Ali Çerkezoğlu Azerbaycan’ın başkentinde yerleşen Bakı Devlet Üniversitesinin Folklor Bölümünde çalışan Prof. Dr. Çerkez Kuliyev”in ailesinde dünyaya göz açıp. Çerkez Hoca Halk Edebiyatı üzere tanınmış bilim insanı idi. 50 yaşında bir otomobil kazasında hayatını kaybetti. Ali”nin annesi de Bakı Devlet Üniversitesinde Öğretim Üyesi, Doç. Dr. Sona Çerkez”dır. Sona Hanım aynı zamanda güzel şairdir. Onlarca şiir kitabı yayınlanmıştır. Ali’nin şiire ilgisi lise yıllarında başlamıştır. Bu satırların yazarı Ali’yi Azerbaycan Devlet Radyosuna götürmüş, çocuk programında onunla röportaj yapmıştır. Ali Çerkezoglu Bakı Devlet Üniversitesinin Hukuk fakültesi mezunudur. Ali şiire devam ediyor, şiirleri en fazla dini konudadır. Ali Bey’in birkaç şiir kitabı yayınlanmıştır. 6 Şubat” ta Türkiye’nin Akdeniz bölgesinde baş veren korkunç deprem, 4 binden fazla insanın şehit olması, 11 şehrin yerle yeksan olması Azerbaycan halkını çok üzmüştür. Ali Bey bu üzüntüsünü mısralara dizmiş, kederli, ama geleceğe umut doğuran bir şiir ortaya koymuştur. Ali Çerkezoglunu bu anlamlı şiiri nedeniyle tebrik eder ve dünyaca ünlü Bahtiyar Vahabzade”nin Azerbaycan-Türküye şiirinin bir dörtlüğü ile bitirmek isteriz.
Birdir bizim her halimiz,
Sevincimiz, melalimiz,
Bayraklarda hilalimiz,
Azerbaycan Türkiye.
Ali Çerkezoğlu
Avukat
Azerbaycan, Bakı
Başın Sağ olsun, Vatan!
(2023; 6 Şubat sabahı saat 04.17 de baş veren deprem nedeniyle)
Ya Rab, hayret küte* mail* gümanı,
Rahmetinin ziyası terk etmesin semanı,
Koyma ışığı geçsin Bakı Hava Limanın,
Nurundan hali kalsın, o İlahi temasın*,
Türk elinde ne hilal ne de güneş batmasın.
Bizimki, dinimiz hak, kitabımız Ecazdı,
Fethə işaret eden Tanrı Türk’e kıyamazdı.
İblisin tekmeleri deprem kuyusu kazdı,
Derdime kafa tutan ahımı unutmasın,
Avunuruz, yeter ki, zemin güneş batmasın.
Maraş’a havalandı geceyle nece uçak,
Yüreğimiz ateşti, gökte yüz ağartacak,
Aşk gide gide sıcak-sıcak, gam böle kucak-kucak.
Allah, kendin yardım et, teskin et, üzülmesin,
Seyrek* vuran nabza da umut güneş batmasın.
İmanın inamı var bizde fevkal kuvveye,
İnsan mukavemeti fövkünde faciaya,
Mehmet” in destesi de fevkalade hal diye,
Gitti ki, Mehmetlerin zor yüküne el atsın,
Enkazın naçarına çare güneş batmasın.
Kan kokan tüstü boğup Hatay’ın çehresini,
Kimisi sokak-sokak geziyor kimsesini,
Yer üstte ölen pusur* alttan diri sesini,
Gölgeler de duruyor ki, yanlış adım atmasın.
Sükutu susturur ki, bekle güneş batmasın.
Mahşer gibi geceden ta bu gündüze gibi,
Her anına tam ayrı keder hekk etti kader,
Tek mezara çevrildi bütün bir kadim şehir,
Var mı bizden gayrısı, Hak bunca sert sınasın,
Yalnız Türkün sabrına hayan güneş batmasın.
Mehmetle Memed -çift kurtarıcı melek,
İsa-Musa kuşu tek ses-sese vererek,
Az kalırdı toprağı yerler ki, taş-kesek
Altta belki diri var, necata göz yummasın,
Çok sönene koştular, dur, güneş batmasın.
Budur, Reis de geldi, gözü kan çekmiş halde,
Ağlarmış dünyayı tek yöneten adam da,
Sesine ses vermeyen olmaz bütün ülkede.
On dört Mayıs'ta kimse köşe-bucakta yatmasın,
Turan’ın başı üstte Sultan güneş batmasın.
Bugünden iki devlet deme, gel, şair, kati*,
İlham çeken yeni sed de bölmüyor tek milleti,
Azerbaycan, Türkiye vahit Cumhuriyeti,
Ülkücüye ne farkı, payitahtı nere sansın,
Lamekândı sedası bu milli iltimasın;
-Güneşimiz batmasın! Güneşimiz batmasın!
*Küt – tandırın duvarına vurulan ekmeğin ateşin üzerine düşmes
*mail - meyilli
*Temas – dokunuş
*Seyrek – ara-sıra
*pusur, pusmak – uzaktan gelen sesi dinlemek, takip etmek
*Kati – katiyen
(Bu şiiri ve açıklama yazısını gazetemize Muş Alparslan Üniversitesi, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamella Aliyeva takdim etti)