HEMŞEHRİMİZ GIYASETTİN BİNGÖL’DEN GENÇLERE İLHAM VEREN BAŞARI HİKAYESİ
Muş TSO’nun düzenlediği Kariyer Günleri’nde konuşan Muşlu eğitimci ve iş insanı Gıyasettin Bingöl, köyden üniversiteye, iflastan başarıya uzanan hayat hikâyesini gençlerle paylaştı.
Muş Ticaret ve Sanayi Odası (MUŞ TSO) tarafından düzenlenen “Kariyer Günleri” programına katılan Muşlu eğitimci, iş insanı ve Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl, katılımcılara hayat hikâyesini anlatarak ilham verdi.
MUŞ TSO Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu’nda düzenlenen program, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Açılış konuşmasını yapan MUŞ TSO Başkanı Erdal Koç, Ticaret ve Sanayi Odası’nın tarihçesini paylaşarak, 1963 yılında kurulan odanın bugün yaklaşık 3 bin üyeye ulaştığını belirtti. Koç, “Kariyer Günleri” programının amacının gençlere rol model olabilecek isimleri tanıtmak olduğunu vurgularken, “Bu etkinlikte aklımıza ilk gelen isim Gıyasettin Bingöl oldu. Kendisi azmin, inancın ve eğitime adanmış bir hayatın örneğidir” dedi.
Kendi hikâyesini anlattı, gençlere yol gösterdi
Konferansta söz alan Gıyasettin Bingöl, Varto Kayalıdere’de başlayan zorlu hayat hikâyesini gençlerle paylaştı. Elektriği ilk kez Varto’da gören ve eğitimi imkânsızlıklar içinde sürdüren Bingöl, çocuk yaşta çökelek satıcılığı, çobanlık ve tarım işçiliği yaparak geçimini sağladığını anlattı. Bingöl, İstanbul’a çalışmaya gitmesiyle başlayan uzun yolculuğunu şöyle özetledi: “Tabii ben çok kurumlar kurdum, çok işler yaptım, çok da böyle salonlar yaptım ama bugün burada çok mutluyum. Gerçekten Muş'ta olmaktan ve Muş'a gelmekten çok onur duydum, evime hoş gelmişim. Tabii insanlar fani ama eserler bakidir, ilelebet devam edecektir. Ben de buralardan başladım ama buraları hiç unutmadım, şehrimi hiç unutmadım. Birçok lojistik desteklerimiz oldu geçmişte."
Elektrik hayranlığı ve ilkokul günleri
Elektriği ilk defa Varto merkezinde gördüğünü dile getiren Bingöl sözlerini şöyle sürdürdü, "Ben Muş'un Varto ilçesinde 1973'te Nisan ayında şehre ilk gittim. İlk elektriği gördüğümde çok şaşırdım. Çünkü elektriğin, suyun, yolun olmadığı bir yerde okudum. Valla ben tam bir orta çağda okudum. Çünkü hiçbir imkan yoktu, şartlar yoktu. Öyle okudum. Ama Varto'ya geldiğimde elektriği gördüm, elektrikle tanıştım. Yarım saat baktım bu elektrik nasıl oluyor, Edison bulmuş da nasıl bulmuş diye."
50 yıl sonra aynı yere okul yapmak
Varto’da yaptırdığı yüksekokul hikayesini de anlatan Bingöl, "Sonra o gece bir değirmencinin evinde kaldım. Çünkü otelde kalacak imkanımız da yoktu. Sabah sınava gittim ve kazandım. 50 sene sonra o değirmenin yerine meslek yüksek okulunu yaptım. Allah nasip etti. Yani bu bambaşka bir şey. O zaman çok üzülmüştüm. Ama 50 sene sonra memleketime böyle bir şey yaptığım için çok bahtiyarım" diye konuştu.
Çökelekçilikten başlayan hayat
Küçükken çok çalıştığını belirten Bingöl şöyle konuştu, "Nasıl başardınız diyorlar. Ben çökelekçilik yaptım. Benim bir ismim torakçı Gıyasettin'di, çökelekçi yani. Çökelek toplayıp satıyordum. 50 kuruşa alıyordum. 150 kuruşa satıyordum. Bir süre sonra çobanlık yaptım. Sonra yazları Mardin’e, Kızıltepe’ye, Gaziantep’e mercimek biçmeye gidiyorduk.
İstanbul yılları ve kitap aşkı
Yazları da boş kaldığım zaman çalışmak için İstanbul'a gidiyordum. Tırmıkçılık yaptım, tırpançılık yaptım. Tam idealist bir insandım. Çok kitap okuyordum. Kendimi iyi yetiştirmeye çalışıyordum. Bununla ilgili çok hikayelerim var.
12 Eylül’ün etkisi ve kitapçılıkla başlangıç
Tam zirvedeyken, en heyecanlı anımken 12 Eylül oldu. Kıyamet koptu, dayak yedik, ezildik, kırıldık, döküldük. Ama ondan bir ders çıkardık ve kitapçılığa başladık. 1980'de kitapçılığa başladık. Borç para aldım. 2 tane abimizden, 50’şer lira. Kitapçılığa başladım ve kitap işini büyüttüm.
Kitapçılar çarşısı ve eğitim kurumları
Sonra Bursa'ya gittim. Erzurum'da İngilizce okuyordum. Bursa'ya başka bir yere gittim okumaya. Orada da ilk işim bir kitap evi açmak oldu. Kitapçılar çarşısını kurdum. Önce kendim bir kitap evi açtım. Sonra herkesi davet ettim. Dedim her fikirde olsun. Ta ki üniversite öğrencileri oraya gelsin. Üniversite öğrencilerinin odak merkezi oldu.
Dershanecilikten 27 okula
Sonra kitapçılıktan sonra dershanecilik işine başladım. Kitap işimiz o kadar büyüdü ki Marmara Bölgesinin başbayisi olduk. Devlet kitaplarını da satıyorduk, sivil kitapları da satıyorduk. Bir süre sonra bu iş büyüyünce dershaneciliğe geçtik. Çok iyi bir dershaneci olduk Bursa'da. O sene Muş'tan gelen 175 tane öğrenci bedava okuyordu.
5 Nisan krizi ve iflas
1994'te 5 Nisan kararlarında iflas ettik. Herkesin genç yaşta bir defa iflas etmesi lazım. Ben o gün adam oldum. Ama kimseyi suçlamadım. 6 ay düşündüm. Ben nerede yanlış yaptım. Siz iflas edince herkes sizi bırakıp gidiyor. Anne baba hariç herkes bırakır.
Prensiplerle yeniden doğuş
Gerçekten çok şeylere maruz kaldım. En son arabamı sattım, belediye otobüsüne bindim. Nerede yanlış yaptığımın 10 maddesini kafama, beynime yazdım. Artık yapmayacağım konuları yazdım. O on maddeyi tuttuğum için bugün buradayım. Çok prensiplere dikkat ettim.
27 bin öğrenciye ulaşan eğitim ağı
Kendi okulumda derslere girdim. Ondan sonra iki üç arkadaşımı daha buldum. O da derslere girdi. Böyle konferans verir gibi dersleri anlatmaya başladık. Çocuklar çoğaldı, öğrenciler daha çok teveccüh etti. Dershaneciliğimiz çok büyüdü. Büyüyünce bir tane dershane daha açalım dedik. Bir baktık ki 27 tane dershane açmışız Bursa'da. Her ana artelde Sınav Dershanesi var. Bir baktık ki 27 bin öğrencimiz olmuş.
Kolejcilik ve üniversite hayali
Şimdi okul açma zamanıydı. Yan tarafta kitap evlerimiz büyüyor, gelişiyor. Sonra kolejciliğe girdim, 2007'de ilk kolejimi açtım, 2010'da da 100 dönüm arazi içerisinde dünyanın bir numarası olan bir koleji açtım. Çok teveccüh var ve birçok kolej açtım. Bir baktım ki kolej sayısı 12-13'e çıkmış.
Mütevazılık ve Varto kökleri
Hiç kibirlenmedim, gururlanmadım, havaya girmedim, böyle kendimi kaybetmedim. Çünkü ben Muş'un Varto ilçesinin Kayalıdere doğmuş Hacı Şemsettin’in oğluyum. Ben köylülerimin bütün seviyesini, nereden geldiğini çok iyi biliyorum. Kökümü, kökenimi hiç unutmadım. Muşluluğumu da hiç unutmadım.
Bursa’da üniversite kurmak bir Muşluya nasip oldu
Bursa 17 milyar dolar ihracat yapıyor. Çok zengin bir şehir ama Bursa'da bir üniversite vardı, kimse kurmamıştı. Çok yola girenler oldu ama başaramadılar. Bursa'da da o koskoca üniversiteyi kurmak da bir Muşluya nasip oldu.
Türkiye’de ilk 30’a giren vakıf üniversitesi
O üniversite 2,5 sene içerisinde Türkiye'deki 205 üniversite içerisinde 28’inci sıraya geldi ve vakıf üniversiteleri arasında 14’üncü sıraya geldi. Demek ki işinizi güzel yaparsanız, kaliteli yaparsanız, titiz olursanız, kurallara göre yaparsanız bu işler oluyormuş.
İşin sırrı: vefa, ekip ruhu ve profesyonellik
Dev bir firma olduk. Azimle çalıştık, uğraştık, koştuk, koşuşturduk, yılmadık, pes etmedik, devam ettik. Kendimizden çok ödün verdik. Prensiplere çok dikkat ettim. İşini yapan elemana çok sahip çıktım. Evlenenlere hediyeler aldım. Eğer araba alıyorsa yardım ediyorum. Çünkü iş büyüyünce artık iş sizin değil, profesyonellerindir.
Vefa ve insani ilişkiler
Çalışanlarıma çok vefalı davrandım. Hiçbir çalışanımla mahkemelik olmadım. Biz Anadolu insanıyız. Prensiplerimizle beraber duygularımız da var. Vefaya çok önem verdim. Aslını hiç inkar etmedim.
Bingöl’e anlamlı hediye
Soru-cevap bölümüyle devam eden etkinlikte katılımcılar merak ettikleri konuları Bingöl’e yöneltme fırsatı buldu. Program sonunda MUŞ TSO Başkanı Erdal Koç tarafından, Gıyasettin Bingöl’e Muş’un kültürel değerlerini yansıtan özel bir tablo hediye edildi.
Etkinliğe, Belediye Başkanı Sırrı Söylemez, Muş Baro Başkanı Kadir Karaçelik, MUŞ TSO üyeleri, köy ve mahalle muhtarları ile çok sayıda öğrenci katıldı.