Bedrettin KELEŞTEMUR


TARİHİ YAŞAMA

FİKİR BAHÇESİ


TARİHİ YAŞAMA

Bedrettin KELEŞTİMUR

 

Destanlarımıza bakınız; “Demiri Dövdük…” 

Dağları erittik, ayaklarımızın altına serdik,

İnsanlığa hediye ettik koskoca medeniyetleri… 

Masallarımız, kahramanlarla çocuklarımızın gözlerini büyüledi,

Anne sütü gibi gönüllerini ferahlattı.

Gürbüz yiğitler çıktı, vatan coğrafyasında… 

Ses verdiler, Ötüken yaylasından... 

Ders aldılar, Ahmet Yesevi ’den… 

Semerkant, Buhara rüyalarını süsledi, her dem… 

Kaşgar, dillerini bezedi… 

Aktılar, doğudan batıya doğru… 

Bahar coşkusu içerisinde Yunusça dillendiler, 

Ahi Evran Konağı’nda yenidünyalar,

Yeni iklimlerle tanış oldular... 

Şeyh Edebali, Emir Sultanlarla hayata barış oldular… 

Fuzuli’den Nesimi’ye... Şeyh Galip’den, Yahya Kemal’e;

Bir yay kirişi gibi gönül iklimini sevdalarına gerdiler... 

Bir hayat ki, Dede Efendilerde, Itrilerde billurlaştı...

 

YUNUS ZİRVEDİR

Yunus zirvedir, Süleyman Çelebi hakeza öyle! 

Ali Şir Nevai ’de, Kaşgarlı Mahmut’la, 

‘Türkçe divan meclisindeyiz’ 

Yahya Kemalle, ‘akınlardayız’ 

Necip Fazılla, ‘Sakarya'yla konuşuruz’ 

Akif’le, ‘Çanakkale’yi yaşar’ 

Kıyama kalkar, ‘hürriyet şarkımızı’ dinleriz, 

Arif Nihat Asya ile ‘bayraklaşır’ 

Niyazi Yıldırımla, ‘destanlar burcunda dolaşırız’

 

GASPRALI İSMAİL BEY'E 

 (Akrostiş Şiir)

Gördüm seni, bir asır öncesinde, 

Ata Yurdun, Ana Yurdun sesinde…

Sarsılmaz bir irade nefesinde 

Parlayan bir yıldızsın fikirlerinde 

Işık oldun, rehbersin eğitimde!

Rüyalarımı süsler, hecesinde/ gayesinde

Âlimler sofrasında, nicesinde 

Lirik bir ses, bir duygu, sefer gibi 

İlkler, ilkelerle, dünyama ilham!

 

DURMAK ATALETTİR

“İki günü eşit olan zararda!”

Her gün, bir adım daha ileride

Atacağın her adımın kararda,

İz bırakacak ötede, beride…

Ey yürekli nesil, yürü demeli!

Kâh fikrin, kâh inancının hamalı

Durmak atalet, geriye gitmektir

Her fetih, her yenilik, gayret ister

Gayretin, bugün meyve veren fidan,

Fikrin, düşüncenin yeşermesinde,

Gönüllerde yaşar, hayat bulursun!

 

ALLAH İÇİN

Elif de, dal de, mim de Allah için

Faniye eğilmek, bükülmek niçin

Nefis duvarını yıkarak geçin…

İmandır bizlere, en büyük kuvvet!

İhlasla akan gözyaşında halvet

 

KADERİM Mİ?

Bilmem bu çektiklerim kaderim mi?

Kimselere derdimi anlatamam!

Yıllardır, şu gurbet ellerde derim ki;

Uzakları yakınarak dinletemem!

 

Doğduğum topraklar gözümde tüter

Bu sevdadır, ‘vatan elimden tutar’

Uykusuz geceler, gözüme batar!

Gönlümden sakınarak söyletemem

 

GELME

Yanlışı, yanlışla yoğurup gelme

Hele, kul hakkını savurup gelme!

Âlem, adalet der, Ömerler ister;

Ya yoluna düş, ya Ömer’siz gelme!

 

Ömer, sırtında un taşır yoksula

Ömer yaya, köle deve sırtında!

Bir garip dünya, kim, kimin safında?

Safına, merhameti almadan gelme

 

BÜTÜN ÖÖFKEMİZ

Misak-ı Milli ruhu diyeceğiz

O ruhun içinde, öfkemiz olsun

Canımız feda olsun diyeceğiz;

Bütün öfkemiz vatan için olsun!

 

NASİHAT…

Ayağındaki çamuru, gönlüne

Elindeki hamuru, ayağına bulaştırma…

 

Sır, sadağından çıkmamış, bir yaman ok!

Sükût, kutlu hazine; sırrını, sözüne bulaştırma…

 

Su, toprağın özüyle, kabından boşalır.

Kabından taşan söze, Özünü bulaştırma!

 

Kılıç, kından seslenir; “namert eline düşürme”

Yere düşen namerde, Öfkeni bulaştırma…

 

Tevazu kanatlanmış, dağlar aşmada...

Aşılmaz sandığın yollara, nefsini bulaştırma…

 

“İki kapılı bir han” dediler dünyaya!

İzine, adına, şanına, Cehli bulaştırma…

 

Fırsatı ganimet bilip, yakasından tut zamanın…

Gariplere. gam kervanına katıl,

Haramı/Haramiyi bulaştırma...