Memur-Sen İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mahir Barışan, YKS 2024 yerleştirme sonuçlarının açıklanmasının ardından değerlendirmelerde bulundu.
BARIŞAN, YKS SONUÇLARINI DEĞERLENDİRDİ
Memur-Sen İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mahir Barışan, YKS 2024 yerleştirme sonuçlarının açıklanmasının ardından değerlendirmelerde bulundu.
YKS 2024 yerleştirme sonuçlarını değerlendiren Memur-Sen İl Temsilcisi Eğitim- Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mahir Barışan, YKS yerleştirme oranlarının yüksek olduğunu söyledi.
Başkan Barışan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “3 milyon 120 bin adayın başvurduğu 2024 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) yerleştirme sonuçları açıklandı. Açıklanan verilere göre; devlet üniversitelerinde örgün programların kontenjanları yüzde 98,8 dolarken vakıf yükseköğretim kurumlarındaki genel kontenjanların 91,1’i dolmuştur. Devlet üniversitelerindeki örgün önlisans kontenjanlarının doluluk oranı ise yüzde 100 olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla devlet üniversitelerinin örgün lisans düzeyinde boş kalan kontenjan sayısı da 7 bin 452’dir. Kadın adayların üniversiteye yerleşme oranları erkek adaylardan 10 puan fazladır. Buna ilaveten geçen yılki örgün yükseköğretim genel kontenjanlara göre bu yıl 123 bin kontenjanın azaldığı görülmektedir. Bunun temel nedeni ise yükseköğretimde ikinci öğretim programlarının kapatılmasına ilişkin Yükseköğretim Kurulu’nun almış olduğu karardır.
Bu veriler bize YKS yerleştirme oranlarının yüksek olduğunu gösterse de ayrıntılı olarak veriler incelendiğinde önemli sorunların var olduğu görülmektedir.
“Arz talep dengesi sağlanamamıştır”
Bu sorunların en başında; lise son sınıf düzeyinde üniversite giriş sınavına başvuran ve sonrasında bir yükseköğretim programına yerleşen öğrencilerin oranının geçen yıla göre hem lisans hem de önlisans düzeyinde düşmüş olması gelmektedir. Henüz akademik bilgileri tazeyken YKS’ye başvuran lise son sınıf öğrencilerinin yalnızca üçte birinin bir yükseköğretim programına yerleşebilmesi düşündürücüdür. Bu durum beraberinde öğrencilerin yeniden hazırlanması, sosyal alanlardan çekilerek izolasyon süreçlerinin artması, yüksek kurs maliyetleri ve sosyal baskının öğrenciler için daha da artacağını göstermektedir. Yükseköğretim sınavına başvuran ve bir yükseköğretim kurumuna yerleşen öğrencilerin sayısal mukayesesi yapıldığında yükseköğretimde arz talep dengesinin sağlanamadığı görülmektedir.
Yükseköğretim sistemi içerisinde arz ve talep arasındaki fark, diğer eğitim kademelerini de olumsuz etkilemekte ve eğitim sistemi içerisinde döngüsel bir krize de neden olmaktadır.
“Ayrılan kaynakların verimli kullanılması gerekiyor”
Diğer bir sorun ise devlet üniversitelerinde örgün lisans düzeyinde boş kalan 7 bin 452 kontenjan gelmektedir. Bu boş kalan 7 bin 452 kontenjan incelendiğinde, yüzde 41’ini fen bilgisi ve ilköğretim matematik öğretmenliği bölümleri oluşturmaktadır. Daha ayrıntılı olarak incelendiğinde ise fen bilgisi öğretmenliği bölümü kontenjanının yüzde 71’i (1.688) ile ilköğretim matematik öğretmenliği bölümü kontenjanının yüzde 41’i (1.404) boş kalmış dolayısıyla tercih edilmemiştir. Boş kalan diğer kontenjanlara bakıldığında da hiç tercih edilmeyen bölümler arasında bazı mühendislik bölümleri var olup son iki yıl içinde de benzer bir durumun söz konusu olduğu bilinmektedir. Geçen sene hiç tercih edilmeyen bu bölümlerin, bu sene de daha az kontenjanla açıklanmasına rağmen yine de tercih edilmedikleri görülmektedir. Dikkat çeken bir diğer husus da bazı üniversitelerin mühendislik fakültelerinde birden fazla bölümün hiç tercih edilmemesidir. Bu sonuçlara göre ilgili bölüm veya fakültelere ayrılan kaynakların verimli ve etkili kullanılması gerektiği açıktır.
“Ulaşım, barınma önemli bir sorun”
2022 yılından itibaren YKS’de ön lisans ve lisans programlarının baraj puanı uygulamasının kaldırılması dolayısıyla puanı hesaplanan her aday tercih hakkı kazanmakta, bu uygulamaya bağlı olarak da son iki yıldır önlisans düzeyindeki kontenjanların neredeyse tamamı ilk yerleştirmede dolmaktadır. Ancak devlet üniversitelerinde ilk yerleştirmede büyük bir çoğunluğu dolan kontenjanlara adayların kayıt yaptırmaması önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Geçen yıl devlet üniversitelerinde ilk yerleştirmede boş kalan ve kayıt yaptırmayanlarla birlikte ek yerleştirmede lisans düzeyinde 25 bin ön lisans düzeyinde ise 53 bin kontenjan açıklanmıştır. Vakıf yükseköğretim kurumlarını da dikkate aldığımızda bu sayılar toplamda 100 binin üzerine çıkmaktadır. Öğretim yılı başladıktan sonra özellikle önlisans düzeyinde kayıt yaptıran öğrencilerin ulaşım, barınma, MYO’ların merkeze olan uzaklıkları gibi nedenlerle okula devam etmemeleri de söz konusu olabilmektedir.
“Kaygılar devam ediyor”
Bu sorunların acilen ele alınarak çözülmesi gerekmektedir. Önlisans düzeyindeki veriler bize adayların, mezuniyet sonrasında işgücü piyasasında yer bulma, kamudaki istihdam olanakları gibi hususlara yönelik var olan kaygılarının devam ettiğini göstermektedir. Bu nedenle yükseköğretimde oluşturulan önlisans düzeyindeki kontenjanların arz-talep dengesine, değişen işgücü piyasası eğilimlerine ve ülkenin kalkınma hedeflerine yönelik analizlerin yapılması gerekmektedir.
“Gerekli önlemler alınmalı”
Lisans düzeyinde boş kalan kontenjanlara ilişkin programlar daha önceki yıllarla birlikte incelenmeli ve sürekli boş kalan dolayısıyla tercih edilmeyen bu programlara yönelik önlemler alınmalıdır. Yükseköğretimde kaynakların daha verimli kullanılması adına lisans düzeyindeki kontenjanların arz-talep dengesi, işgücü piyasasının ihtiyaçları ve ülkenin kalkınma hedefleri de dikkate alınarak lisans kontenjanlarına ilişkin planlamaların daha etkin yapılması gerekmektedir.
“Nedenleri araştırılmalıdır”
Lise son sınıf düzeyinde bulunan öğrencilerin üniversiteye giriş sınavına başvurup herhangi bir yükseköğretim programına girme oranları çok düşüktür. Bunun nedenleri araştırılmalı ve bu nedenlere yönelik gerekli politika tedbirleri alınarak uygulamaya geçirilmelidir.”