Turgut Demirel


ENGELLERİ AŞALIM


Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler günü. Konu engelli kardeşlerimiz olunca sorulması gereken birçok soruda gündeme geliyor. Bu sorulardan bazılarına değinmemiz gerektiğine inanıyorum.

Engelli kardeşlerimize gerçek anlamda sahiplenebiliyor muyuz?

Engelli kardeşlerimiz toplumun bir parçası olarak kabul görüyor mu?

Engelli kardeşlerimize iş istihdamı sağlanıyor mu?

Bir şeyleri anlamak için illa başımıza gelmesini beklememeliyiz. Engellinin toplum yaşamında yerini alması onun topluma kazandırılması ile mümkündür. Bir engellinin topluma entegrasyonunu sağlamak için, ulaşım, sağlık, mimari düzenleme, eğitim gibi konularla engelliye yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir. Tek kıstas, başta engelliler olmak üzere vatandaşın yaşam kalitesini artırmak olmalıdır. Kısacası Türkiye`de tam bir fırsat eşitliği isteniyorsa engellilere her alanda var olabilme şansı verilmeli ve destek olunmalıdır.

Engelli vatandaşlarımıza farklılıklarını hissettirmeden normal hayat standardını temin etmek ancak toplumsal duyarlılıkla mümkündür. Sosyal hayatta engellilere sağlanan imkân ve kolaylıklar, bir toplumun gelişmişlik düzeyi ve çağdaşlığının ölçütü olmakla beraber; insana verilen değer ve önemin belirgin yansımalarıdır. Diğer bir ifadeyle, engellilere gösterilen anlayış ve hoşgörü, uygar bir toplum kimliği kazanmada etkin bir rol oynamaktadır.  İnsanlar, engeller yüzünden başarılı olamadıklarını düşünürler; oysaki yürünen bir yolda eğer engel yoksa yolun sonunda gerçek bir başarı da yoktur. Kendilerine inanıldığı ve fırsat verildiği takdirde,  engel tanımadan ve herkes kadar başarılı ve üretken olabildiklerini kanıtlayan engelliler, bu başarılarıyla toplumun geneline de örnek olmaktadırlar. Hiçbir engelliliğin bilerek ve isteyerek olmadığını unutmayalım. Her normal insanın bir engelli adayı olduğu gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım. Bir gün bizim de sakat kalabileceğimizi aklımızdan çıkarmadan, onlara yardımcı olmalıyız.

Engellileri sevmek için kâğıt kalem üzerinde ne gerekiyorsa büyüklerimiz yapmışlar sağ olsunlar ama hayatta uygulamaya gelince engelliler her zaman yalnızlar, çaresizler, engellerine engel katılmasından, önemsenmemekten, sorunlarına çözüm bulamamaktan, bir devlet büyüğüne gittikleri zaman baştan savılmaktan adeta bıkmışlardır.

Aslında birçok engelli, özürlü ve sakat vatandaş doğmadan değil, daha sonra geçirdikleri kazalar neticesi engelli olmakta. Bu kazaların başında ise iş ve trafik kazaları gelmekte. Türkiye iş ve trafik kazaları açısından tam bir savaş alanı. Birçok insan trafik magandaları yüzünden ya hayatını kaybetmekte veyahut sakat kalmakta. Her yıl meydana gelen trafik kazası bilançoları bu acı gerçeği yüzümüze çarpıyor.

İnsanoğlu hayatta çeşitli sıkıntılarla denenebilir. Bu sıkıntılar kimi zaman insanların kendi ihmâl ve kusurlarından, kimi zaman ‘da hiçbir kusur ve ihmâ’li olmadığı halde sorumsuz ve kural tanımaz insanlardan kaynaklanabilir. Bu bakımdan hangi sebeple olursa olsun engelli ve özürlü durumunda olan kardeşlerimiz maruz kaldıkları hastalık ve kayıplara sabretmeli, hiçbir zaman, engelliliğin kendileri için bir noksanlık veya kusur olduğu psikolojisine kapılmamalıdır. Çünkü Allah katında hiçbir insanın diğerinden; iman, salih amel ve takva dışında bir üstünlüğü yoktur. Yüce Allah insanları dış görünüşlerine, mal, mülk, makam ver servetlerine göre değil, gönüllerine, kalplerine ve amellerine göre değerlendirir.

Engellilerimizin eğitimden sağlığa, iş ve mesleki rehabilitasyondan kültür, sanat ve spora, kent standartlarının iyileştirilmesinden, psikolojik ve sosyal desteğe kadar sorunlarına çözüm bulunması hepimizin sosyal sorumluluğudur.

Bu duygu ve düşüncelerle 3 Aralık Dünya Engelliler gününü kutluyorum.