MUŞTA GELENEK VE GÖRENEKLER (1)

Araştırmacı-Yazar Hüsamettin Turan Muşta Gelenek Ve Görenekler ile ilgili yazısının ilkini yayınladı

KÜLTÜR SANAT 10.09.2017 18:01:49
MUŞTA GELENEK VE GÖRENEKLER (1)

Bir toplumun geçmişini ancak onun gelenek ve göreneklerini anlamak ile mümkün olur. Bu toplumda ilerleme, ancak gelenek ve göreneklerinin incelenmesi neticesinde kendisini belli eder. Muş gelenek ve göreneklerine bugüne kadar sıkı sıkıya bağlı kalmış bir ildir. Halk asırlar boyunca bu geleneklerini kendi aralarında yürütmüşlerdir. Hiç bir yabancı tesir altında uzun zaman kalmadıkları için başkalarının adetlerini pek kapmamışlardır. Muş, gelenek ve göreneklerinde pek hurafeye kaçmamıştır. Bazı adetlerinde ise hurafe kalıntıları bulunmakta ise de Mezopotamya`nın her yerinde olduğu gibi bu tip ufak tefek kalıntıları olabilir. Muş`un bazı geleneklerinden vereceğimiz örnekler bunu gerçek yönü ile gösterecektir.

Kurdeşen olan bir hasta banyoya sokulur. Kezil( hasır urganı) denilen bir parça ile vücudu ovulur. Sonra hastanın üzerine dökülür. Buradaki inanış kalbur deliklerinden dökülen suların vücuttaki kabarcıkları yok ettiğine inanılır. Bir genç bir kız isterken ev halkının evet demesi için, Hoca tarafından muska yapılır. Bu muska gidilecek evin, hiç kimsenin görmediği zamanda evin şipanesine yani eşiğine konulur. Ev halkının buradan girip çıktıklarında, bu muskanın ağızlarını bağlayacağı ve evet demelerini sağlayacağı inancı vardır. Evlenme Kız Görme: eskiden Muş`ta erkekle kızın birbirlerini görmeleri mümkün değildi. Ekseriya bir aracı vasıtasıyla mümkün olurdu. karar verilince, oğlanın annesi, yakınları ile birlikte o eve yakın birisi vasıtasıyla ile misafir olarak giderlerdi. İstenecek kızın her türlü hareketlerini kontrol ederlerdi. Hatta bir genç kız vasıtasıyla kızın ağzını yoklamak gayesiyle ona nakış gösterilmesi istenirdi. Sonra gelin adayı kızdan su istenir. Tabak ve su bardağı tutuşuna dikkat edilirdi. Kız suyu tutarken sol elini hürmeten göğsüne dayardı. Sağ eli ile su verdiği hanımın gözlerinin içine bakar, hürmetle tebessüm ederdi. Kızın çay, kahve dağıtışına dikkat edilirdi. Bardakları koyup kaldırmasındaki inceliğe dikkat edilirdi. Bardakların ve kahve fincanlarının temizliği ve evin temizliğine dikkat edilirdi. Kızın el işleri varsa onu tetkik ederdi kaynana adayı... Kızın ayrıca misafir, karşılamasına dikkat ederlerdi. Kızın gelen ayakkabılarını önlerine kadar getirip koymasında da bir tertibe dikkat edilirdi. yarın devamı var.

Muş’ta düğünler bir dizi seremoniye sahipti. Gelinin seçilmesi, kız görme, nişan, ekmek kesmek, gelin görme, khonça-bohça, daşdatronk, kına, damat tıraşı, düğün vs. Bahsi geçen bütün seremoniler Muşlulara özel coşkulu geleneklerdir ve hepsi için şarkı ve danslar vazgeçilmez etkinliklerdi. Muşlular geleneksel bir yapıya sahiptir. Müstakbel gelinlerini daha beşikteyken seçerlerdi. Bu şarkılara beşik şarkıları/ninni denmekteydi. Eskiden gelini anne ve baba seçmekteydi, hatta gelin ile damadın birbirlerini ilk defa düğün günü gördükleri bile olurdu. Muş düğünleri şarkılı, oyunlu, çalgılı olurdu, ilginç görenekleri vardı. Gelini düğüne götürürken ayağının uğurlu olması için ayakkabısının içine köylerde buğday tohumu, şehirde ise bozuk para koyarlardı. Damat evinden gelen misafirler de kız evinden gelinin dili uzun olmasın diye bir kapak, kısmeti kendisiyle birlikte gelsin diye de bir kaşık çalmaya çalışırlardı. Köylerde, damadın annesi elinde birkaç ekmekle dışarı çıkar, ekmeklerden birini gelinin başının üstüne koyar ve diğer ekmekleri elinde tutarak dans ederdi. O sırada bir kişi su dolu bir testiyi gelin ile damadın önüne atıp kırardı. Bu, nazar kovmak için yapılan bir şeydi. Evdekiler, çatıdan gelinin üzerine kuru üzüm, ceviz ve bazen de bozuk para dökerlerdi. Eve girmeden önce imam damadın annesinden gelip Kur’an-ı Kerim’i öpmesini isterdi Söz kesimi kızla erkek henüz beşikte iken yapılabilir. Buna beşik kertmesi adı verilir ve iki dost veya komşu aile arasında yaşanır. Evlilik girişiminde bulunan daima erkek tarafıdır. Ebeveynler veya yakın akrabalar gelin bulma işini üstlenirler. Ön hazırlıklar sırasında temel aktörlerin daima kadınlar olduklarını söylemek daha doğru olur. Evliliğe daima kendileri zemin hazırlarlar; ardından, daha sembolik ayrıntıları erkeklere bırakırlar. Buna göre, bir genç bir kıza "göz koyarsa", onunla evlenme isteğini önce annesine açar. O da haberi eşine iletir ve onun onayını aldıktan sonra, müstakbel gelinin evine genellikle iyi ve sevilen biri olan bir aracı kadın gönderilir. Aracı kızın annesiyle görüşür. Annesi kabul ederse, o zaman erkekler devreye girer ve bu durumda daha çok kızın ve oğlanın babaları faal olur. Yeni bir tiyatro perdesi gibi, yeni bir manzara ortaya çıkar; bu defa gelin ve damadın babası, yanlarına bir dostlarını alarak kızın evine ziyarete gider. Ahmet, bizler Allah`ın izni ile Helin’i bizim Yılmaz`a istemeye geldik; ne dersin? -Hoş gelmişsiniz, sefalar getirmişsiniz; başımızın üstünde yeriniz var. Madem yakınlarımız ile birlikte gelmişsiniz, Allah isterse, ben ne yapabilirim ki? Kadın, Helin’e sordun mu? Kendisi istiyor mu? der kızın babası. - yav! Adam, bu ne biçim söz? Dayısı ve sen uygun gör