1915 OLAYLARI MAUN’DA KONUŞULDU

Ermenilerin Sevk ve İskan edildiği 1915 olaylarıyla ilgili MAUN’da konuşan BEÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Karaca, “Özellikle gözümüzün önünde insanlığın yok olduğu, çoluk çocuğun, kadınların, masumların öldürüldüğü, katledildiği

GÜNCEL 29.04.2024 17:51:00 180
1915 OLAYLARI MAUN’DA KONUŞULDU

1915 OLAYLARI MAUN’DA KONUŞULDU

Ermenilerin Sevk ve İskan edildiği 1915 olaylarıyla ilgili MAUN’da konuşan BEÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Karaca, “Özellikle gözümüzün önünde insanlığın yok olduğu, çoluk çocuğun, kadınların, masumların öldürüldüğü, katledildiği, soykırıma uğradığı bir Gazze, Filistin gerçeği varken buna dönük hiçbir şey diyemeyen ABD Başkanının sürekli 1915 yılını esas alarak soykırım açıklamaları yapması en basitinden kınayabileceğimiz bir şey. Kendisini kınıyoruz ve bu durumları da lanetliyoruz.”

 

Muş Alparslan Üniversitesinde "Sözde Ermeni Soykırımı: İddialar ve gerçekler" konulu konferans düzenlendi.

Prof. Dr. Sebahattin Zaim Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen konferans, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Daha sonra sunum yapan Bitlis Eren Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Karaca, ABD Başkanı Joe Biden'in 1915 olayları için "soykırım" ifadesini kullandığını, ancak insanlığın yok olduğu, çocuk, kadın, masumların katledildiği Gazze için bir şey demediğini söyledi. Biden'in bu tutumunu kınadıklarını belirten Karaca, şunları kaydetti: “Yakın zamanda Amerika Birleşik Devleti Başkanı 24 Nisan münasebetiyle 1915’te ortaya çıkan olaylara soykırım nitelemesinde bulundu. Bu zamana kadar Amerika başkanlarının yaptığı bir şey değildi ama son başkan nedense hep bunu yapıyor. Aslında nedenini biliyoruz. Özellikle gözümüzün önünde insanlığın yok olduğu, çoluk çocuğun, kadınların, masumların öldürüldüğü, katledildiği, soykırıma uğradığı bir Gazze, Filistin gerçeği varken buna dönük hiçbir şey diyemeyen bu başkanın sürekli 1915 yılını esas alarak bu açıklamaları yapması en basitinden kınayabileceğimiz bir şey. Kendisini kınıyoruz ve bu durumları da lanetliyoruz. Yeryüzünde bu tür hadiseler artık olmasın istiyoruz. Özellikle Filistin ve Gazze’de insanlık bunu tersine döndürebilirse, gelecek zamanlarda insanlar daha huzurlu, daha mutlu, daha güvenli bir şekilde yaşayabileceklerdir” dedi.

“Resme büyük perspektiften bakmak lazım”

1915 olaylarının daha iyi anlaşılması için resme büyük perspektiften bakılması gerektiğini ifade eden Erdem Karaca, Ermenilerin yaşadığı ilk dönemlere ait örnekler vererek şöyle konuştu, “Türk İslam devletlerinde Ermeniler nasıl bir yaşam biçimine sahiplerdi. Yani zorlukla mı karşı karşıyaydılar, sıkıştırılıyorlar mıydı, sürekli darp mı ediliyorlardı ya da zulüm mü görüyorlar? Bunu anlamamız lazım. Çünkü meseleye oradan başlamazsak, resme büyük bir perspektiften bakmazsak mevzuyu tanımlayamayız, anlayamayız. Nihayetinde Türk İslam devletlerinde Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ya da beylikler veya Osmanlı Devleti’ni esas aldığımızda hem şehirlerde hem de kırsalda yaşıyorlar. Yaşadıkları yerler itibariyle ticaret, kuyumculuk, eş sanatları, mimarlıkla uğraşmışlar. Köylerde çiftçilik yapan var. Mahalli düzeyde endüstri ve ticaretle uğraşanlar var. Yani halleri vakitleri son derece yerinde. Bir sıkıntıları yok. Dini açıdan baktığımızda, Ortodoks mezhebine mensuplar. Ana kitle bu şekilde. Daha sonraları İngilizlerin, Amerikalıların, Fransızların ya da diğer Avrupalı güçlerin bölgeye gelmesiyle birlikte bunlarda da mezhep değişmeleri başlıyor. Katolik olan da var, Protestan olan da var. Bunu hiç sorgulamıyorlar. Bir bütünken aslında onlar küçük gruplara ayrılmış oluyorlar. Demek ki dini anlamda bunlara kolaylık sağlayan bir batılı yaklaşım yok. Bu yaklaşımı onlara en net biçimde sağlayan Türk İslam devletlerinin olduğunu görüyoruz. Türklerle yaşadıkları dönem içerisinde bir Türk’ten, bir Müslüman’dan ya da o çevrede yaşayan herhangi bir kitleden farklarının olmadığı görülüyor. Böyle olduğu için de kendilerine Hristiyan Türkler deniyor. Bunu batılılar, Avrupalılar diyor. Bu kadar iç içe geçmiş toplumlardan, gruplardan, kavimlerden, milletlerden bahsediyoruz. Bu aşağı yukarı 800 yıl böyle sürmüş. Binli yıllardan 1800’lü yıllara kadar böyle sürmüyor. Bu küçümsenecek, azımsanacak, ciddiye alınmayacak bir şey değil. İşin bu tarafını mutlaka dile getirmek gerekiyor. Osmanlı döneminde zaten uyum içerisindeler. İslam toplumuyla, İslam kültürüyle bir arada yaşamak onlar için hiçbir zaman bir sorun olmamış. Kendi dinlerini de, geleneklerini de, kültürlerini de en rahat şekilde ifade etme imkanını bulmuşlar. Onun için de kendilerine Osmanlı içinde “Milleti Sadıka” denmiştir.”

“Ermenilere çok önemli imtiyazlar verildi”

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermenilere büyük imtiyazlar verildiğini altını çizen Karaca sözlerini şöyle sürdürdü, “Bir topluluk dini bakımdan eğer konforlu ve rahat yaşıyorsa bilin ki o topluluk nerede yaşıyorsa yaşasın özgürdür. Osmanlı’ya baktığımızda Orhan Gazi zamanında ruhani merkezleri Kütahya’dan Bursa’ya taşınmış. Bu önemli bir imtiyazdır. Fatih Sultan Mehmet zamanında Rum patrikhanesinin yanı sıra Ermeni patrikhanesi kuruluyor. Onun dışında Yavuz Sultan Selim zamanında Kudüs’te bir takım ayrıcalıklar tanınıyor. Bunlar önemsenmesi gereken şeyler. Bunları belki bugün Taşnakçı kafayla düşünen Ermeniler olmuş olabilir ama aklıselim Ermeniler zannediyorum bunun farkındadırlar. Çünkü dini bakımdan özgürseniz gerçekten her bakımdan özgürsünüz demektir. Dünyada şu an yaşanan hadiseleri ve gelişmeleri düşünün. Osmanlı idaresinde aldıkları görevlere baktığımızda 29 paşa, 22 bakan, 33 milletvekili, 7 büyükelçi ve 11 başkonsolos çıkmış. Bu sayılar ilk zamanlara ait sayılar değil. Özellikle Ermenilere zulüm başlandı, Ermeniler katledildi denilen 1800’lü yıllara ait sayılar bunlar. Osmanlı Devleti hem bir toplumu katledecek hem de onlardan paşa atayacak, bakan atayacak, milletvekili atayacak, büyükelçi ya da başkonsolos atayacak. Bu eşyanın tabiatına aykırı, mantığa aykırı. Onun dışında 1912-1913 yıllarında Osmanlı Devleti’nin Balkan Savaşları verdiği dönemde dışişleri bakanı bir Ermeni vatandaştı. Ermenilere güvenilmezse böyle bir görev verilmez. Özellikle 1878 Berlin Antlaşmasından sonra dış ilişkiler Osmanlı açısından çok kritik bir hale gelmiştir. Herkese güvenip dışişleri bakanı yapamazsınız. Ama o dönemde bir Ermeni vatandaşı o kurumun başına en yetkili, en imtiyazlı kişi olarak getirilmiş.”

İlişkilerin bozulma sebepleri

Ermeni-Osmanlı ilişkilerinin bozulma sebeplerine de değinen Karaca şu ifadeleri kullandı, “1789 Fransız Devrimi’nden itibaren 19. ve 20. yüzyıllarda milliyetçilik olgusunun küresel boyutta giderek artması, yaygınlaşması ve buna bağlı olarak ulus devletlerin kurulması. Eşitlik, özgürlük, vatandaşlık ve insan hakları anlayışının gelişip olgunlaşması. Sömürge yarışına girmiş bulunan büyük güçlerin çıkar çatışmalarının Osmanlı topraklarında düğümlenmesi (Şark Meselesi). Bu devletlerin milliyetçilik/ulusçuluk akımını kullanarak Osmanlı Devleti’ni parçalama hedefleri. Ermeni Patrikhanesi’nin yürüttüğü ayrılıkçı çalışmalar. Ermeni din adamlarının, aydınlarının, derneklerinin ve zenginlerinin bu yoldaki faaliyetleri/propagandaları. Batılı (Avrupa ve Amerikalı) misyonerlerin sistematik çalışmaları. Okul ve hastaneler adeta birer propaganda merkezi olarak konumlandırılmıştır. Osmanlı’nın çağa ayak uyduramaması ve yapılan reformların zorluğu. Bilhassa Şarki Anadolu’da idarî, iktisadî, hukukî ve askerî performansın düşüklüğü. Daha çok Rumeli’ye yoğunlaşılmış olması.Osmanlı Devleti’nin dağılmaya yüz tutması (Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ’ın bağımsızlığı) ve Ermenilerin bundan faydalanmak istemesi.”

“Ermeni azınlığın üyeleri Müslüman yönetime karşı isyana başladı”

Türkler ve Ermeniler arasındaki anlaşmazlıkların uzun bir süre içerisinde geliştiğini vurgulayan Karaca, “Ermeni-Müslüman anlaşmazlığının ortaya çıkmasını tetikleyen ana unsurlarından biri, ilk etapta Rusların emperyalist yayılmacılığıdır. Korkunç İvan zamanında; 16. yüzyılda Ruslar, ele geçirdikleri topraklardan Müslümanları sürme politikası izlediler. Sonraki üç asır boyunca, Müslümanlar, çoğu Türk olmak üzere, bugün Ukrayna, Kırım ve Kafkasya olarak bilinen yerlerde ya öldürüldüler ya da buralardan sürüldüler. 1770’lerden 1850’lere kadar Rus saldırıları ve Rus kanunları, 400 binden fazla Kırım Tatar’ını topraklarını terk etmeye zorladı. Kafkasya bölgesinde 1,2 milyon Çerkez ve Abhazya, Ruslar tarafından ya sürüldü ya da öldürüldü. Bunlardan üçte biri yaşamını kaybetti. Bu çoğunlukla göz ardı edilen Müslüman katliamlarından biridir. Tatarlar, Çerkezler ve Abhazyalar Osmanlı İmparatorluğu’na geldiler. Onların varlığı Osmanlı Müslümanlarına Rus istilasının neler yapabileceğini öğretti. 1790’larda Kafkasya bölgesindeki Ermeni azınlığın üyeleri Müslüman yönetime karşı isyana başladı ve Rus istilacılarla ittifak kurdu. Silahlı Ermeni birlikleri Ruslara katıldılar. Ermeni casuslar Ruslar için istihbarat çalışmalarda bulundular. Bu savaşlarda Müslümanlar katledildi ve sürüldü. Ermeniler buna karşılık daha önce, Karabağ gibi, Müslümanların yaşadıkları yerlere göç etmeye başladılar. Bu, Güney Kafkasya ve sonra Doğu Anadolu’da yaşayan insanların, iki farklı kampa bölünmelerine yol açacak olayların başlangıcıdır. Bir tarafta Rus İmparatorluğu ve Ermeniler, diğer tarafta Müslüman halk ve Osmanlı İmparatorluğu. Çoğu Ermeni’nin ve Müslüman’ın kuşkusuz bu anlaşmazlıklarla ilgisi yoktu, ama olaylar onları bir taraf tutmaya zorlamıştır. 1827-1829 yılları arasındaki Rus-İran ve Rus-Osmanlı savaşları doğuda 1920’lere kadar sürecek olan nüfus değişimlerine neden oldu. Ruslar bugün Ermenistan Cumhuriyeti olarak tanınan Ermeni Hanlığı’nı ele geçirdiklerinde nüfusunun çoğunluğunu Müslümanlar oluşturuyordu. Bunların yaklaşık üçte ikisi 60 bin Müslüman Ruslar tarafından Erivan’ın dışına sürüldü. Ruslar işgallerini Ermenilerden de destek buldukları Anadolu’da sürdürdüler. Savaşın sonunda Ruslar Doğu Anadolu’yu terk ederken onlara 50-90 bin kadar Ermeni de katıldı. Erivan ve diğer bölgelerden sürülen Müslümanların yerlerine yerleştiler. Onlara İran’dan gelen 40 bin Ermeni de dâhil oldu” diye konuştu.

Birinci Dünya Savaşı’nda Ermenilerin Rus ordusuna yardımı

Birinci Dünya Savaşı’nda Ermenilerin Rus ordusuna yardım ettiğinin altını çizen Karaca u ifadeleri kullandı, “Birinci Dünya Savaşı çıktığında Doğu Anadolu’da Ermeniler Rus ordularına yardım etmeye başlamışlardır. Ermeniler, Rus ordularına kılavuzluk ettiler, çeteler kurarak Türk ordularına saldırdılar ve Türk köylerini bastılar. Ermenilerin bu faaliyeti üzerine Osmanlı hükümeti onları imparatorluğun başka bir yerine gönderme kararı almıştır. Bu konudaki öneri Enver Paşa’dan gelmiştir. Enver Paşa, 2 Mayıs 1915 tarihinde İçişleri Bakanı Talat Paşa’ya gönderdiği telgrafta Ermenilerin aileleriyle birlikte Rusya’ya gönderilmeleri veya Anadolu’nun çeşitli yerlerine dağıtılmalarını önermiştir. Talat Paşa ise Ermenilerin Osmanlı sınırları dışında değil, içinde başka bir bölgeye gönderilmemeleri kararı almıştır. Bu bölge, günümüz Suriye’nin kuzeyidir. Bu olaya tehcir denmiştir. Yabancı ülkelerde ise deportation yani sınır dışı deyimini kullanmıştır. Ancak bu deyim yanlıştır. Zira Ermeniler sınır dışı edilmemiştir. Bu konuda en doğru deyim, ilgili konuda kullanılan sevk ve iskan, yani göndermek ve yerleştirmektir. Ermeniler kolluk güçlerinin denetiminde kafileler halinde gönderilmiştir. Yol boyunca Ermenilerin barınmaları, dinlenmeleri, beslenmeleri ve sağlıkları için birçok önlem alınmıştır. Geride bıraktıkları malların muhafazası için de bazı önlemler alınmıştır. Buradaki malları ya ücreti ödenerek alınmıştır veya aynı değerde Suriye’de başka bir yer verilmiştir. Türk kaynaklarına göre 500 bin Ermeni sevk edildiğini belirtilirken, Ermeni kaynakları bunu daha fazla göstermekte ve milyonunda üzerinde rakamlar vermektedir. Bir İngiliz kaynağı ise 880 bin Ermeni’nin sevk edildiğini göstermektedir. Sadece istatistiklere itibar etmek gerekir. En yüksek rakamı Ermeni Patrikhanesi’nin istatistiklerine dair evrak yok. yani böyle bir istatistik yapıldığı kanıtlanamıyor. Osmanlı istatistiklerine ait tüm evraklar mevcuttur.”

Kayıplar hakkında Ermeni iddiaları

Kayıplarla ilgili Ermenilerin iddialarının gerçeği yansıtmadığını kaydeden Karaca şöyle konuştu, “Ermeni ölümleri hakkında Ermeni rakamlar 1915’te 300 bin ile başlamış, 1980’lerde 2 milyona kadar çıkmıştır. Osmanlı Ermenilerin nüfusu azami 1,7 milyon olduğuna göre 2 milyon Ermeni’nin ölmesi için bazı Ermenilerin birden fazla ölmüş olması gerekmektedir. Daha sonraları Ermeni diasporası ölü sayısını 1,5 milyona indirmiştir. Ciddi olduğunu iddia eden Ermeni yazarlar bu rakamın bir milyon civarında olduğunu söylemektedir. Ermeni iddialarının bir hesaba dayanmadığı görülmektedir.

Osmanlı İmparatorluğunun Ermenileri yok etmek amacıyla sevk ve iskana tabi tuttuğu kanıtlanamamıştır. Aksine sevk ve iskanın iyi koşullar altında cereyan etmesi, Ermenilerin geride bıraktıkları malların muhafaza edilmesi için çıkarılmış birçok Osmanlı tüzük ve genelgesi vardır. İstanbul, Aydın ve Edirne vilayetlerindeki Ermeniler, bu vilayetlerde güvenlik koşulları mevcut olduğu için tehcire tabi tutulmamıştır. Nazi Almanyası’nın aksine Ermenileri yok etmek için özel bir teşkilat kurulmamıştır. Nazi Almanyası’nın aksine Ermenileri yok etmek için gaz odaları ve fırınlar içeren özel tesisler yapılmamıştır. Ermenilere ait toplu mezar mevcut değildir. Soykırım olaylarının temelinde dini veya ırki nefretin bulunduğu görülmektedir. Türklerde Ermenilere karşı nefret yoktur. Sevk ve iskandan 2-3 yıl evvel Hariciye Nazırlığını bir Ermeni’nin yapması bunun en iyi işaretidir. Ermenilere kötü muamele yaptıkları için bin 397 Osmanlı görevlisi mahkemeye verilmiş, bunları bazıları da idam edilmiştir. Bütün bunlar dikkate alındığında Osmanlıların Ermenilere uyguladı sevk ve iskanda onları yok etmek amacıyla hareket etmemiş oldukları görülmektedir.

“1915 olayları soykırım değildir”

1915 olayları Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından 8 yıl önce cereyan etmiş olduğu için yeni Türk Devleti manen dahi bu olaylardan sorumlu tutulamaz. 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre soykırım suçundan kişiler sorumludur, devletler değil. Bu hüküm devlet olarak gerek Osmanlı İmparatorluğu’nu gerek Türkiye Cumhuriyeti’ni her türlü sorumluluktan arındırmaktadır. 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre bir olayın soykırım olup olmadığına bu işle görevlendirilmiş milli mahkemeler veya bir uluslararası ceza mahkemesi karar verir. 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendiren bir mahkeme kararı yoktur. Sözleşmenin bu hükmüne göre bazı ülke parlamentolarının Ermeni soykırımı hakkında aldıkları kararlar hukuki değildir. Ayrıca Soykırım Sözleşmesi yürürlüğe girdiği 1951’den sonra vukuu bulan olaylar için uygulanan, o tarihten önceki olaylara uygulanamaz. Sonuç olarak 1915 olayları soykırım değildir. Bu olaylar nedeniyle ne Osmanlı İmparatorluğu’nu, ne de Türkiye Cumhuriyeti’ni hukuki alanda suçlamak da mümkün değildir.”

Konferansa Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, rektör yardımcısı Prof. Dr. Yaşar Karadağ, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.


İlginizi Çekebilir

TAŞDEMİR, TÜM GENÇLERİ GENÇLİK KAMPLARINA BAŞVURU YAPMAYA DAVET ETTİ

TÜM ETKİNLİKLER 4 GÜN YASAKLANDI

2023 TRAFİK BİLANÇOSU AÇIKLANDI

İSRAİL’İN SALDIRILARI KATLİAMA DÖNÜŞTÜ

MAUN TÜBİTAK PROJESİNE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK

MUŞLU AİLELERİN EVLAT NÖBETİ DEVAM EDİYOR

ÖZEL ÖĞRENCİLERDEN ÖZEL ETKİNLİK

KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇUNDAN ARANAN ŞAHIS BULANIK’TA YAKALANDI

“AİLE SENİ HİÇ YALNIZ BIRAKMAZ”

"FİLİSTİN GÜNLERİ" PROGRAMI DEVAM EDİYOR

  • Cuma 17.8 ° / 6.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 19.6 ° / 6.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 19.1 ° / 7.8 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 32 1 3 65 99
2.Fenerbahçe 36 29 1 6 61 93
3.Trabzonspor 36 19 13 4 16 61
4.İstanbul Başakşehir 36 17 12 7 11 58
5.Beşiktaş 36 16 13 7 6 55
6.Kasımpaşa 36 15 14 7 -4 52
7.Alanyaspor 36 12 10 14 3 50
8.Rizespor 36 14 15 7 -8 49
9.Sivasspor 36 12 12 12 -10 48
10.Antalyaspor 36 11 13 12 -6 45
11.Adana Demirspor 36 10 12 14 -2 44
12.Samsunspor 36 11 16 9 -8 42
13.Kayserispor 36 11 14 11 -12 41
14.Konyaspor 36 9 14 13 -11 40
15.Ankaragücü 36 8 13 15 -4 39
16.Gazişehir Gaziantep 36 10 18 8 -10 38
17.Fatih Karagümrük 36 9 17 10 -3 37
18.Hatayspor 36 8 15 13 -9 37
19.Pendikspor 36 9 18 9 -30 36
20.İstanbulspor 36 4 25 7 -45 16