BAŞTAKİ KİMSELERİN ÂLİM OLMALARI
Bedrettin KELEŞTİMUR
Âlim sözlükte, “İlim sahibi, bilen, bilgin, bilgili, belli düzeyde bir bilgi birikimine sahip olan kimse!”
Bu yazımızda da, Harput’ta medfûn İmam Efendi (Hafız Osman Bedrettin) Hz. hakkında, rahmetli Ziyaeddin Uz’un eserinden istifade ile hayatın güzelliklerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Hafız Osman Bedrettin Efendi, baştaki kimselerin (idarecilerin) âlim olmalarını arzu eden bir kimsedir.
Aynı zamanda bunların “Ümmet-i Muhammed’e hizmet eden merhametli kimseler, kumandanlarla, valilerle, hâkimlerle, âlimlerle münasebet tesis etmiş, bunlardan müridler olanlarda vardır. Mesela Vali Mehmet Ali Ayni Bey, Vali İzzet Paşa, Vehip Paşa, Büyük Nurettin Paşa, Fevzi Paşa, Müftü Kemal Efendi, Müftü Sadık Efendi ve bunlar gibi birçok hâkim, müderris, müftü diğer askeri erkân ilk nazarda göze çarpan kimselerdir. Bunların hepsini bizler rahmetle anar, diğer evliyayı kirâmda aynı şekilde düşünürüz. Hâkim Bahri Efendi, Binbaşı yadigâr zade İbrahim Bey, Hacı Baloş zade Binbaşı Hayrullah Bey, Binbaşı Nazif Bey ve daha birçokları en üstün meziyetlere salih kimseler olarak görülmektedir.”
Hafız Osman Bedrettin Efendi aynı zamanda, “âlimlerin ilmine ve fikrine de hürmetten, dinlemeyi konuşmaya tercih eden daha ziyade kendi zikri ve derin âlimlerin içinde kalmayı arzu eden bir kimsedir. Sohbete çok önem vermiştir.”
Hafız Osman Bedrettin Efendinin insanlık sevgisi kayda şayandır. Bütün bu özelliklerinin fevkinde O, Peygamber Efendimizin (sav.) en büyük mazhariyetine de nail olmuş bir husinedir. Sahiplerindendir. Bu vasfından dolayı da kendisini bir defa görüp sohbetini dinleyen kimseler ona mecnuniyet derecesinde bağlanmışlardır. Edepli, nazik ve güzel huylu olması yanında temizlik ve intizamı sevmesi (Ululemre riayet) benimsemiş olması ve bunu daima yakınlarına, akrabalarına tavsiye etmesi, dünya ve masiradan uzak kalması hemen ilk nazarda göze çarpan taraflarındandır. Muhabbet İlahi’nin, İslâmiyet ve insanlığın etrafına her vesile ile söylemiştir. Ona göre ehli tevhid olanlar kardeştirler.
Bir nurdan yaratılmışlardır. Güneşin ışığı tek olduğu ve her odaya girdiği gibi ilahi de her insanda mevcuttur. Sohbet manası ve mektupları tetkik olursa bunların yanında daima nefisle mücadele ve mücahedeyi de tavsiye ettiği görülür. Bunların yanında son derece mütevazıdir.
Hafız Osman Bedrettin Efendinin münacatları,
“Döndüm sana ya müstean, doğru kapına gelmişim
Lütfun dilerim eleman, doğru kapına gelmişim
Ben etmişem hadsiz günah, yok senden özge penah,
Ey rahmeti bol padişah, doğru kapına gelmişem,
Geldim kapına bir garip, dertlilere sensin tabip,
Reddeyleme sen ya mucip, doğru kapına gelmişem,
Ben eyledim cürmü hata, sana yarar affü ata,
İrham bir hakkı hel eta, doğru kapına gelmişem,
Gadreyledim çün yüzüme, urma günahım yüzüme
Rahm et Rahim dil sözüme doğru kapına gelmişem”
İmam Efendi’nin oğlu merhum Elâzığ’da uzun yıllar ağır ceza reisliği yapmış Ziyaeddin Uz, kendilerinin hazırladığı notlarında İmam Efendi hakkında şu bilgileri gelecek nesillere örnek olması bağlamında anlatırlar; “Hafız Osman Bedrettin Efendi, çok mazbut, çok doğru, emin, itimat edilir, azmi, fedakârlık, irade ve kişilik sahibi bütün bunların üstünde İslamiyet’e emri ilahiye sünneti seniyeye çok bağlı, bunları çok seven, keza şeyhine de ve taallukatına bağlı, bu kimselere hizmet eden, ileri görüşlü, üstün meziyetleri çok olan müstesna insanlardan biridir. Bunların dışında daha birçok hususiyetleri de vardır. Fakat ilk ağızda hemen belirtilen meziyetleri sayılabilen bir insandır. Kendisinin şeyh kabul edilmesini istemeyen, keramet ehli görünmek istemeyen (ben bilmem) diyen üstünlüklerden uzak görünmek isteyen, fazlasıyla merhametli insanları da Allah için seven bir zattır. Anlatılanlar, konuşmaları, sohbetleri istikbale muzal sözleri bunların Yanya Valisi Mehmet Ali Beye (ben temenni ve niyaz ederim ki, siz Rumeli’yi terkle Anadolu’ya geçişiniz sözü Rumeli’nin elden gideceğinin bir delilidir. Diğer çok hariç bir örnekte Ağın Kazasında, hatmi hâce okunduktan sonra elini sallayarak (Rus gitti) demesi sözüdür. Bu sözün sarfından 3-4 gün sonra Rusların kendi içlerinde cereyan eden olaylar sebebiyle hiçbir kimsenin bilmediği bir sırada, ihtilali yapanların bile bu ihtilalin muvaffak olacaklarını bilemedikleri sırada bunu alenen söylemesi ve bu sözün aynen vahi olmasıdır.
İmam Efendi Hazretleri, ‘çok okuyan bir kimsedir. Günde asgari iki saat, azami dört saat kitap okurlardı.’ İmam Efendi, Harput’ta, Darulhilafe’de derslere ve hocalığa devam ettiği müddetçe okumaya fazlasıyla devam etmişler. Hafız Osman Bedrettin Efendi, bugün Yüksek İslam Enstitüsü ayarında olan Darulhilafe okulunda fıkıh ve hadis dersleri okutmuştur.
1900’lü yıllara bakıyoruz da, Harput döneminin bir ilim ve irfan merkezidir. Bu dönemlerin günümüz insanına çok nezih bir dille anlatılmalıdır. Rahmetli Ziyaeddin Uz Beyefendinin, muhterem babaları, asrın büyük Velilerinden İmam Efendi Hazretleriyle ilgili notları kayda şayandır. O ruhani atmosferden günümüz insanının istifade etmesi elzemdir diyorum. Selam ve Muhabbetle… Kusurumuz varsa affola…