Dr. İskender DÖLEK


TÜRKİYE'DE AFET YÖNETİMİNDE BELEDİYELERİN ÖNEMİ (II)

KONUK YAZAR


TÜRKİYE'DE AFET YÖNETİMİNDE BELEDİYELERİN ÖNEMİ (II)

 

Ülkemiz sahip olduğu doğal özelliklerden dolayı deprem, sel, heyelan gibi doğal süreçlerin afete dönüşebildiği bir ülkedir. Bu nedenle, afetlere hazırlıklı olmak ve afetlerin etkilerini en aza indirmek için etkili bir afet yönetimi sistemi gereklidir. 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri neden olduğu can kaybı ve yıkım dışında bilimsel anlamda ciddi çıkarımların yapılacağı olaylardır. Örneğin Bu büyüklükte bir deprem için 70 km uzunluğunda bir fayın kırılması gerektiği ifade edilirken 120 km uzunluğunda bir kırılma yaşandı. “Deprem öldürmez bina öldürür” sloganı yıllarca depremle ilgili en önemli söylemlerden biri iken bizzat sahada gözlemledik doğru zemine doğru bina yapmazsanız sonuç yine yıkım olmakta. Gölbaşında (Adıyaman) bunun çok acı örnekleri yaşandı. 1999 Marmara depreminde benzerlerini yaşamış olmamıza rağmen. Bu durum aslında bize yaşadıklarımızdan fazla ders almadığımızı gösteriyor. 

Aslına bakarsanız 1999 depreminden sonra yasa, yönetmelik anlamında çok şey değişti. İRAP’lar hazırlandı. TAMP (Türkiye Afet Müdahale Planı) devreye sokuldu. 14-16 Ekim 2015 tarihleri arasında Japonya'nın Sendai şehrinde düzenlenen ve amacı afet risklerini azaltmak ve afetlere hazırlıklı olmak için uluslararası işbirliğini güçlendirmektir olan konferans ilkeleri rehber olarak belirlenmiş ve ona uyumlu düzenlemeler sonucunda İRAP’lar ve TAMP’lar oluşturulmaya başlanmıştır. 

Afet yönetimi, afetlerin öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gereken planlı ve koordineli faaliyetlerin bütünüdür. Afet yönetiminin temel amacı, can ve mal kaybını önlemek, afetlerin etkilerini azaltmak ve afet sonrasında hızlı bir şekilde toparlanmayı sağlamaktır. Başarılı bir afet yönetimi tabana yayılmalı ve paydaşları benimsemeli ve sahip çıkmalıdır k ancak başarılı olabilsin. Afet Yönetiminin en önemli paydaşlarından biri de yerel yönetimlerdir. 

Afet yönetiminde yerel yönetimler önemli bir rol oynamaktadır. Yerel yönetimler, afetlerin yaşandığı bölgede yaşayan halkın en yakın yönetim birimleridir. Bu nedenle, afetlerin etkilerini azaltmak ve afet sonrasında toparlanmayı sağlamak için yerel yönetimlerin etkin bir şekilde çalışması gerekmektedir.

Türkiye'de afet yönetimi, 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Bu Kanuna göre, afet yönetimi, merkezi yönetim tarafından organize edilmektedir. Ancak, yerel yönetimler de afet yönetiminde önemli görev ve sorumluluklara sahiptir. 2009 yılında kabul edilen 5902 sayılı kanunda “Madde 15- Mahalli idareler, afet ve acil durum yönetimi konusunda aşağıdaki görevleri yerine getirirler” ibaresi ile;

a) Afet ve acil durum risklerini belirlemek, değerlendirmek ve azaltmak için çalışmalar yapmak.

b) Afet ve acil durum planlarını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak.

c) Afet ve acil durum müdahale ekiplerini oluşturmak ve eğitmek.

d) Afet ve acil durum müdahalesinde kullanılacak araç ve gereçleri temin etmek.

e) Afet ve acil durum sonrasında acil barınma, beslenme, sağlık, güvenlik ve sosyal yardım gibi hizmetleri sağlamak.

f) Afet ve acil durum sonrasında toparlanma çalışmalarını yürütmek.

g) Afet ve acil durum konusunda eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapmakla yükümlüdürler. Yasalar dışında yerel yönetimlerin Afet yönetiminde öncü kurumlar olmalarının başka sebepleri de vardır. Bunlar oldukça önemli gerekçelerdir.

Bunları şu şekilde özetlemek de mümkün: 

Yerel yönetimler, afetlerin yaşandığı bölgede yaşayan halkın en yakın yönetim birimleridir. Bu nedenle, afetlerin etkilerini azaltmak için yerel yönetimlerin halkın ihtiyaçlarını yakından bilmesi ve bu ihtiyaçlara yönelik çalışmalar yapması gerekmektedir.

Yerel yönetimler, afet yönetimi için gerekli olan altyapı ve insan kaynağına sahiptir. Örneğin, itfaiye, ambulans, zabıta gibi kurumlar yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Bu kurumlar, afetlerin yaşanması durumunda en hızlı şekilde müdahalede bulunabilir.

Yerel yönetimler, afet yönetimi konusunda deneyimlidir. Türkiye'de yaşanan birçok afette, yerel yönetimler önemli görevler üstlenmiştir. Bu deneyimler, yerel yönetimlerin afet yönetiminde daha etkin olmasını sağlamaktadır.

Türkiye'de afet yönetiminde yerel yönetimlerin öncü olması için aşağıdaki adımlar atılabilir:

Yerel yönetimlerin afet yönetimi konusundaki kapasiteleri güçlendirilmelidir. Bu kapsamda, yerel yönetimlere afet yönetimi eğitimi verilmelidir. Ayrıca, yerel yönetimlerin afet yönetimi için gerekli olan altyapı ve insan kaynağına sahip olması sağlanmalıdır.

Yerel yönetimler ile merkezi yönetim arasında işbirliği geliştirilmelidir. Afet yönetimi, merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin birlikte çalışmasıyla daha etkin bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Yerel yönetimlerin afet yönetimi konusundaki sorumlulukları ve yetkileri açıkça tanımlanmalıdır. Bu sayede, yerel yönetimler afet yönetiminde daha etkin bir şekilde görev alabilir.

Yerel yönetimlerin afet yönetiminde öncü olması, afetlerin etkilerini azaltmak ve afet sonrasında toparlanmayı sağlamak için önemli bir adım olacaktır. Yaşadıklarımız bizlere bunu söylüyor. 

Sizlerle bir araya geldiğimiz yazıda “Muş ilini bekleyen tehlike kaynaklarından Depremler ve Deprem tehlikesi üzerinde duracağız. Bunu bilimsel veriler ışığı altında konuşacağız. 

Saygılarımla…