M.Araz”ın Ben Böyle Dünyanın Neyinden Küsüm? şiirinin etkisini Behram Beyin Ben Böyle Dünya İle Nasıl Barışım? şiirinde gördük..
Behram Üstadımın Yahşı ki, Dünya Fırlanır (dönüyor) şiirinde Bahtiyar Vahabzade”nin Dünya Fırlanır şiirinin etkisini gördük. Bahtiyar Vahabzade diyor ki:
Ebediyi dünyada ben ebedi sanmadım,
Bir ateşe tutuştum, bin ateşe yanmadım.
Putlar geldi ve gitti, birine inanmadım,
Neden inanmalıyım, hanı dünya dönüyor.
(Vahabzade,31:2002)
“Ben ebediyi sanmadım düşüncesini Memmed Arazda da gördük..Ebediye kah kah çeker ebedi dünya..
Şiirleri dilden dile dolaşan sade, mütevazi şair Musa Yagub”un Bu dünyanın Kara Taşı Gögeremez (yeşillenmez) şiirinin etkisini Behram Beyin Bu Dünyanın Kara Taşı Göyerir şiirinde gördük. Bu şiir hem de Musa Yagub”un ölmez hatırasına saygı, ihtiram, sevgidir.
B.Fermanzade sadece şairlere değil Azerbaycanlın istiklali için canını feda eden vatan, millet fedailerine sevgi göstermekte, onları şirinin baş tacı etmektedir. Bu konuda onun Azerbaycan”ın özgürlüğü yolunda canından gecen Ebulfez Elcibey”e yazdığı şiiri dikkatimizi çekti:
Hayıra şer atma, ay yüzü dönmüş,
O ki, şer işlerden uzak oluptur.
Aylarla, yıllarla ışığı sönmüş,
Yaralı yurdumda çırak oluptur (44)
B.Fermanzade”nin şiirlerinde halk edebiyatının, sözlü edebiyatımızın nümunelerinden yerli-yerinde kullandığını gördük. Deyimler dikkatimizi çekti. Yaşamak ne gerek karga yaşında (7); Döşüne dövme hiç zaman (7); Bir yandan boşalıp dolan dünya (9); kanına kaltan etmek (15); Süleyman mülküydü kimlere kaldı (16); Sinekler büyüdü, fil oldu (17); karşına koy şapkanı (25); dünya iğnenin gözünden geçiyor (31); süslü gelin otağı; düşmanın gözüne ok olup batmak; (37); sapı özümüzden olan balta (44); kimi yüzü sulu geziyor (47) çöreğinin tuzu olmadı (53)
Sözlü edebiyatımızdaki efsaneler ve bu efsanelerin ölmez kahramanları Behram üstadımızın şiirlerinde yaşamaktadır:- İskender düdüğün çalan dünya (9), Şirinin aşkı ile Ferhat sevdalı (efsane) (9); Aslı beni yada salıp: Kerem gibi neyim kalıp (24);İskender söyledi; Heron zafer çalmak istedi (31); Biziz bu dünyanın uçan balığı (45) vs.
B.Fermanzade”nin vatan sevgisini çok şiirinde gördük, ama iki yere parçalanmış vatan sevgisi şairin şiirinde nadide bir ustalıkla işlenilmiştir. Şair Tebriz şiirinde sanki Tebrizi gamlı, dertli bir güzel gibi övmekle yanaşı, onun esirliğine ağıt söylemektedir. Ve bu ağıtın sonunda şair yıllarca kalbinde tuttuğu Tebriz derdine bir çare bulmuş gibi mutludur, görüş yerinin Tebriz olduğunu dünyaya iletir. Ve bu iletide şairin Güney ve Kuzey Azerbaycan”ı birleştirır, dünyaya serpelenmiş Azerbaycan Türklerinde:-Gözünüz aydın olsun-diyor:
Bir atından in, yeri,
Aran yurd, örüş yeri.
Dünya, gözlerin aydın,
Tebriz”dir görüş yeri (21)
Evet, şairin sabrı tükenmiş, artık o Tebriz”i Azerbaycan’ın ikinci başkenti sayıyor, çünkü Tebriz güzellikte kardeşi Bakı”yla aynıdır. Şairin vatan konusunda yazdığı diğer şiiri Karabağ’la ilgilidir. Şair Karabağ’ın bir zamanlar düşman esaretinde inleyen Kelbecer, Lacın, Zengilan, Kubatlı, Hacın Karabağ’ın ve Azerbaycanlın baştacı Şuşa”dan konuşur. Bugün Karabağ annesi Azerbaycan”a kavuşmuş ve mutlu günlerini yaşamaktadır. Burada şair dilcilikte önemli yere malik toponimika ilmini de unutmuyor. Şiirde verilmiş yer isimleri dilcilik ilminin toponimika sahasına aiddır.
Azerbaycan’ın tanınmış şairi, Karabağ’da da tanınan saygı, sevgi gösterilen Behram Fermanzade”nin şiirleri hakkında yazımızı bitirmek istemiyoruz, ama okurları da yormak olmaz. Bazı konulara dokunmadık ve üzüldük. O konular şairin şiirlerinde didaktik konular, tarihi, aktüel, felsefi konular idi. Dilcilik yönünden bazı konular da kaldı. Onlar arkaizm, lehçe (dialektoloji konuları idi. İnşallah, bir gün bunları ayrıca incelemek olar..
Tanınmış şair, vatanı, milleti çok seven, sözün gücüyle hak, adalet uğrunda mücadele eden, söz bayrağını göklere kaldıran çağdaş Azerbaycan şirinin önde gelen üstatlardan olan Aran Karabağlı Behram Fermanzade”nin Şiir Gülistanından ayrılmak zor olsa da yeniden bu gülistana dönmek arzusuyla ayrıldık. İnşallah, söz açmadığımız konuları ikinci makalede dile getiririz. Saygıdeğer üstadım. Senin büyük ve sağalmaz derdine dokunmadım, ama biliyorum, senin yüreğinde sağalmayan, sadece üzeri kasnak bağlayan bir dert var: -Yegane oğlun Ferman”ın derdi. Genç yaşında cennete kanatlanan Ferman balan. O yüce boylu, akıllı evladın nur içinde uyusun. Yüce Allah onun iki gül evladının güzel günlerini görmeği size ve babaanneleri Mehbube Hanımefendiye nasip eylesin. Yazımı sizin misralarla bitirmek isterim:
Kalbinde bir aşkın arzu, murazı,
Peygamber mühürü, alnında yazı.
Kismetten, talihten olma narazı,
Ay Behram, bu dünya öz işindedir!