Tarih: 14.12.2020 17:41

DÖLEK: "KURAKLIĞIN İZLENMESİ ÖNEMLİ"

Facebook Twitter Linked-in

DÖLEK: "KURAKLIĞIN İZLENMESİ ÖNEMLİ"

Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Afet Yönetim, Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi İskender Dölek,  "Yağış miktarı değişmese bile, yağış türünün değişmesi ile birlikte Muş ve çevresinde yeni su toplama yapılarının, yani barajların inşa edilmesini gerektirebilir" dedi.

 

Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Afet Yönetim, Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi İskender Dölek, Hava ve iklim süreçleri hakkında açıklama yaptı.

Dölek yapmış olduğu açıklamada, Hava ve iklim süreçlerinin yaşamsal etkilere sahip olduklarını belirterek: “İklim sisteminde olabilecek değişiklik ve/veya değişkenlikler doğrudan ona bağlı alt sistemlerinde, bazen gecikmeli de olsa etkisini gösterir. Bu etkilerden biri de meteorolojik kuraklıktır. Kuraklık süreci ilk adımda meteorolojik olarak, yani yetersiz yağış ile başlar ve onu takip eden dönemde topraktaki neminin azalması ile birlikte bitkilerin ihtiyaç duyduğu suyun en alt düzeye düşmesiyle tarımsal kuraklık olarak kendini gösterir. Diğer taraftan, yağış yetersizliğinden dolayı akarsuların debilerinin azalmasıyla barajlardaki suların seviyesinin düşmesi hidrolojik kuraklık olarak adlandırılır. Nüfusun çok büyük kesimi kent ve daha alt yoğun-yerleşim (ilçe ve kasaba) yaşamaktadır. Kuraklığın bu kesim üzerindeki etkisi sosyo-ekonomik kuraklık olarak adlandırılır. Örneğin Türkiye’de 2007 ve 2008 yılları arasındaki yağışların miktarının ortalamanın altında gerçekleşmesi ile ilk önce meteorolojik kuraklık ve daha sonra ise sosyo-ekonomk kuraklığa dönüşerek, büyük şehirlerde su kesintisine sebep oldu ve uzun süre su sıkıntısı yaşandı."dedi.

“KURAKLIĞI YARATAN EN ÖNEMLİ FAKTÖR YAĞIŞTIR”

Dölek açıklamasının devamında kuraklığın önlenmesi için yapılana çalışmalara değinerek: “İklim değişikliğinin şiddetlenmesi ile birlikte, kuraklığın çevresel etkilerinin, olumsuz anlamda çok daha derin hissedilebilir sonuçları olacaktır. Araştırmacıları, bu doğal afet üzerine çalışmalarını artırmış ve yaşanan/yaşanabilecek olası sorunları en aza indirebilecek cevaplar aramaya itmiştir. Bu cevaplılardan biri kuraklığın izlenmesidir. Bir başka deyimle, kuraklığın doğuracağı sonuçların önceden hesaplanması, kuraklık yönetimi ile de afetin şiddetinin azaltılması yoluna gidilmiştir. Kuraklığın izlenmesi ve gerekli veri alt yapısının oluşturulmasından sonraki aşama, kuraklığa maruz kalabilecek bölgenin, bu doğal afete karşı direncinin, yani duyarlılığının belirlenmesidir.

Kuraklığı yaratan en önemli faktör yağıştır, şiddetli rüzgâr, sıcaklık, toprak nemi gibi diğer faktörler ise kuraklığın büyüklüğünü etkiler. İklimsel faktörlerin yarattığı meteorolojik kuraklık neticesinde hidrolojik ve ardından tarımsal ve ekonomik kuraklık gerçekleşmektedir" ifadelerini kullandı.

MUŞ’TA KAR YERİNİ YAĞMURA BIRAKIRSA ÖNLEM ALINMALI

İklim değişikliğine de değinen Dölek, Muş’ta kar yağışının yerine yağmurların yer alacağının tahmin edildiğini belirterek, yağış türünün değişmesi ile birlikte, Muş ve çevresinde yeni su toplama yapılarının yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Dölek, açıklamasının devamında; "İklim değişikliğinin küresel ısınma ve yağışlarda azlık veya iklim alt-bölgelerinde düzensizlikler ve yağış türlerinde değişime yol açacağı öngörülmektedir. Türkiye’nin de diğer Akdeniz bölge ülkeleri gibi iklim değişikliğinden en çok etkilenecek yerlerde biri olduğu tahmin edilmektedir. İklim değişikliği etkilerinin kıyı bölgelerindeki hissiyatı iç bölgelere rağmen daha şiddetli olacağı tahmin edilmesine karşın, Muş ve çevresinde kar yağışı yerine yağmurların yer alacağı tahmin edilmektedir. Yani, yağış miktarında pek değişiklik olmasa bile, doğal baraj vazifesi gören kar yağışının yerini yağmura ve sıcaklıklardaki artışa bağlı olarak kar örtüsünün erken erimesinden kaynaklanabilecek birçok olumsuzluğun alabileceği düşünülmektedir.

Yapılan çalışmalarda Yağış miktarı açısından, Muş ilinin çok fazla, olumsuz anlamda, etkilenmeyeceği düşünülmektedir. Ancak unutulmaması gereken, bu durum yağış miktarı açısından geçerlidir. Oysa Muş ve çevresinde yağış çoğunlukla kar şeklinde olduğundan, iklim değişikliğinden dolayı yağış türü değişebilir. Örneğin, kar örtüsü sıcaklıkların artması ile birlikte erken dönemde başlayabilir. Bu da gizli kuraklığa neden olabilir. En can alıcı nokta ise aylarca kar örtüsü olarak kalan kar, adeta doğal baraj görevi görürken, yağış miktarı değişmese bile, yağış türünün değişmesi ile birlikte, Muş ve çevresinde yeni su toplama yapılarının, yani barajların inşa edilmesini gerektirebilir."

 

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —