HAK İŞ İl Temsilcisi Yaşar Kalır, gelir vergisi tarifesinin 2002 yılı temel alınarak her yıl açıklanan yeniden değerleme oranına göre güncellenmesi gerektiğini belirterek, birinci vergi diliminin asgari ücretin 14 katından az olma
KALIR, “VERGİDE ADALET İSTİYORUZ”
HAK İŞ İl Temsilcisi Yaşar Kalır, gelir vergisi tarifesinin 2002 yılı temel alınarak her yıl açıklanan yeniden değerleme oranına göre güncellenmesi gerektiğini belirterek, birinci vergi diliminin asgari ücretin 14 katından az olmaması, diğer dilimlerin de bu tutar esas alınarak yeniden düzenlenmesi talebinde bulundu.
Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK İŞ) Muş İl Temsilcisi Yaşar Kalır, “Birinci vergi dilimi asgari ücretin 14 katından az olmamalı, diğerleri de bu tutarda düzenlenmelidir” dedi.
Sendika binasında bir açıklama yapan Yaşar Kalır, Anayasa'nın "Vergi ödevi" başlıklı 73'üncü maddesinde "Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür" ifadesinin yer aldığına dikkat çekti. TBMM'den öncelikli taleplerinin Anayasa'da yer alan bu hükmün uygulamada karşılık bulması olduğunu vurgulayan Kalır, işçi konfederasyonları olarak 9 Temmuz 2024'te "insan onuruna yaraşır bir yaşam talep ediyoruz" başlığı ile yapılan ortak açıklamada, başta vergi düzenlemeleri olmak üzere emek kesiminin en acil taleplerini kamuoyuyla paylaştıklarını anımsattı. Kalır, “Bugün gelinen noktada, giderek artan hayat pahalılığı, gelir dağılımında ve vergide adaletsizlik, başta işçiler olmak üzere, toplumun dar ve sabit gelirli tüm kesimlerinin yaşam şartlarını daha da ağırlaştırmıştır. Ücretleri enflasyonun sebebi gören yaklaşım kabul edilemez. Ücretli çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur. Geçim ve çalışma şartlarının bir an önce iyileştirilmesi gerekmektedir” dedi.
“Ücretli çalışanlar yüksek oranda gelir vergisi ödemekte”
Türkiye'de gelir ve servet eşitsizliğini dengeleyecek adil bir vergi sistemi ile bütüncül sosyal politikalara acil ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Kalır, yapılacak düzenlemelerde, "sosyal devlet" olmanın göstergesi olarak, toplumun önemli kesimini oluşturan dar ve sabit gelirli kesimlerin temel alınması, emek odaklı yaklaşıma ağırlık verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kalır açıklamasını şöyle sürdürdü, “Ülkemizde vergi yükü adil değildir. Dolaylı vergilerin payı doğrudan gelir ve servet üzerinden alınan paya göre oldukça yüksektir. Dolaylı vergiler, vergi yükümlüsünün gelirini ve kişisel durumunu genellikle dikkate almayan bir yapıdadır. Ücretli çalışanlar, doğrudan ve peşin yüksek oranda gelir vergisi ödemekte, diğer yandan temel ihtiyaçları için yaptıkları zorunlu tüketim harcamaları nedeniyle dolaylı vergi ödemek durumunda kalmaktadır. Sermaye kesimine tanınan geniş istisna ve muafiyetler, vergi afları emek kesimi için geçerli değildir.”
“İşçiler mart ayından itibaren ikinci vergi dilimine girmekte”
Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve oranların çalışanları mağdur ettiğini ifade eden Kalır, ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının 2002'de asgari ücretin 17 katıyken, bugün ise 5 katına kadar gerilediğini kaydetti. Kalır açıklamasında şunlara yer verdi, “Ücretli çalışanların vergi yükü böylece daha da artmıştır. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmektedir. Konfederasyon olarak “insan onuruna yaraşır bir yaşam ve adil paylaşım” için bugün itibariyle temel önceliğimiz vergide adaletin sağlanmasıdır. Bu kapsamdaki güncel taleplerimizi ve önerilerimizi bir kez daha seslendiriyoruz. Gelir vergisi tarifesinde 2002 yılı temel alınarak her yıl açıklanan yeniden değerleme oranına göre güncellenmesi sağlanmalı ve birinci dilim asgari ücretin 14 katından az olmamalıdır. Diğer dilimler de bu tutar esas alınarak yeniden düzenlenmelidir. Ücretlerin, asgari ücret tutarındaki kısmının vergiden muaf tutulması uygulamasına devam edilmeli, ancak asgari ücret istisnası işçilerin kaybına yol açan vergiden indirim değil matrahtan indirim yoluyla olmalıdır. Vergi matrahı -eskiden olduğu gibi- ücretli çalışanların lehine farklılaşmalı, ilk vergi basamağı için uygulanacak oran da yüzde 10 olmalıdır. Vergi sistemi, aile yükümlülükleri esas alınarak farklılaştırılmalıdır.”