Öcalan’a göre Zerdüştlük geleneğini hâlâ devam ettiren Kürtler, Zerdüşt’ün söylemleriyle uyuşmakta mıdırlar? Gelişmelere bakılacak olursa cevap olumsuz görünmektedir, çünkü Zerdüşt, şu an yapılanları buyurmamıştır. Zerdüşt ölüm öğütleyenleri kötülemişti... Radikal Kürt hareketi farklı bir varoluş öğütlüyor, hâlbuki böyle buyurmamıştı Zerdüşt...
Nietzsche’nin beklide en önemli eseri sayılabilecek Böyle Buyurdu Zerdüşt, Avrupa fikir dünyasında önemli ve yeni söylemlerin gelişmesine vesile olmuş ve dinî hümanizmin doruğuna ulaşan bu söylem biçimlerine zaman içerisinde kutsal anlamlar da yüklenmiştir. Zerdüşt’ün söylemleri, yaşam biçimi ve inanışı belli çevrelerde tek tanrılı dinlere göndermeler yaparken, belli çevrelerde tanrılaşmış bazı olgulara da gönderme yapmaktadır. Özellikle mi ileri sürülmektedir bilinmez ama Zerdüştlük ile Kürtler arasında da sağlam bir bağ kurulmaya çalışılmaktadır. Kürtlerin İslam’ı tanımadan önceki inançlarına gönderme bir din olarak kabul gören Zerdüştlük, özellikle ateş ile anılmakta ve ateş kutsal bir anlama büründürülmektedir, kutsal kitabı iseAvesta’dır. Avesta, Zerdüştlüğün temel öğretilerini ortaya koymaktadır. Nasıl yaşanması gerektiği ve diğer temel yaşam prensipleri Avesta’da yer alırken, ayrıca tarihî örnekler ve Zerdüştile Ahura Mazda’nın konuşmaları önemli yer tutmaktadır. Örneğin, Ahura Mazda’nın, Zerdüşt’e kalmak için sağlam yerler yapmasını söylemesi ve bir tufan kopacağı haberi tarihsel anlamdaHz. Nuh’un yaptığı gemi ve tufan ile tarihsel anlamda paralellikler göstermektedir. Avesta’nın sahip olduğu tarihsel perspektifler nitekim Kur’an ile de karşı karşıya getirilmesine sebep olmaktadır lakin Hz. Nuh, MÖ üç binli yıllarda yaşamışken Zerdüşt’ün MÖ bin iki yüzlü yıllarda yaşadığı genel kabul görmektedir. Hz. Nuh zamanında yaşanan tufan ve Allah’ın Hz. Nuh’a gemi yapmasını söylemesi ile Ahura Mazda’nın, Zerdüşt’e söylediği, zamansallık açısından belki böyle karşılaştırılabilir lakin bizim konumuz Zerdüştlük ile Kürt meselesi arasındaki diyalektik üzerine olacağı için, bu tartışma üzerinde durmayacağız.
Öcalan, Bir Halkı Savunmak adlı çalışmasında Zerdüştlük için şu ifadeyi kullanır: “Zerdüştlük MÖ 700-550 döneminde bir Kürt zihniyet devrimi olarak gelişim göstermiştir”, Kürt zihniyet devrimini bir öğreti biçimi olarak kabul eden Öcalan, Zerdüştlüğü bir hayat biçimi olarak ele almaktadır ama ele aldığı bu yaşam biçimi Kürt yaşam biçimi ile paralellikler göstermektedir. Yine aynı çalışmasında: “MS 3. yüzyılın başlarında doğan Sasani İmparatorluğu`nda Kürt ağırlığı değişmez. Zerdüştlük temel ideolojik dayanaktır... Zerdüşt dini özgür ahlaklı niteliği en güçlü dindir. Kadın erkek ilişkilerinde eşitlik ve özgürlüğe yakın bir sisteme sahiptir. İdeal bir eşlik düzenini salık vermektedir. İyi bir eş olmayı iyi ahlakın seçkin bir erdemi saymaktadır. Çocukların yetiştirilmesine özen göstermekte, doğruluk ilk eğitim ilkesi olmaktadır. Yalan söylememek büyük önem taşır. Hayvan ve çevreye en çok dikkat çeken dindir. Kürt ailesinin güçlü olmasında Zerdüştlüğün bu etkileri barizdir” ifadelerine yer vermiştir, demek ki radikal çevrelerin Kürt Halk Önderi olarak kabul ettiği Öcalan, Zerdüştlük ve Kürtler arasında oldukça güçlü paralellikler kurmuştur. Demokratik Devrimde Halk Serhildanları adlı çalışmasında ise: “Alevilik, Zerdüştlüğe bağlıdır! Onun geleneklerini epey esas almıştır” ifadeleriyle Kürtlük-Alevilik ve Zerdüştlük arasındaki diyalektiği tamamlamış görünmektedir. Öcalan’a göre Zerdüştlük geleneğini hâlâ devam ettiren Kürtler, Zerdüşt’ün söylemleriyle uyuşmakta mıdırlar? Gelişmelere bakılacak olursa cevap olumsuz görünmektedir, çünkü Zerdüşt, şu an yapılanları buyurmamıştır...
ZERDÜŞT NE BUYURDU RADİKAL KÜRT HAREKETİ (RKH) NE YAPTI/YAPIYOR
Zerdüşt, “Ölüm öğütleyenler vardır. Ölüm öğütleyenlere sarı veya kara diyorlar. Fakat ben onları size başka renklerde de göstermek istiyorum. İşte içlerinde vahşi hayvan taşıyan, keyfetmek ve kendini yemekten başka bir şey yapamayan korkunçlar. Onların keyifleri de, bir kendini yemedir. Bu korkunçlar daha insan bile olamamışlardır. Varsın ölüm vaat etsinler ve kendileri de göçsünler” buyurmuştur ama radikal Kürt gençliği Zerdüşt’ün dediklerinin tam tersini yapmakta ve öğütlememesi gerektiğini öğütlemektedir. Zerdüşt böyle buyurmamıştı, ölüm öğütleyenleri kötülemişti...
Zerdüşt, “Evlenmek; ... iki kişinin bütün yarattıklarından daha üstün bir varlık getirme iradelerine derim. Böyle bir iradenin sahibi oldukları için, iki kişinin birbirini saymasına derim” buyurmuştu ama radikal Kürt hareketi, kadınları özgür kılma adına kadınların kendi varoluşlarını elde etme gereğini öne sürmektedir. Kadın, duygulardan arınmalı ve bir üst varoluş ile kendisini yeniden doğurmalıdır, bu Nietzsche’nin üst insan söylemine göndermedir ama aslında varoluş böyle bir şey değildir, çünkü varoluş hem duygu hem de rasyonel özellikli bir eylemdir. Radikal Kürt hareketi farklı bir varoluş öğütlüyor, hâlbuki böyle buyurmamıştı Zerdüşt...
Zerdüşt, “Kin ruhu: Dostlarım, insanları şimdiye kadar en çok düşündüren buydu. Ve acı olan her yerde ceza bulunmalıydı. Bu ceza, intikamın kendi kendisine verdiği addır. O, bu yalan söze sığınarak iyi vicdanlı görünmek ister” buyurmuştu ama radikal Kürt hareketi bu kini can yakıcı bir biçimde yansıtıyor. Son dönemde Suriye’de olanlar ve Nusra ile PYD arasında yaşananlar, özellikle doğuda yaşayan gençlerin kutuplaşmasına sebep olmaktadır. Van’da Özgür-Der’e yapılan molotoflu saldırı, bunun ilk işaretleridir. PYD’nin dile getirdiği “katliam” söyleminin Esad’ın yapmış olduğunun ortaya çıkmasına rağmen yapılanlar hayra alamet görünmemektedir. Dindar gençler ve HDP gençliği arasında yaşanan gerginlik hemen her yerde hissedilmektedir,Azadiya Welat gazetesinin atmış olduğu manşet ise bu durumun ikinci işareti sayılabilir. Bu kin duygusu bazı yaraları yeniden açabilir, özellikle de bu kinin, din ile alakalı olduğunda ilk akla gelen Hizbullah-PKK karşıtlığıdır ve maalesef Hizbullah gençliği de yavaş yavaş olaylara karışmaya başlamaktadır. Kindarlığın din boyutu belki de en tehlikeli sosyolojik olgu gibi görülebilir. Radikal Kürt hareketi gençliğinin bu türden kışkırtıcı tavırlar izlemesi Zerdüşt’ün dediği gibi bizi de “en çok düşündüren” durumdur. Hâlbuki Zerdüşt böyle buyurmamıştı...
Zerdüşt, “Onun için ağınızı koparıyorum ki öfkeniz sizi yalancılık mağaranızdan çıkarsın” buyurmuştu ama HDP ve KESK’in, Rojava olayını anmak için kullandığı fotoğrafın, Erzurum depremindeki foto olduğu ortaya çıkınca yeniden samimiyet tartışılır oldu. HDP’ye güvenen Kürtlerin, sonrası malum bu türden olaylarla zor durumda bırakılması açıkçası hoş bir durum değildi. Çandar’ın yaklaşımı olan Öcalan ve Başbakan diyalektiği önemli bir tesbittir ama HDP gençliğinin bu sürece ne kadar sadık kalacağı da başka bir problem olarak algılanabilir, çünkü daha geçenlerde Demirtaş mikrofonun açık kaldığı bir programda “kontrolümüzde olmayan gruplar” diye telaffuz ettiği bir cümleyle bu gerçeği istemeden ortaya koymuştur. Zerdüşt’ün dillendirdiği samimiyet burada da eksik görülüyordu. Hâlbuki Zerdüşt böyle buyurmamıştı...
SONUÇ YERİNE
Öcalan, Bir Halkı Savunmak adlı çalışmasında şu ifadelere yer verir: “Derweşê Avdi Destanı bu çatışmaların destanıdır. Bu, Zerdeşti kökenlikte ısrar eden ve güçlü Kürt kültürel izleri taşıyan bir destandır. 18. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. İslamiyet ortamında Zerdeştlik bir nevi kültür direnişçiliğidir. Kürt kültürünün yabancılaşmaya karşı soylu bir direnişidir. Zayıf ve Hz. Ali yanlısı bir İslami örtüye bürünmüş Kürt Aleviliği de Zerdeştilikten sonra en güçlü Kürt kültür direnişçiliğidir; Kürtlerdeki Şialıktır. Buna karşılık, özellikle ovaya yakın Güney Kürtlerinde gelişen Sünni İslamı en gerici ve işbirlikçi karakterde gelişmiştir. Kültürel soyunu inkâr eden feodal-tüccar zihniyetin bu güçlü temsilcileri, özellikle Urfa, Mardin, Siirt kent ve yakın yörelerinde süper bir ihanet içerisindedirler. Müthiş işbirlikçi ve çıkarcıdırlar. İran etkisi altındaki Kürtlerde bozulma daha az olmuştur. Ulusal kültürel özlerini daha otantik yapılarıyla korumaktadırlar.” Öcalan, çalışmalarında Zerdüştlüğü Kürtler için bir önemli bir sosyolojik ve felsefi varoluş olarak görmüş, özellikle direniş kavramını Kürtler ve Zerdüştlük ile birlikte anmıştır. O, “Birliği tam yaptık. Yezidiler de, yani Zerdüştiler de hep PKK’nin içindedir. PKK, insani bir harekettir” derken asıl önemli olan hem dinî hem de sosyolojik gerçekliği unutmuştur. Zerdüşt’ü gerçekten anlamak Sühreverdiye sabretmek gibidir. Zerdüşt, “öldürün de buyurmamıştır”...