Abdurrahman KOÇ


VİCDAN

KONUK YAZAR


VİCDAN

Vicdan nasıl bir şeydir? İnsanın hangi organında faaliyet göstermektedir? Ne zaman yâda hangi durumlarda ortaya çıkmaktadır?

Sanırım bu sorunun cevabı insanlığın aklıselim olduğu günden beri herkesin kendine sık sık sorduğu sorguladığı bir soru olsa gerek.

Hangi organımız vicdanla ilgilenmektedir sorusunu bir kenara bırakırsak, bedenimizin içinde var ve kesin olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Ama kimi vicdanını kullanır, kimi özelliğini kaybetmiş bir organı gibi varlığından bile habersizdir.

Vicdan öyle bir şeydir ki bazı insanlar yıllar önce işledikleri suçu daha fazla taşıyamaz bir gün vicdan azabından kurtulmak için her şeyi itiraf eder.

Bunun en belirgin örneğini çocuklarda görürüz. Çocuk yaptığı yanlışı ya yakınına ya da bir arkadaşına anlatma gereği duyar.

Yıllar önce cinayet işleyen biri bir gün dayanamayıp, karakola gidip, her şeyi itiraf etmesi ise yetişkinlerin vicdan azabına en iyi örnektir.

Vicdan, insanların aşağı tabakasından üst tabakalarına doğru gittikçe etkisini kaybetmekte adeta. Her insan için geçerli olmasa da sanki varlıklı olanlarla yoksul olanların vicdanları arasında bir uçurum kadar fark var.

İnsanlık tarihi, genellikle zulmü kralların yani muktedirlerin yaptığı ile doludur. Nemruttan kral Dehak’a, Neron’dan Hitler’e kadar insanoğluna yaptıkları işkence ve kıyımı elbette vicdanlarını karartarak yapmışlardır. Tarihte hiç kimse şahit olmamış ki; bir muktedirin yaptığı kötülüklerden dolayı vicdan azabı çekip halkından özür dilesin. Ya vicdan sahibi insanların karşı koymaları yâda ayaklanmaları ile hayatlarını kaybetmiş, böylece taşıdıkları işlevsiz vicdanlarını da bir kere olsun kullanmadan bu dünyadan göçüp gitmişlerdir.

Rahmetli babam bazen yaptığımız hataları görmemezlikten gelir hatta affederdi. Her zaman da şu sözlerini de tekrarlamayı unutmazdı “xezi ciğer hebek talbu ya!”  Türkçesi “keşke ciğer biraz acı olsaydı!”  halkımız arasında yaygın olarak kullanılan bu deyim vicdanı en iyi anlatmaktadır. Tabi burada vicdan biraz “ciğere” benzetmekle birlikte aynı zamanda merhametle de özdeşleşmektedir.

Anadolu’da vicdan ile ilgili çok deyim kullanılmaktadır.” Kara vicdanlı- Vicdansız- vicdanını pişirip yemiş!” gibi. Ama vicdanın nasıl üretildiği ve dolaysıyla nasıl merhamete dönüştüğü sorularının cevabı tam olarak bilinmemektedir. Bilinen tek şey vicdan sahibi olanların insana, hayvanlara, bitkilere hatta cansız doğaya karşı çok duyarlı olduğudur. Bu da insanın kötülük yapmasına otokontrolünden dolayı mani olmaktadır.

Günümüzde vicdansızca Afganistan’dan, Suriye’ye, Filistin’den Latin Amerika’nın yoksul birçok ülkesine saldırılmakta, halklarına büyük eziyet çektirilmektedir. Son zamanlarda Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı da aynı vicdansızlığın bir parçasıdır. Biz de her gün bu tür kıyımlara şahit oluyor ve çok acı çekiyoruz.

Bir gün tüm insanlık vicdanını; yemek, içmek, solumak gibi gerçek bir değer olarak algılar, dolaysıyla uygularsa belki o günden sonra dünyaya özlenen adalet ve huzur gelir.

Vicdanınız kadar var olun ve huzur içinde yaşayın. Esen kalın.