Bedrettin KELEŞTEMUR

Tarih: 28.10.2024 20:12

29 EKİM CUMHURİYET’İN İLANI

Facebook Twitter Linked-in

29 EKİM CUMHURİYET’İN İLANI

Bedrettin KELEŞTİMUR

29 Ekim 1923 tarihi Cumhuriyetin İlanı üzerinden, 101 tam yıl geçmiş bulunuyor. Ecdattan dinlemişimdir, Cumhuriyetin İlanıyla birlikte, Harput’ta büyük bir coşku vardır. O coşku bütün Türkiye’dir, Anadolu insanının yüreğidir… Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, Gazi Meclisi 158 milletvekilinin oylarıyla Mustafa Kemal Paşa’yı Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanı seçecektir.

1.Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 tarihinde ilk toplantısını yapacaktı… İlk Meclisi bizler, “Gazi Meclisi…” olarak da yâd ederiz. İlk Meclis son oturumunu 15 Nisan 1923 tarihinde gerçekleştirecekti! İlk Meclisin açılış tarihi, 23 Nisan 1920 tarihini bizler, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…” olarak kutlarız. T.B.M.M’sinin tarihi serüveni içerisinde en müstesna tarihi şüphesiz ki, “29 Ekim 1923 Tarihinde Cumhuriyetin İlan edilişidir!” Bu müstesna günde, Elâzığ Şehrini temsil eden vekillerimiz, “Cevat Çobanlı Paşa, Hüseyin Gökçelik, Mehmet Naci Karaali, Muhittin Çöteli, Mustafa Sönmez ve Süleyman Karakaya’dır…” Her birini rahmetle anıyoruz. 

Tarihi iyi okumalıyız. Kaynaklarına nüfuz etmeliyiz. Elbette ki, “insanoğlu hatadan beri değildir!” Özellikle tarihi referanslarda kendimizi zorlayacağız. Milli Mücadele bu milletin hayati serüvenidir! O serüveni en bariz şekliyle Atatürk özetlemiştir, “Ya İstiklal, Ya Ölüm!” Ruhumuzdan yükselen o seda nedir, “Ya Hürriyet, Ya Şehadet!” 19 Mayıs 1919’dan, 27 Aralık 1919’a… Samsun’dan Ankara’ya ‘tarihi serüven’ O tarihi serüven, Milletin kendi istiklaline yürüyüşü…

Kurtuluş Savaşının temellerinin atıldığı, TBMM’nin kuruluş çalışmaları ki, 23 Nisan 1920’de TBMM’si açılacaktır… 13 Ekim 1923 tarihinde, Ankara Başkent olacaktır. Mondros’tan (30 Ekim 1918) Mudanya Mütarekesine (11 Ekim 1922) Bu tarihler, bir milletin; ‘Milli Mücadele Tarihidir’ Mudanya Mütarekesinden bir yıl sonra İstanbul, 6 Ekim 1923 tarihinde düşman işgalinden kurtulacaktır! 1.Dünya Savaşı sonrasında, İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmp. Hükûmeti arasında, Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) imzalanacaktır! Milli Mücadelenin (Kurtuluş Savaşı) devam ettiği yıllardır.

Tarihin en karanlık yıllarıdır… 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’e girecektir… Urfa, Antep, Maraş, Adana, Antalya işgal edilecektir!

“19 Mayıs 1919 Samsun’dan 27 Aralık 1919 Ankara’ya…”

Bu tarihi serüvende çok hızlı bir toparlanma dönemidir; 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi…

23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi… 04 Eylül 1919’da Sivas Kongresi…

Milletin iradesi, “Milli sınırlar içerisinde vatan bir bütündür…” 27 Aralık 1919 tarihi ve sonrası… Milli Mücadelenin merkezi, Ankara olacaktır…

TBMM’si, ‘Milli Mücadeleyi kararlılıkla Yöneten… Cumhuriyeti bu millete kazandıran Meclis…

Dahası, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, “Ekonomik istiklal mücadelesini veren Meclis…”

Ankara’nın Başkent oluşu… O, ‘oluşa’ bu milletin manevi rıhtımı da diyebiliriz…

Müştak Baba, 1759-1832 yıllarında yaşamış bir sufi şair. Bu zat, Ankara’ya uğrar… Hacı Bayram Veli’nin türbesini ziyaret ettiği sırada, Gönlünü dolduran ilhamla, ‘asırlara seslenir’ O seslenişte, Ankara’nın Başkent olacağı müjdesi vardır. İstanbul’un fetih müjdesini, Sultan Murad’a Hacı Bayram Veli verecekler. İstanbul’un fethini ne sizler ve ne de ben dahi görmeyeceğim… Bu kutlu fethi, “şehzadeniz Mehmed ile bizim Akşemseddin’e nasip olacaktır!”

Hacı Bayram Veli’nin mürşidi Şeyh Hamidi Aksarayi (Somuncu Baba)dır. Somuncu Baba’yı, Bursa Ulu Cami’nin açılışındaki, ‘ruhani iklimden’ biliyoruz. Ulu Cami’de, ilk hutbeyi okuyacaklar. Bu hutbe de, Fatiha Suresini; ‘yedi manada tefsir edecekler’ Bu tefsirde herkes nasibine düşeni alacaklar.

“Samsun’dan Ankara’ya…” o tarihi serüveni düşünmenizi isterim…

O serüvende, “bin yıl İslam’ın bayraktarlığını yapan bu milletin” Şehadet yolculuğudur, efendim…

Nisa Suresinin 69. Ayetinde ne buyruluyor; “Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu; Peygamberler, Sıddıklar, şehitler ve sâlih kişilerle beraberdir. Bunlar en güzel arkadaştır” Anadolu’nun manevi iklimi bizleri sürekli tefekkür ettirir… Aklımızdan, fikrimizden, zikrimizden o ruhani iklimi çıkarmayalım… Bizlere, ilk meclisle ilgili ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili en önemli kaynak, Birinci Mecliste görev alan büyük ilim ve irfan ehli Çemişgezekli Dede Nüzhet… Dede Nüzhet ’in torunu rahmetli Erhan Saraçoğlu ile birlikteliklerimiz oldu. Manas Gönül Evi’nde tarihe şerh düşeceğimiz sohbetlerimiz oldu. Kanal 23 Televizyonu’nda, “Fikir Bahçesi…” programlarında bir araya geldik. O yıllardaki, “Meclisin üstlendiği tarihi görevleri” Dede Nüzhet‘in Atatürk ile olan yakınlığını rahmetli Erhan Saraçoğlu’ndan dinledik.

Erhan Saraçoğlu, bir Eğitimci, mükemmel bir idareci, disiplinli bir çalışma anlayışı, müthiş bir hafızası… Milli duygulara çok önem verirlerdi. Özellikle Çemişgezek’te, Lise Müdürlüğü yaptığı yıllarda, “29 Ekim Cumhuriyet Bayramına…” ve diğer Milli Bayramlarımıza, “büyük bir coşku ile hazırlanır” Çemişgezek Lisesi’nin mehteran takımı, Bando Trompet Takımı dillere destan olmuştu. Tiyatro ve Müsamere Kulübü büyük bir titizlikle Ulusal Bayramlara hazırlanırdı. 

Bizler, Erhan Saraçoğlu ile genellikle, “Dede Nüzhet’i, İmam Efendiyi, 93 Harbini, Milli Mücadele Yıllarının, İlk Meclisin Açılışını, Cumhuriyetin İlanına doğru tarihi serüveni konuştuk…

İlk Meclis, Hacı Bayram Veli Camiinde Cuma namazı kılındıktan sonra, Dualarla açılacaktır!

İlk Meclis, 23 Nisan 1920 tarihinde toplanacaktır… İlk Meclis, Olağanüstü Meclistir!

İlk Meclisin çalışma esasları arasında; “TBMM’nin üstüne bir kuvvet yoktur, “TBMM yasama ve yürütme yetkilerine sahiptir” Padişah ve halife bulunduğu baskıdan kurtulduktan sonra meclis tarafından belirlenecektir. TBMM, ‘Kurucu Meclis’ özelliğindedir. Olağanüstü yetkilere sahip bir ihtilal meclisidir”

İlk Meclisin Gerçekleştirdiği Faaliyetler Arasında; “Hıyanet-i Vataniye Kanunu, İstiklal Mahkemeleri kuruldu, İsyanlar bastırıldı, Batı Anadolu’da düzenli ordu kuruldu, Doğu, Güney ve Batı cephelerindeki zaferlerle Anadolu işgalden kurtuldu, 1921 Anayasası ve İstiklal Marşı kabul edildi, Saltanat kaldırıldı, Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı, Lozan görüşmelerine başladı…” Tarih şuuru bizleri o anları yaşar gibi vakarlı bir duruş kazandırır.

Rahmetli Ahmet Kabaklı Hoca, üç önemli dönemden söz ederler. Bu üç dönemi bizlere zaferlerle taçlandıran da, “Alperen ruhudur…” derlerdi. 1071- Malazgirt Zaferi, 1453- İstanbul’un Fethi ve İstiklal Mücadelesi... Cumhuriyete bizler, ‘o ruhla geldik…’ Büyük bir sevdayla geldik. O sevda da, ‘vakıf insan zihniyeti…’ vardır. Fedakârlığın en ulvi rıhtımı, ‘şahadete giden yoldur’ 

29 Ekim 1923 tarihinin üzerinden 101 yıl geçmiş… Bin yıl İslâm’ın bayraktarlığını yapan bir milletin efsaneleşen tarihinde, “Bir asrı, genç bir Cumhuriyet…” olarak yorumlarız! 

Bizler, Dedelerimizden İstiklâl Savaşı Yıllarını bizatihi sözlü olarak, büyük bir tefekkürle dinledik. Şu yazıyı kaleme alırken, ‘tarihi yaşar gibiyim’ Şeyh Edebali’nin, Osman Gazi’ye yaptığı nasihatin kilit kelimesi kuşkusuz, “İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın!” sözleridir. Cumhuriyet gerçekte, “kendi içerisinden erdemli insan yetiştirme…” şuurunu/ veya felsefesini bizlere vermektedir. 

Erdemli İnsan, “riyakârlıktan uzak, kendisiyle tutarlı, özü sözü bir, insanlara yol gösteren; örnek davranışlar sergileyen kişidir…” Lütfen, geliniz yüzümüzü bir asır öncesine çevirelim! Bir asır öncesinin bizlere rol-model olacak insan portresine çevirelim…

CUMHURİYET

Ulu çınarın altında toplandık

Seni yürekten andık, Cumhuriyet

Yeni destanlar yazmaya inandık;

Rabbimin büyük nimeti, Cumhuriyet

 

Ulu çınarın altında dertleştik

Çelik kıvamına geldi, sertleştik

Vatan dedik, kutsal dedik; gürleştik

Gönüllerin şarkısı Cumhuriyet


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —