdiği derin mesajlarla dostluk kurmuş, Şiir Gülistanına giden yolda el ele tutmuşlar. 

         Mustafa Üstadımın şiirlerinde öncelikle dikkatimizi çeken güzel ifadelere dikkat ettik, şairimiz vatan, millet, aşk konusuna çok da meyletmemiştir.  Şairin şiirlerinin dil ve üslubu dikkatimizi çekti ve düşündük ki, biz de onlardan yazalım.

         Dil ve üsluptan konuşurken şiirin poetikasının canı olan mecazlar, din, folklor, leksik vahitler:-sinonım, antonım, arkaizm, lehçe, obrazlılık, deyim  dikkatimizi çekti. 

          Fikrimizi şairin şiirlerinden aldığımız poetik örneklerle devam edelim. Öncelikle, yukarıda yazdığımız gibi, şairin dilinde güzel ifadelere rastladık. Örneğin; İnsanların iyi niyetini öldürmeyin (6); Takdir senindir, imtihan benim (12);  Bir tek sana iftarım; Senden gayrısına oruçluyum (26);  Bizimkisi şiir değil, gönüle sabrı öğretmektir (30); Yeniden bir kulaç at sevdaya (36);  Sabrımın ömrü uzun (41) vs. Her halde okurlarımız Mustafa Üstadımın şiirinin dilindeki mecazlı, poetikasi derin ifadelerin manasını anladı. İnsanların iyi niyetini öldürmeyin- ifadesi İçinde hümanizmi barındıran güzel ifadedir. Bu fikir insanları sevin- düşüncesinin karşılığıdır. Veya:- Bir tek sana iftarım- mısrasında bir şarkının etkisini gördüm. Şiirdeki lirik kahraman Bir tek sana iftarım demekle sevgilisine sadakatını gösterir, ardınca gayrısına oruçluyum dediğinde, kalbimde sadece sen varsın, kimseye bakmam diyor.

             Sayın Mustafa Yıldızın şiirlerinde mecazlar çoktur. Mecazları şiirlerin dilini zenginleştirir ve okurlara nadide güzellik sunuyor. Gelin örneklere bakalım:

Acının en koyu tonunu çekmek (11); Heybemde kullanılmamış mutluluklar (13); Yarınlarımda işlenmemiş günahlar (13); Zaman benden en sevdiğim yıllarımı çaldı (15); Ömrüme yağmurlar yağarsa (15);  Bu yüzden kara kaşlara sürgünüm hep (16); Şiire gebe sözlerim; Aynada kırılan suretim; (24); 

Hadi, bana bir az gündüz gönder,

Hadi, bana bir az güneşi gönder,

Hadi bir az bana kokunu gönder (24)