“KAZI ÇALIŞMALARINDA TUĞRUL BEY’İN ALTIN SİKKESİ VE ROMEN DİYOJEN’İN MÜHRÜNÜ BULDUK”

Muş Alparslan Üniversitesi (MAUN) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, Malazgirt Savaşı ve saha araştırmaları konusunda açıklamalarda bulundu.

GÜNCEL 21.02.2024 14:19:00
“KAZI ÇALIŞMALARINDA TUĞRUL BEY’İN ALTIN SİKKESİ VE ROMEN DİYOJEN’İN MÜHRÜNÜ BULDUK”

“KAZI ÇALIŞMALARINDA TUĞRUL BEY’İN ALTIN SİKKESİ VE ROMEN DİYOJEN’İN MÜHRÜNÜ BULDUK”

MAUN Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, Malazgirt Savaş Alanının Tespiti projesi kapsamında yapılan kazı çalışmalarında Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in altın sikkesini, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in de mührünü ve çok sayıda obje bulduklarını söyledi.

 

Muş Alparslan Üniversitesi (MAUN) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, Malazgirt Savaşı ve saha araştırmaları konusunda açıklamalarda bulundu.

tarihhaber.com’a açıklamalarda bulunan MAUN Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, ilk olarak Sultan Alparslan’ın Anadolu’daki faaliyetlerine değindi. Selçukluların Tuğrul Bey döneminden itibaren özellikle Selçukluların batıya dönük bir taşma süreci olduğunu dile getiren Rektör Alican, “Özellikle Azerbaycan üzerinden bugünkü Gürcistan'a, ya da Doğu Karadeniz bölgesine doğru iç Karadeniz bölgesine doğru, biraz da Van Gölü'nün güneyi şeklinde bu coğrafyalarda bir hareketlilik olduğunu söyleyebiliriz. Tuğrul Bey'in daha önce Malazgirt'i kuşattığını da biliyoruz. Yani birkaç kez bu coğrafyadan gelip gitmeler var. Bu coğrafyadaki şehirlere ilişkin kuşatma ele geçirmeye dönük girişimler var ama doğrudan doğruya şöyle bir şey yok. Selçuklularla beraber Anadolu'yu fethetmeye dönük bir irade ortaya çıktı gibi bir şey söz konusu değil.”

“Selçukluların temel amacı Anadolu'yu fethetmek değil”

Selçukluların temel amacının Anadolu’yu fethetmek olmadığını dile getiren Prof. Dr. Mustafa Alican sözlerini şöyle sürdürdü, “Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey döneminde Selçukluların Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da daha böyle hareketli olduklarını ama bu hareketlilik seviyesinin çok üst düzey olmadığını söyleyebiliriz. Diyarbekir bölgesindeki Mervanilerin, Tuğrul Bey döneminde nispeten kendi içlerinde bağımsız Selçuklulara tabi olmakla birlikte varlıklarını devam ettirdiklerini ve Selçukluların bunlara ilişkin ya da bunların hakim oldukları coğrafyaya ilişkin herhangi bir tasavvur bulunmadıklarını görüyoruz. Yine Sultan Alparslan'ın Anadolu'yu fethetmek istediği, fethettiği falan gibi çok yaygın bir takım yargılar var. Sultan Alparslan'ın Malazgirt Savaşından hemen önce Mısır seferine çıktığını biliyoruz. Yani Selçukluların bir siyasal yapı olarak, bir siyasal kimlik olarak ortaya çıkışları, kendilerini tanımladıkları zemin ve bir biçimde talip oldukları tarihsel rol açısından baktığımızda aslında Selçukluların İslam dünyasında bir biçimde siyasi ve askeri bir liderlik elde etme arzusu içerisinde olduklarını, hatta bir adım ileri giderek de söyleyebiliriz Selçukluların İslam dünyasında bir siyasi birlik oluşturma gayreti içerisinde olduklarını söyleyebiliriz. Yani Selçukluların temel amacı Anadolu'yu fethedelim falan değil Abbasilerin merkezde olduğu yeni bir İslam siyaset yapısı oluşturalım ve bu siyaset yapısının bir şekilde liderliğinde Selçuklular üstlensin. Temel anlamda böyle bir yönelim vardı. Nitekim Sultan Tuğrul Bey'in hemen hemen bütün seferlerinin Irak bölgesine olması, işte Suriye bölgesine olması ya da yine o dönemdeki Türkmen akınlarının, Türkmen beylerinin Filistin bölgesine yönelmeleri, Mısır tarafına yönelmeleri ve en nihayetinde Sultan Alparslan'ın da Malazgirt Savaşı'ndan hemen öncesinde Mısır seferinde olması aslında Selçuklular için Mısır'ın yani Fatımi coğrafyasının Anadolu coğrafyasından, Bizans coğrafyasından daha önemli ve öncelikli olduğunu gösterir.”

“Malazgirt savaşı beklenmedik bir savaştı”

Malazgirt savaşının, Selçuklular için beklenmedik bir savaş olduğunun altını çizen Alican şunları kaydetti, “Yani Selçukluların bir kere savunma savaşıydı bu, bir biçimde bir taarruz savaşı değildi, beklenmedik bir savaştı. Hatta sultanın şaşırdığını da varsayabiliriz. Yani bizim Bizanslılarla bir derdimiz yok, Bizans imparatorluğuna dönük herhangi bir saldırımız tacizimiz yok. Biz işte kendi yönümüzü Mısır'a yöneltmişiz ve İslam dünyasında kendi coğrafyamızda bir birlik oluşturma gayreti içerisindeyiz, bu adamlar niye kalkıp işte bir şekilde bize saldırdı diye düşünüp şaşırdığını bile tahmin edebiliriz. Dolayısıyla Sultan Alparslan'la birlikte değil de aslında Anadolu'ya dönük bilinçli o Fetih projeksiyonun Malazgirt’le birlikte ortaya çıktığını söylemek lazım.”

“Zaferle birlikte Bizans’ın gerileme dönemi başlamıştır”

Mazgirt Savaşı'ndan sonra Romen Diyojen ile Sultan Alparslan arasında bir anlaşma yapıldığını kaydeden Alican, “Bu anlaşmanın şartlarına bakıldığında, bu anlaşmada bile Anadolu'ya ilişkin bir projeksiyon yoktur. Yani Sultan Alparslan Bizans imparatorunu mağlup etmesine rağmen ki bu mağlubiyet aynı zamanda da Bizans'ın bir daha bu bölgelerde eskisi gibi hiçbir zaman yeniden hakim olamayacağı bir gerileme dönemini de başlatmıştır. Yani çok güçlü bir durumda olmasına rağmen Sultan Alparslan oradan ‘hadi kalkalım batıya doğru gidelim İstanbul'a doğru ilerleyelim’ dememiştir. Bilakis Romen Diyojen'i payitahtına geri gönderip kendisi de İran'a dönmüştür. Sonra Türkistan seferine çıkmıştır ve orada şehit edilmiştir. Ama şurada özellikle kaynaklarda vurgulanan bir mesele var. Bizans imparatorunun Sultan Alparslan’la anlaşma yaptıktan sonra geri dönerken İstanbul'da tahttan indirilmesi, bir biçimde kendi sarayı tarafından kabul edilmemesi, reddedilmesi bir anlamda onun yaptığı anlaşmanın da kabul edilmemesi demek olan bu süreçte Sultan Alparslan’ın bir biçimde öfkelendiğini, bu anlaşmanın bu şekilde hiç edilmesinden dolayı kızgınlık duyduğunu ve beylerine artık gidip Bizans topraklarını Rum coğrafyasını fethetmelerini ve istedikleri gibi o fethettikleri yerlere hakim olmalarını söylediklerini biliyoruz. Aslında Malazgirt Savaşı'nın önemi de biraz buradan kaynaklanıyor. Yani Malazgirt Savaşı'na kadarki süreçte böyle bir perspektifleri olmayan Selçuklular, Müslüman Türkler daha ziyade biz İslam dünyasında bir varlık elde edelim, bir kimlik sahibi olalım, Müslümanlar bizi kabul et etsinler, tanısınlar derdi olan Selçukluların Malazgirt Savaşı'nda kazanılan o büyük zaferle birlikte artık gözlerini batıya diktiklerini hatta belki de işte İstanbul'a falan diktiklerini söyleyebiliriz” diye konuştu.

Savaş hazırlıkları

Selçukluların savaş hazırlıklarına da değinen Alican şu ifadeleri kullandı, “Sultan Alparslan, çok ciddi bir yol ağı bilgisine sahip, çok ciddi bir casusluk bilgisi vardı. Çünkü özellikle 1060’lı yıllardan beri Ahlat’ı merkez olarak kullanan ve Anadolu'nun çeşitli yerlerine akınlar yapan, yolları bilen, nerede nasıl savaş olabilir, nerede nasıl mücadele edilir, bunları bilen bir altyapı vardı. 1060'lı yıllardan itibaren gelen bir 15 yıllık belki de 20 yıllık bir altyapıda olduğu için bu bölgede Sultan Alparslan'ın özellikle Romen Diyojen’in bölgeye doğru geldiğini öğrendiğinde çabuk refleks vermesi aslında doğaldı. Tabii kaynakların bir kısmı der ki Urfa üzerinden işte Diyarbakır Silvan üzerinden Bitlis'ten geldi Ahlat'a geçti diye anlatır, bazıları yok İran'a geçti işte İran'da bir süre hazırlık yaptıktan sonra Hoy üzerinden Anadolu'ya geçti der. Tabii bizim yaptığımız çalışmalar işin esası Hoy üzerinden geldiği yönünde. Çünkü Sultan Alparslan'ın özellikle Nisan başlarından itibaren geri dönüp bir şekilde savaşa hazırlık yaptığını biliyoruz. Sultan Alparslan, İran bölgesine geçmiştir, orada bir takım hazırlıklar yapmış, devletinin mevcut durumunu muhafaza edebilecek bir ön hazırlık yapmıştır. Çünkü Bizans İmparatoru çok büyük bir orduyla gelmektedir ve bir biçimde Türkleri yeryüzünden silmek gibi bir hedef ilan etmiştir. Buna karşı bir tedbir alınır. Çünkü Bizans İmparatorluğu dediğiniz işte asırlara dayanan köklü bir tarihi olan, askeri kültürü olan, geleneği olan, büyük silahları olan çok ciddi bir güç olduğu için Sultan Alparslan’ın önce İran bölgesine geçip devlet merkezinde bir takım tedbirler aldığını düşünmemiz gerekir. Yani bir biçimde arkasını güvenceye almadan ya da bu savaşta yenilme ihtimalini gözeterek olası bir yenilgi durumunda devletin, hanedan mensuplarının ne yapacağını ve Selçukluların geleceğinin nasıl yapılanacağını hesaplamadan kendisinden sonra neler olabileceğini bir biçimde tahmin edip buna dönük en kötü ihtimali de göz önünde bulunduran bir politik perspektif ortaya koymadan bu savaşa katılmadığı anlaşılıyor. Hem siyasi olarak hazırlıklarını yapmıştır hem de askeri hazırlık yapmıştır.”

“Savaş Malazgirt Ovası’nda oldu”

Savaşın Malazgirt Ovası’nda yapıldığını vurgulayan Alican, “Tabii Malazgirt Ovası denildiğinde hepimizin aklına bir düzlük gelir, bir ova gelir öyle de biliyoruz. Savaş Malazgirt Ovasında oldu deriz ama Malazgirt Ovası 165 kilometrelik bir ovadır, çok büyük bir ovadır. Ovanın neresinde bu savaş oldu sorusunun cevabı henüz verilebilmiş değil. Birkaç yıldır biz bir ekip bu çalışmayı yapıyoruz ama en nihayetinde bu henüz tespit edilmiş değil. Fakat bildiğimiz Malazgirt Ovası'nda bu savaşın gerçekleştiği. Neticede burada özellikle asker sayılarıyla alakalı birtakım tartışmalar var.” dedi.

“Savaş alanının tespiti için çalışmalar sürüyor”

Malazgirt Savaşı alanının noktasal tespiti için yürütülen projede değinen Alican şu ifadeleri kullandı, “Malazgirt projesi çerçevesinde Adnan Çevik Hoca'nın liderliğinde, hem lider taramaları yapılıyor hem bölgede işte bilişim sistemi uzmanı olan arkadaşların bilgisayar programları üzerinden yaptığı çalışmalar var, bir asker fiziksel olarak ne kadar yer kaplar işte atı ne kadar yem yer kendisi ne kadar su içer vesaire bütün bunlarla alakalı hesaplamalar çalışmalar halen devam ediyor.  Malazgirt Savaşı ile alakalı olarak tabii ki tarihi çalışmalar yapıldı. Adnan Çevik Hocamızla 2020'de projeye başladık. Proje aslında ilk başladığı zaman Malazgirt Savaş alanının tespitini hedefliyordu. Mazgirt Savaş alanın tespiti, tarihi ve arkeolojik yüzey araştırması. Bu proje halen devam ediyor. Ortalama 60-70 civarında akademisyenin olduğu, geniş çaplı bir proje olarak bu başladı. Savaş alanının yenini araştırmak için başladık fakat sonradan evrilmeye başladı. Savaş alanının yerini araştırmak için Malazgirt'e gittiğimizde bir baktık Malazgirt'te kale var, şehrin etrafı surlarla çevrili, surlarla alakalı çalışmalar yapıldı. Bu kalenin muhtemelen 5 bin yıllık olduğunu tespit ettik.”

“Tuğrul Bey’in altın sikkesi, Romen Diyojen’in mührünü bulduk”

Kazı çalışmalarında Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in altın sikkesini, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in de mührünü ve çok sayıda obje bulduklarını söyleyen Rektör Alican açıklamasında, “Malazgirt'in etrafındaki köyleri mesela teker teker gezdik, köylerin mezarlıklarını gezdik. Afşin köyünün mezarlığında kazılar yaptık, mezarları açtık. Yaklaş 30 civarında mezar kazıldı ve bu mezarlardan çıkan kemiklerin karbon 14 analizleri 11. yüzyılı verdi. Mezarda gömülü olanlar savaşın olduğu dönemi ve orta Asyatik topluluklara aitti. Şimdi bütün bunları görünce yavaş yavaş bu bilgi işte bir şekilde birikmeye başlıyor. Kazılarda, Sultan Tuğrul Bey'in altın sikkesini bulduk, Romen Diyojen’in mührünü bulduk ve 600-700 civarında sikke, onlarca yüzlerce metal obje, ok uçları, mızrak parçaları, kılıç parçaları bulundu. Bunun dışında bir Urartu kitabesi bulduk. İlk defa Malazgirt adının kullanıldığı kitabe. Tarih dediğimiz şey aslında geçmişin bir zamanında kaybolup giden bir şey değil, bütün varoluşa kaydolan bir şey. Toprağa kaydoluyor yer ismine, kaydoluyor bir yemeğe kaydoluyor, bir müziğe, bir efsaneye, bir hikayeye kaydoluyor” ifadelerine yer verdi.

İlginizi Çekebilir

REKTÖR ALİCAN, IĞDIR’DA ÖĞRENCİLERLE BİR ARAYA GELDİ

“MALAZGİRT’İ YENİDEN KEŞFETMEK” PROGRAMINDA TARİHE YOLCULUK

DOÇ. DR. BAYRAK’TAN DEPREM UYARISI

14 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞU, İLAÇSIZ TEDAVİYE İKNA EDİLDİ

MAUN VE IĞDÜ ARASINDA TECRÜBE PAYLAŞIMI

VALİ ÇAKIR, DAKA TOPLANTISINA KATILDI

MUŞ’TAN 2 İLÇE FAY HATTI ÜZERİNDE

TERS LALELER İÇİN 3 SAAT YÜRÜDÜLER

MUŞLU ANNELER EVLAT NÖBETİNE DEVAM EDİYOR

MELİKŞAH’IN MİNİKLERİNDEN 23 NİSAN GÖSTERİSİ

  • Cuma 16.3 ° / 7.9 ° Şiddetli yağmurlu
  • Cumartesi 15.9 ° / 5.7 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Pazar 17 ° / 5.8 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 30 24 1 5 44 77
2.Fenerbahçe 30 22 2 6 47 72
3.Samsunspor 31 15 10 6 8 51
4.Eyüpspor 31 14 9 8 15 50
5.Beşiktaş 30 13 7 10 12 49
6.İstanbul Başakşehir 30 14 10 6 10 48
7.Trabzonspor 30 11 10 9 12 42
8.Gazişehir Gaziantep 30 12 12 6 0 42
9.Kasımpaşa 31 10 9 12 -2 42
10.Göztepe 30 10 10 10 9 40
11.Konyaspor 31 11 13 7 -5 40
12.Antalyaspor 30 11 12 7 -19 40
13.Kayserispor 30 9 11 10 -11 37
14.Rizespor 30 11 15 4 -13 37
15.Alanyaspor 30 9 14 7 -10 34
16.Bodrum FK 31 9 15 7 -12 34
17.Sivasspor 31 8 16 7 -12 31
18.Hatayspor 30 4 19 7 -25 19
19.Adana Demirspor 30 2 24 4 -48