Tahsin ÖTGÜÇ - Emekli Müftü


BAŞLANGICI OLANIN SONU DA VARDIR

KONUK YAZAR


BAŞLANGICI OLANIN SONU DA VARDIR

 

Dünyaya gelen her insana, Yaratan tarafından kendisine hayat hakkı takdir edilmiştir. Takdir edilen bu hayatın başlangıcı olduğu gibi sonu da vardır. Müslüman olsun olmasın her insan için hayatın sonu vardır. Ecel denilen insan için yaşama hakkı bittiği zaman kişi bu dünyadan göç etmek zorundadır. Aynen bunun gibi, insanın söylem ve eylemlerinin bir başlangıcı ve sonucu vardır. Kişi müspet söylem ve eylemde bulunursa sonuç hayırlı olur. Eğer söylem ve eylemler, müspet değilse, birey ve toplum için zararlı ise, sonuç hüsran olur. Günümüz dünyasında buna benzer pek çok olaylar görmek mümkündür. İnsan, kendisinin aciz bir varlık olduğunun bilincine sahip olması gerekir. Her zaman her istediğinin olmayacağının, dünyanın bir sahibi olduğunu idrak etmesi önem arz eder. Dünyanın sahibi kuranında” (O, Allah ki,) Bir şeyi dileyince O’nun emri, ona sadece “Ol “ demektir. O da hemen oluverir. Buyurmuştur. Yasin,82. Allah yürüme gücü vermezse yürünemez. O, ol demeden hiç bir şey olamaz, Nusret’ini ihsan etmezse, muzaffer olunamaz. Zalimlerin zulmüne dur derse, hiçbir güç bunu değiştiremez.

Suriye’de 61 yıldır süre gelen süren, babadan oğula geçen zulüm ve katliamları tüm dünya seyrediyor. Filistin ve Gazze’de olduğu gibi yine Batılılar suskun. Filistin ve Gazze’de nasıl ki insanlık ölmüş, aynı durum hatta daha fazlası, Suriye’de de kendisini göstermektedir. 21.Yüzyılda cahiliye Arap devrini aratmayan manzaraları görmekteyiz. İnsanların katledildiği, hapishanelerde ölüme terk edildiği, terör örgütlerinin masum halkı evinden köyünden mahrum bıraktığı bir ortamda medeniyetten söz edilebilir mi? Elbette ki edilmez. İnsanca yaşamak varken neden savaş. Neden zulüm, ötekileştirme, gasp ve işkence, vb. “Ağlayanın malı, gülene yaramaz diye bir söz var” Bu gün gülenler, yarın ağlayabilir. Kişi ne ekerse onu biçer. Suriye’de zalimin zulmünün son bulması, tüm zalimler için birer örnektir. Yarın asırdan fazla darbeyle iktidar olup krallığını sürdürenlerin akıbeti, Allah’ın” eğer inanıyorsanız galip gelen sizlersiniz” fermanını hatırlatmaktadır.

Yaz ayını kış, kış ayını da yaz yapma gücüne sahip olan Allah, dilediği her şeyi dilediği şekilde halk eder. Zahiren bakıldığında olması mümkün olmayan bir şeyin, beklenilmeyen bir ortamda meydana geldiği görülebiliyor. Suriye’de krallığın sona erdiği, halkın özlediği huzur ve mutlu bir hayatla buluşması, Allah’ın mazlum ve mağdurlara yardımını göstermektedir. Allah kuranında “Ey müminler eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder buyurarak, bu gerçeği beyan etmiştir. Allah’ın Müslümanlara yardımı daimdir. Yeter ki, Müslümanlar kulluğun gereğini yerine getirebilsinler. Allah’ı tanımayan sadece maddi güçlerine güvenerek insanlara her türlü zulüm ve işkenceyi reva görenler, ummadıkları bir zamanda hüsrana uğrayabiliyorlar. İnsan, ne oldum değil, ne olacağım diye düşünmesi gerekiyor. Yapılması gereken işlerde niyet önemlidir. Niyet sağlıklı değilse, sonuç da sağlıklı olmaz. Bu gün Suriye devletine baktığımızda olup bitenler, neyin ne olduğu konusunda bizlere gerekli bilgiyi vermektedir. Yalanlarla, baskılarla, katliamlarla, bir takım terör faaliyetleriyle istenilen sonuca varılmadığı görülmektedir. Suriye halkı sabırla sebatla mücadelelerini sürdürüp, Allah’ın yardımıyla Esad’ın zulmünden kurtulup arzu ettiklerin huzura kavuştular. İnşallah Filistin Gazze ve diğer bölgelerde zulüm gören bütün mazlum ve mağdurlar, Zalimlerin zulmünden kurtulurlar. Allah, mağdur ve mazlumlara Nusret’ini ihsan eylesin.

Tahsin ÖTGÜÇ-Emekli müftü