“EMEKTEN-HALKTAN YANA BİR BÜTÇE İSTİYORUZ”

KESK tarafından 30 Kasım tarihinde Ankara’da miting düzenlenecek. Muş’ta mitinge davet için yapılan basın açıklamasında konuşan KESK Dönem Sözcüsü Muhammed Ali Taylan, “30 Kasım’da Ankara’dayız. Geçinemiyoruz, yoksulluğa karşı müc

GÜNCEL 4.11.2024 18:34:00
“EMEKTEN-HALKTAN YANA BİR BÜTÇE İSTİYORUZ”

“EMEKTEN-HALKTAN YANA BİR BÜTÇE İSTİYORUZ”

KESK tarafından 30 Kasım tarihinde Ankara’da miting düzenlenecek. Muş’ta mitinge davet için yapılan basın açıklamasında konuşan KESK Dönem Sözcüsü Muhammed Ali Taylan, “30 Kasım’da Ankara’dayız. Geçinemiyoruz, yoksulluğa karşı mücadelede birleşiyoruz”

 

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Muş Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Muhammed Ali Taylan, 30 Kasım tarihinde Ankara'da yapılacak olan “geçinemiyoruz” mitingi için basın açıklaması yaptı.

Sendika binasında açıklama yapan Muhammed Ali Taylan, işsizliğin, yoksulluğun, güvencesizliğin tüm toplumu sardığı koşullarda önemli bir sürece, bütçe sürecine girildiğini söyledi. Orta Vadeli Programın (OVP) 4 Eylül 2024 tarihli Resmî Gazetede yayımlanması ile bütçe sürecinin başladığını hatırlatan Taylan, “Bütçe yasa tasarısı ekim ayında parlamentoya sunuldu. Hepimiz biliyoruz ki, bütçeler sadece birtakım rakamlara, bilançolara cetvellere yer verilen metinler değildir. Bütçeler bir ülkede kaynakların, gelirlerin kimlerden toplandığını ve söz konusu gelir ve kaynakların kimler için kullanılacağını gösteren belgelerdir. Ödediğimiz vergilerden aldığımız maaşlara-ücretlere, sosyal haklarımızdan yararlanacağımız kamu hizmetlerine kadar hayatımızın hemen her alanı bütçe ile belirlenmektedir. Dolayısıyla herhangi bir ülkedeki mevcut sistemin kimden veya kimlerden yana olduğunu anlamanın en kolay yolu bütçesine bakmaktır. Kaynaklar, gelirler kimlerden toplanıyor, kimlerin faydası için kullanılıyor? Temel soru budur. Bu açıdan bakıldığında ülkeyi yönetenlerin yıllardır yaptıkları birbirinin kopyası bütçeler ile tercihlerini hep patronlardan, zenginlerden, sermayeden yana kullandıkları ortadadır. Buna karşın söz konusu bütçelerde kaybeden hep halkın ezici çoğunluğunu oluşturanlar, alın teri ile geçim savaşı verenler olmuştur” dedi.

“Devletin resmi rakamları da tüm toplumu saran bu yoksulluğu, sefaleti teyit etmektedir”

Enflasyonda düşüş trendi sürüyor açıklamalarının suni rakamlara göre yapıldığını savunan Taylan sözlerini şöyle sürdürdü, “İktidar, TÜİK rakamlarına dayanarak “Enflasyonda düşüş trendi sürüyor” dese de bu suni rakamlara göre bile enflasyon düşmemiş, sadece baz etkisi ile artış hızı yavaşlamıştır. Kaldı ki Türkiye yüzde 49,38’lik TÜİK enflasyon oranı ile bile OECD ülkeleri içinde de Avrupa ülkeleri içinde de açık ara öndedir. Avrupa’da Türkiye dışında çift haneli yıllık enflasyon yaşayan başka bir ülke yoktur. Avrupa’daki 31 ülkenin yıllık enflasyonu Türkiye’nin temmuz ayında yüzde 3.23 olan aylık enflasyonun altında kalmıştır. Türkiye’de başta emekliler, asgari ücretliler, işsizler olmak üzere 70 milyon yurttaş yoksulluk sınırı altında, 30 milyon yurttaş ise açlık sınırının altında bir gelirle yaşam savaşı vermektedir. Devletin resmi rakamları da tüm toplumu saran bu yoksulluğu, sefaleti teyit etmektedir. Emekçilerin, dar gelirli yurttaşların içine itildiği borç batağı da büyümüştür. Çünkü ihtiyaç kredisinden konut kredisine taşıt kredisinden kredi kartlarına kadar tüm borçlanma faizlerinde astronomik artışlar yapılmıştır. Buna milyonlarca yurttaş maaşı-ücreti yetmediği için kredi kartına başvurmak zorunda kalmaktadır. Batık kredi kartı borcu son 14 ayda yüzde 333 artışla 43,7 Milyar TL’ye çıkarken batık ihtiyaç kredisi borcu ise yüzde 81 artışla 45,8 Milyar TL’ye çıkmıştır. Emekçilerin geliri eriyip borcu artarken Türkiye uluslararası sermayeye en yüksek faizi veren ülke konumuna getirilmiştir.”

“Emekten- halktan yana bir bütçe istiyoruz”

“Emekçilerin, emeğin, yoksullaştırılmış halkın gittikçe kararan tablosu emekten, halktan yana bir bütçeyi yakıcı bir ihtiyaç haline getirmiştir” diyen Taylan şunları kaydetti, “Bizler emekten, halktan yana bir bütçe için: Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını istiyoruz.

Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz.

Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerin genişletilmesini istiyoruz.

Vergide ve ücretlerde adalet istiyoruz. Bunun için; tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesini,

Gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15 ten yüzde 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,

Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını,

Vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan Hazine garantilerine son verilmesini,

Vergilerimizin, ülkenin kaynakları istihdamın, üretimi arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmasını istiyoruz.

Maaşlarımızdaki kayıpların karşılanmasını; en düşük kamu emekçisi maaşının kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.

Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz.

“Emeğin kürsüsünü kuracağız”

Bu kapsamda KESK olarak “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!“ Kamu emekçisinden işçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden kadınlarına, gençlerine kadar halkın ezici çoğunluğunun haklarına yönelik saldırı dalgasına karşı birleşik ve ortak bir mücadeleyi örmek için çaba sarf etmeye devam edeceğiz.

30 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da gerçekleştireceğimiz merkezi miting ile emeğin kürsüsünü kuracağız.

Hepimiz biliyoruz ki yüzünü sermayeye, sırtını emekçilere dönen bu düzen kendiliğinden değişmeyecektir.

Emeğimizi hedef alan saldırıların dalga kıranı bizleriz. Emeği, alın teri ile geçinenler, ezilenler olarak dünyanın en büyük çok sesli korosu bizleriz.

Gelin; insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim.”