KABE FOTOGRAFININ YERE SERİLMESİNE TEPKİLER ÇOĞALIYOR

Muş’ta Boğaziçi Üniversitesinde bir öğrenci kulübü tarafından yapılan sergide Kâbe fotoğrafının yere serilmesine tepkiler artarak devam ediyor.

GÜNCEL 7.02.2021 17:30:00
KABE FOTOGRAFININ YERE SERİLMESİNE TEPKİLER ÇOĞALIYOR

KABE FOTOGRAFININ YERE SERİLMESİNE TEPKİLER ÇOĞALIYOR

Muş’ta Boğaziçi Üniversitesinde bir öğrenci kulübü tarafından yapılan sergide Kâbe fotoğrafının yere serilmesine tepkiler artarak devam ediyor.

 

Eğitime Destek Platformu (EDP) Muş il koordinatörlüğü ve Muş Kardeşlik Platformu tarafından ortak yapılan basın açıklamasında Boğaziçi Üniversitesinde bir öğrenci kulübü tarafından Kabe’nin fotoğrafının yere serilmesine tepki gösterildi.

Eğitime Destek Platformu (EDP) Muş il koordinatörlüğü ve Muş Kardeşlik Platformu adına ortak yapılan basın açıklamasını Eğitime Destek Platformu (EDP) Muş il koordinatörü Cahit Karaalp yaptı.

“BASİT BİR ÖĞRENCİ GÖSTERİSİ DEĞİL, YENİ BİR GEZİ KALKIŞMASININ TEZGAHIDIR”

Karaalp yazılı olarak yapmış olduğu açıklamasında “Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yakın zamanda Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Melih Bulu üzerinden ülke gündemi şiddet içerikli eylemlerle meşgul edilmektedir… Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren LGBTİ Öğrenci Kulübü tarafından birkaç gün önce Kâbe-i Muazzama fotosunun yere serilmesi suretiyle milletimizin değerlerine kabul edilemez derecede saygısızlık yapılmıştır. Rektör atamasına yönelik tepkiler ve manevi değerleri hedef alan kendini bilmez bir grup gencin gözaltına alınması sonrasında patlak veren olaylar yurt geneline de yayılmak istenmiştir. Bu tepkilerin basit bir öğrenci gösterisinden ibaret olmadığı, yeni bir gezi kalkışmasının tezgahlandığı açıktır.

Ülkemizin, milletimizin, dinimizin, değerlerimizin, devletimizin ve polisimizin yanında olduğumuzu göstermek isteyen bizler, şahit olduğumuz eylemleri bir demokratik hak ve eğitim dayanışması olarak değil, çökmeye yüz tutan bir ideolojinin son çırpınışları ve modern vandalizmin harcıalem örneklerinden bir başkası olarak görmekteyiz. Bu olayların arkasında duran dahilî ve haricî haçlı zihniyeti bilmelidir ki hiç kimse Müslüman mahallesinde salyangoz satamaz, İslamî değerlere hakaret edemez, halkın oyuyla iktidara gelmiş iradeyi yok sayamaz.

Milletin yarısından fazlasının iradesi ile seçilmiş bir devlet başkanı tarafından yasal mevzuata uygun biçimde atanan bir rektörü ne öğrencilerin kabul etmeme hakkı vardır ne de akademisyenlerin. Cumhuriyet tarihi boyunca öğrencilerin atadığı ya da atanmasında rol oynadığı tek bir rektör bulunmamaktadır. Nitekim bundan 20 yıl öncesinde Cumhurbaşkanları benimsedikleri ve kendilerine yakın gördükleri isimleri oy azlığına veya çokluğuna bakmadan atamaktaydı. Yakın tarihte Ahmet Necdet Sezer tarafından yapılan atamaları hepimiz hatırlıyoruz.

Rektör atama şekli, rektör olarak atanan kişiler, bu makama atanma kriterleri elbette tartışılabilir; bu sistem mutlaka daha da geliştirilebilir, hatta değiştirilebilir. Ancak ülkemizde bundan önce yıllarca uygulanan, üniversite hocalarını kutuplaştıran, rektör adaylarını bir akademik oya muhtaç eden, rektörlerin hareket alanlarını kısıtlayan geçmiş dönem rektör atamalarının şu anki sistemden daha düzgün olduğunu kim söyleyebilir? Mevcut atama sistemiyle, en azından üniversite hocaları büyük bir sorumluluktan ve kamplaşmalara sebep olan kümelenmelerden kurtulmuştur. Eski sistem ideolojik duruşlara hizmet eden, üniversitede egemenliğini ilan eden grupların etkili olduğu ve perde gerisinde son derece nahoş pazarlıkların gündeme geldiği köhne ve zorba bir sistemdi.” ifadelerini kullandı.

“MESELE BOĞAZİÇİ DEĞİLDİR”

Karaalp açıklamasının devamında ise gösterilerin amacının sadece rektör istifası olmadığını ifade ederek: “Bu göstericilerin amacı sadece rektörün istifası olsaydı atılan sloganlarda polisimize katil denmez, milletin malı olan devlet araçları ve kamu malları tahrip edilmez, rektörlük makamı saatlerce abluka altına alınmazdı. Eğer bu göstericilerin amacı sadece rektörün istifasından ibaret olsaydı, Müslümanların varoluş sembolü olan, yeryüzündeki üç kutsal mabedin ilki Mescid-i Haram’ın resmi ayaklar altına atılmazdı. Ebrehe’nin ordusunu ebabilllerle kahreden Allah Teala’nın gazabını çekecek bu saygısız hareket tam anlamıyla bir talihsizlik, tam anlamıyla bir provokasyondur.

Artık hepimiz bilmekteyiz ki “mesele Boğaziçi değildir.” Göstericilerin ve onların gözü dönmüş destekçilerinin sloganlarında kendisini dışa vuran öfke ve kin, demokrasi ve akademik özgürlük için değil, üniversite içinde yaygınlaştırılmak istenen din karşıtı despotik tavrın tahkim edilmesi içindir. Bütün mesele, diniyle barışık bir Türkiye’nin ayağına çelme takmak, inancıyla kavgası olmayan bir gençliğin gelişini engellemek içindir. Bütün mesele, bilim adamı kılığına bürünmüş bir avuç yobazın üniversite kürsülerindeki hegemonyasını devam ettirme iştihasını tatmin içindir.” Dedi.

“BİR AN ÖNCE BU GAFLETTEN VAZGEÇİNİZ”

Karaalp, açıklamasını şöyle sürdürerek, Rektörü istifaya çağıran akademisyenlere seslanerek: “Sayın Cumhurbaşkanına yönelik sebebi anlaşılamayan intikam duygusu birilerinin aklını o kadar almıştır ki bu gösterilerin gerisinde hangi hesapların yattığını göremeyecek kadar körleşmişlerdir. Bundan daha acısı, aynı üniversite içerisinde görevli bahtsız bir grup öğretim elemanının sergilediği akla ziyan tutumdur. Rektörü istifaya çağıran bu akademisyenlere sesleniyoruz. Sayın rektörü istifaya çağıracak kadar özgür olduğunuz bir üniversitenin akademik hürriyetini sorgulamak ne kadar bilimseldir? Bir an önce bu gafletten vazgeçiniz. Gençlerimizi içine çektiğiniz tuzağın ayağınıza dolaşacağının farkına varınız.

Kendilerini bu ülkenin asıl sahipleri gören bu bir avuç azınlık ve arkalarında onlara alkış tutanlar kendilerini ağa, Anadolu çocuklarını maraba görmektedir. Her makamın üstünde olduklarını zanneden bu seçkinciler topluluğu bizleri yobaz, gerici, köylü, değersiz görmektedirler. Ülkeye çağ atlatan onlarmış, geriye götüren bizlermişiz gibi davranmaktadırlar. Ancak Türkiye eski Türkiye değildir. Köprülerin altından çok sular akmıştır. Milletine tepeden bakan zihniyet milletin irfanı karşısında yerle yeksân olacak, Anadolu’nun kavruk yüzlü çocukları, alın terleri ile kazandıkları makamları, analarının ak sütü gibi helal kazançları ve bilim dünyasında elde ettikleri üstün başarıları ile onları geride bırakacaktır.” dedi.

“BOĞAZİÇİ REKTÖRÜNÜ MUŞ HALKI OLARAK ALKIŞLIYORUZ”

Karaalp açıklamasını sonunda ise LGBTİ’lilere ait bir kulübün faaliyetlerini durduran Boğaziçi Rektörünü Muş halkı olarak alkışladıklarını söylerek: “Kendini bilmez, inanca saygısız, halka tepeden bakan, ileride gelecekleri makamları nasıl kullanacaklarını ve ne yapacaklarını şimdiden gösteren, Kâbe’mize saygısızlık eden hadsiz gençleri sahiplenen, onlara hak ve özgürlük adına arka çıkan sözde siyasetçileri, parti liderlerini, vekilleri ve medya mensuplarını Muş halkı olarak kınıyoruz.

Bu vesileyle, insanlığı ifsat edenlerin çatısı haline gelen LGBTİ’lilere ait bir kulübün faaliyetlerini durduran Boğaziçi Rektörünü Muş halkı olarak alkışlıyor, bu ve benzeri güzel faaliyetleri için kendisini her zaman destekleyeceğimizi ilan ediyoruz.

Saf duygularla bu hadiselerin içerisine girmiş ya da bir şekilde çekilmiş olan gençlerimizi dikkatli olmaya, anne-babaları evlatlarına sahip çıkmaya, sorumluluk makamındaki insanları da sorumluluklarına uygun açıklamalarda bulunmaya davet ediyoruz. Hiç kimsenin ikbâli ülkenin istikbalinden daha değerli değildir.

Son olarak, bizi çatışma ortamlarına çekmek isteyen, birbirimize kırdırmak, bölüp parçalamak isteyen güçlerin oyunlarına karşı dimdik ayakta duracağımızı, el ele ve omuz omuza vermek suretiyle ümmet üzerinde oynanmak isteyen oyunları bozacağımızı tüm dünyanın bilmesini istiyoruz.” İfadelerini kullandı.