MUŞ’TA GAZZE’YE DESTEK EYLEMİ: AÇLIK VE KATLİAMA KARŞI ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI
Peygamber Sevdalıları Derneği öncülüğünde düzenlenen basın açıklamasında, Gazze’deki açlık ve soykırımın durdurulması için somut adımlar atılması istendi.
Muş kent meydanında Peygamber Sevdalıları Derneği öncülüğünde “Gazze’de Açlık ve Katliam: Vicdanlar Nerede?” temalı basın açıklaması gerçekleştirildi.
Muş Peygamber Sevdalıları Derneği Sözcüsü Muaz Tanrıkulu, Gazze’de yaşanan açlık ve soykırıma dikkat çekerek uluslararası topluma çağrıda bulundu. Tanrıkulu, “Kınama mesajlarıyla zulüm bitmez, somut adımlar atılmalı. Gazze’de insanlık ölüyor, nutuklar çözüm değil. Açlıktan ölen bebeklerin hesabını vermek çok ağır olacak” dedi.
Tanrıkulu, Gazze’nin açlığa ve yalnızlığa terk edilişine tepki göstererek, Müslümanların çağrısına icabet ettiklerini belirterek, “HAMAS’ın İslam coğrafyası ile dünyanın dört bir yanındaki özgür halklara yaptığı "Küresel Direniş Günü" çağrısına icabet etmek için bir araya geldik. Dünya genelinde ve burada yapılan kitlesel yürüyüşler, gösteriler, konuşmalar ve basın açıklamalarının amacı bebeklere, çocuklara, kadınlara, hastalara, masum sivillere yönelik vahşi saldırıların durdurulması için devletleri harekete geçirmektir. İşgal rejiminin açlık, susuzluk ve ilaçsızlık zulmüne son vermesi için gerekli adımların atılması hedeflenmektedir” diye konuştu.
“22 aydır kınamaktan öteye geçilmedi”
Tanrıkulu, 2 yıla yakın bir süredir Gazze’de yaşanan zulme karşı yalnızca kınama mesajlarıyla yetinildiğini söyleyerek, “Allah şahittir ki devletlerin elinde olan silah ve imkânlar dünyanın özgür halklarının elinde olsaydı, bu zulüm çoktan sona ermişti. Halkların elinde devletlerin imkânlarının küçük bir kısmı olsaydı bu kadar mazlumun kanı akmayacak, çocuklar, kadınlar, siviller, eli kınalı gelin ve damatlar, bebekler katledilmeyecekti. Uluslararası toplumun liderleri, 22 ayı aşkındır Gazze’deki zulmün sona ermesi için kınama mesajları, nutuklar ve birkaç slogan ile yetinmektedir” ifadelerini kullandı.
Bu zulmün sona ermesi için kaç can daha verilmesi gerektiğini soran Tanrıkulu, “Gücü elinde bulundurup iradelerini işgal rejimine teslim eden liderlerden beklentimiz yok. En kahredici olan ise Siyonist işgal rejimine söylemde kafa tutup icraatta hiçbir şey yapmayanların tutumudur. Gazze’de şehit olanlar, açlıktan ölen çocuklar, kurşuna dizilen siviller birer istatistik değil, her biri hayattan koparılan bir candır. Bu yok oluşa dur demek için daha kaç annenin yüreği yanacak, kaç bebek daha açlıktan can verecek? Artık zalime dur demenin vakti gelmedi mi?” dedi.
“Açlık bir soykırım silahına dönüştü”
Gazze’de yaşanan kıtlığın işgal rejimi tarafından bir soykırım silahı olarak kullanıldığını söyleyen Tanrıkulu, “Gazze’de her üç kişiden biri yiyecek bulamıyor. Bebekler, çocuklar, gençler ve kadınlar açlıktan şehit oluyor. 17 yaşındaki Atıf Ebu Hatır, açlık nedeniyle 25 kiloya düşerek hayatını kaybetti. Henüz 2 yaşındaki Ahmed Semir de açlıktan şehit oldu. Dünya liderleri bir kutu mama göndermekten aciz kaldı. Peygamberimiz ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ buyurmuştur. Ümmet olarak Gazze’de yaşanan açlıktan sorumluyuz” diye belirtti.
Tanrıkulu, Gazze’de son bir ayda 93’ü çocuk olmak üzere 200’e yakın kişinin açlıktan şehit olduğunu ifade ederek, “Gazze’de yaklaşık 2 milyon kardeşimiz yüksek derecede akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. 600 bine yakın kişi aşırı açlıktan dolayı ölüme yol açabilecek hastalıklara yakalanmış durumda. 320 binden fazla çocuk ise akut yetersiz beslenme yüzünden tedaviye muhtaç hale geldi. Onlar bir doğal afetin değil, doğrudan aç bırakılmanın ve bombalanmanın kurbanıdır” dedi.
Tanrıkulu, açıklamasında uluslararası topluma ve İslam ülkelerine şu çağrıları yaptı, "Gazze’de sınır kapıları hiçbir ön koşul olmaksızın açılmalı. Gıda, ilaç, yakıt, su, bebek maması ve insani yardımlar derhal ulaştırılmalı. Gazze’ye yönelik abluka derhal kaldırılmalı, Siyonist işgal rejimine ambargo uygulanmalı. HAMAS siyasi, bürokratik ve askeri olarak desteklenmeli, direnişe silah, mühimmat, lojistik ve teknolojik destek sağlanmalı ve ateşkesin sağlanması için ciddi yaptırımlar uygulanmalı. Boykot kalıcı bir bilinç haline getirilmeli.
“Ya izzetle yaşamak ya zilletle köleleşmek”
Tanrıkulu, nutukların ve diplomatik yolların soykırımı durdurmadığını belirterek, “Geriye tek seçenek kaldı: Ya izzetle yaşayıp Gazze direnişinin yanında kanımızın son damlasına kadar yer almak ya da zillet içinde köleliği kabullenmek. Ey İslam ülkelerinin liderleri ve uluslararası toplum, Gazze için artık harekete geçiniz. Açlık soykırımına karşı sessiz kalmayın, somut adımlar atın” çağrısında bulundu.
Kur’an-ı Kerim’den Şu’arâ Suresi 227. ayeti hatırlatan Tanrıkulu, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. Gazze’nin kahraman halkına, izzeti kuşanan liderlerine, soyinist işgale direnen mücahitlere selam olsun.”