Muş Alparslan Üniversitesi, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamella Aliyeva


BULANIKLI ŞAİR MEHMET EMİN KORKMAZ”IN VATAN VE DOĞA ŞİİRLERİNİN POETİKASI

KONUK YAZAR


BULANIKLI ŞAİR MEHMET EMİN KORKMAZ”IN VATAN VE DOĞA ŞİİRLERİNİN POETİKASI

Giriş

Bulanık Doğu Anadolu’nun kültür, sanat, şiir yönünden ileride giden ilçelerinden biridir. Bulanık ”in ismi çok sayıda tarih kitaplarında geçer. Bulanık söz, sanat, şiir yurdudur. Onun ünlü şairlerinden biri de Mehmet Emin Korkmaz’dır. Şair 2008 yılında Bayrak Matbaası tarafından (İstanbul) yayımlanmış Ortadoğu (Büyük Hesapların Coğrafyası) isimli şiir kitabında birçok konuda önemli şiirler yazmıştır. Yazdığı şiirler çağdaş dünyamızın aktüel konulara hesr olunmuştur. Araştırmamızda şairin şiirlerindeki iki evrensel konu:- Vatan ve doğa incelenmiş, bu şiirlerin poetikasına dikkat yetirilmiştir. Vatan doğanın evladır. Onları bir birinden ayırmak olmaz. Şairlere göre vatan sadece arazi anlamında değil, böyle olsaydı, vatan anlayışı sönükleşer, cansız bir eşya olurdu. Vatan daha fazla dili, şiiri, sanatı ile vatandır. Makalede vatan ve onun annesi doğadan konuşurken şunu demek lazımdır ki, şair tasvir tekniğinden bolca yararlanarak varlıkların gerçek özelliklerini canlı ve renkli olarak veriyor. Dolayısıyla, nesnel görüntü sunumunda tasvir, üzerinde önemle durulan bir ögedir. Peyzaj insan elinin değmediği saf tabiat ortamıdır. Bu makalede Mehmet Emin Korkmaz’ın doğa konulu şiirlerinden peyzajı dile getireceğiz. Aynı zamanda her iki konudaki-vatan ve doğa- şiirlerin dil ve üslubu incelenecektir. Bu zaman şiirdeki leksik vahitlere dikkat edilecek, mecazlar, obrazlılık, doğanın korunması, deyimlerden örnekler verilecektir. .Aynı zamanda tarih kokan Bulanık’ta tarihi yerler, tarihi olaylar, tarihi şahsiyetler, diyalekt, halk bilimi, yabancı ve arkaik sözler, bölgenin özelliği, dinimize sevgi, doğa ve insan konusu ele alınacak ve bu şiirlerden örnekler takdim edilecektir 

Mehmet Emin Korkmaz’ın Özgeçmişi

Mehmet Emin Korkmaz 1962 yılında Muş ilinin Bulanık ilçesinde dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini Bitlis’in Ahlat ilçesinde tamamladı. Mehmet Emin Korkmaz bununla birlikte lise öğrenimini 1980 yılında Muş İmam Hatip lisesinde tamamladı. Aynı zamanda 1984 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde–Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliği bölümünü bitirmiştir. 1999 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümünü bitirdi. Mehmet Emin Korkmaz daha sonra Sakarya, Erzurum ve Muş illerinde öğretmenlik ve idarecilik yapmıştır. 2003-2008 yılları arasında Malazgirt İlçe milli müdürlüğü ve 2008-2024 yılları arasında da Bitlis Milli Eğitim müdürü olarak görev yapmıştır. 2024 yılı Ocak ayında itibaren Milli Eğitim Bakanlığında Eğitim Uzmanı olarak görev yapmaktadır. Evli ve dört çocuk babasıdır. Mehmet Emin Korkmaz’ın Ortadoğu ve Son Satır isimli yayınlanmış iki kitabı basılmıştır.

Mehmet Emin Korkmaz’ın Şairliği Üzerine 

Mehmet Emin Korkmaz”ın Ortadoğu şiir kitabına öğretmen arkadaşı Fatih Duman çok güzel Ön Söz yazılmıştır. Bu Ön Sözde şairin şiirlerindeki konular hakkında değerli ilmi düşünceler var, bir şaire ve şiire saygı gördük bu Ön Sözde. Fatih Dumanın bu yazısı sanki mensur şiirdir. Burada Fatih Beyin bedii yazıya vakıf olması ve şair ve öğretmen olan Mehmet Emin Korkmaz’a saygı ve sevgisi de göz önündedir. Fatih Duman’ın düşüncelerinden yapraklar: -Yüreğinin kıyısındadır her dem, belli etmeden gözlerinden yaşlar damla damla. Kimi zaman bir mutluluk çöker içine ansızın, birkaç mısra yazar ve sessizce tamamlar yüreğinin derinliklerinden kopan hüzünlü kıtaları. Dağlar engebeli, yollar uzak, vakit acımasız. ..

 Fatih Dumanın iş arkadaşı Mehmet Emin Korkmaz’ın şiirleri hakkında düşünceleri gerçekten insanın manevi dünyasını nurlandıran bir ışık olmakla beraber, aynı zamanda öğretmenin öğretmene büyük sevgisidir- diye biliriz. 

Mehmet Emin Üstadıma göre, onun vatan sevgisi doğduğu ilçeden başlar, bu ilçenin ismi Bulanıktır. Şairin Bulanık sevgisi o kadar büyük ki, bütün Anadolu’yu kapsar. Öncelikle şairin vatan sevgisinin başladığı Bulanık ilçesine gidelim:

Neden derler sana bilmem Bulanık,

Berraklığına, var binlerce tanık.

Senin saflığına bizler inandık

Güzeller güzeli, güzel Bulanık

( Kokmaz 2008:13)

Şairin Bulanıktan başlayan vatan sevgisi Doğu Anadolu’yu kapsar:

Muş ovası senin en güzel ovan,

Çiçekli dağlarda binlerce kovan.

Vakit durmuş sende, akmıyor zaman

Ova kadar geniş, en güzel bölgem.

(Korkmaz 2008;33)

Şair Doğu Anadolu isimli bu şiirinde bizi bütün Doğu Anadolu’yu gezdirir, onun güzelliklerini, tarihini, doğasını bize tanıtır. Onun Doğu Anadolu hakkında övgüsünü Batısıyla, Güney ve Kuzeyi ile bütün Anadolu’ya şamil etmek mümkündür. Şairin Dağlar şiiri de dikkatimizi çekti. Şair Dağlar şiirinde Doğu Anadolu’yu geziyor, onun başı karlı onurlu dağlarını hem tanıtır, hem övüyor.

Mehmet Emin Korkmaz Ortadoğu isimli kitabında çeşitli konuları ele almıştır, bu da şairin ülkesine sevgisinden kaynaklanmıştır. Şair ülkesini şanlı geçmişini tarih kitaplardan okumuş, etkilenmiş, geçmişi ile onur duyarak bunu mısralara çevirmiştir. Bu konudaki şiirlerin içinde 1071 Malazgirt şiiri dikkatimizi çekti. Bu şiiri okurken Anadolu’nun kapısını Selçuklara açan, Bizans’ın dersini veren Sultan Alparslan’ın sesi geliyor kulağımıza, şahlanan atların ayal sesleri yüreğimizi kurular kabartır.

Tarih şahit oldu büyük cengine,

O büyük savaşın tüm dehşetini,

Bizans ordusunun salabetine

Nasıl da dayandın Sultan Alparslan

(Korkmaz 2008:8)

Şair için Malazgirt kutsal konudur. Şair Malazgirt isimli bir başka şiirinde Malazgirt’i övmekten doymuyor:

Geçmişine baktım, hep tarih kokar,

Üç bin yıllık koca bir geçmişin var.

Seni mesken tutmuş ne büyük hanlar.

Seni cazip kılan budur, Malazgirt

(Korkmaz 2008:29)

Mehmet Emin Korkmaz Üstadım şiirlerinde maneviyatla bağlı düşüncelere geniş yer vermiştir. Şair bizler için çok önemli olan sevgi, anne, baba, evlat, kadın, dost, barış vs konuları severek işlemiştir. Aynı zamanda eğitimle ilgili konular şairin dikkatini çekmiştir ki, bu da şairin bu konuya yatkın olması ve kendisi de hem öğretmen, hem de eğitimle ilgili idari görevlerde bulunması ile bağlıdır. Şair felsefi konuları da ustalıkla işlemiştir: hayat, kural, ölçü, israf, insan, ömür, ölüm, zaman, umut, kader, mutluluk, yalnızlık vs. Dini konulara yer vermiştir, hak adaleti korumayı tavsiye etmiştir: hak, güzel ahlak, paylaşma, sabır vs. Şair kötü alışkanlıkları eleştirir:-Alkol, sigara vs.

Mehmet Emin Korkmaz’ın Şiirlerinde Vatan Konusu:

Üstadım Mehmet Emin Korkmaz’ın şiirlerini incelemeden önce Antik Dönemin şiir incelemesi (yani poetika) üzere ünlü nazariyeci Aristo’nun Poetika eserinden bazı ilmi düşüncelere dikkat edelim. Aristo”nun Poetika eserinde şairler için önemli tavsiyeler vardır. Bir fikir çok dikkatimizi çekti: ”Şair-olan olayları tasvir etmeğe zorlansa bile, o yaratıcıdır” (Antik Edebiyat Tarihi 1958: 241). Biz bu düşünceyi Bulanıklı şair Mehmet Emin Üstadımda da gördük. Her bir şairde olduğu gibi, Doğu Anadolu’nun tanınmış şairi Mehmet Emin Korkmaz da vatan konusunu severek, özenerek işlemiştir. Şairin incelediğimiz Doğu Anadolu kitabında vatan konulu güzel şiirler vardır. Bildiğimiz gibi Mehmet Emin üstadım ana konusunu kendine mahsus bir üslupta işlemiştir. “Vatan nereden başlar” sorusuna insanlar çoğu zaman şöyle cevap veriyorlar:-Vatan insanın doğduğu köyden başlar. Azerbaycan’ın ünlü bilim insanı, dlçilik ilmi üzere Cumhur Başkanı tarafından Devlet Mükafatı alan, Ord. Prof. Dr. Yusuf Seyidov bu soruya şöyle cevap vermiştir: Şairlerin vatan temalı şiirlerini okurken hatırımıza Rusya’nın ünlü bestecisi V. Başner’in Nereden Başlıyor Vatan? Şarkısı ve o şarkının sözlerini yazmış M. Maturovski’nin manalı sözleri düşer. Şiirde birkaç defa tekrarlanan “Nereden Başlar Vatan?” mısrası özel bir avazla seslendirilir, şarkıdan “belki”siz veya “belki”li cevap mısralardan ayrılıp insanlar karşısında manalı sorulara çevrilir, onları düşünmeğe, büyük vatanın manasını derinden duymaya, anlamaya çağırır. Vatanın taşı, toprağı, pınarı-nehir, yolu-rizi, dağı-deresi, çölü-çimeni, ormanı-düzü, havası-suyu, oğlu-kızı, tarihi-bu-günü, şairlerin şiirlerinde ilhamla tasvir edilir. V. Başner”in şarkısında daha bir mısra çok küvetli seslendirilir ki. O da söz hakkında, ana dili hakkındadır. O zaman kafalarda bir soru ortaya çıkar, belki de vatan sevgisi annemizin bize okuduğu ninniden başlar? Evet, anneler ninni ile ana dilinin şerbetini bize içirmiş ve vatan sevgisi ruhumuza serpmişler. Belki de öyledir. Kalbimizde vatanımızın ilk başlangıcı gibi izler salmıştır. Vatan sadece arazi anlamında değil, böyle olsaydı vatan anlayışı sönükleşir, cansız bir eşya olurdu. Vatan daha fazla insanları ile dili, şiiri, sanatı, şarkılarıyla vatandır” (Seyidov 2008:341).

Evet, tanınmış şair Mehmet Emin Korkmaz da şiirlerinde vatan sevgisinin önce evlerinden, annesinin ninnilerinden öğrendiğini, bu sevginin anne sütüyle onun varlığına geçtiğini şiirlerinde söylemektedir. “Vatan konulu şiirler yazan şairler vatanın güzelliğinden, kutsallığından, tarihinden, doğasından, ülkenin tarihinde şerefli nam bırakıp giden şairinden, yazarından, mimarinden sohbet açmaktadır “ (Abbashanlı-Aliyeva 2014: 123)

 Mehmet Emin Üstadımın vatan konulu şiirleri bunlardır:- Muş, Bulanık, Malazgirt, 1071 Malazgirt Savaşı, Ortadogu, Köyümçaygeldi, Doguanadolu Bölgesi, Sungu, Ahlat, Van, vs. Bu şiirlerin her biri çeşitli poetik güzelliğe maliktir. Şiirn konusu vatanın güzelliği ve kutsallığıdır. Şair bu güzelliği okurlara iletmek için poetkanın bütün usullarını kullanmaktadır. Tema belli, şair vatandan, onun doğasından, güzelliğinden, yeraltı, yerüstü servetinden, zahmetkeş, akıllı insanlarından, tarihinden konuşmaktadır Bunları anlatırken dilciliğin bütün kurallarından istifade etmektedir. 

 Bedii dil bedii eserlerin dilidir. Bu dil eserin içinde tasvir olunan hayatı, varlığı şairane, süslü, obrazlı bir şekilde okurlara iletmektedir. Tabii ki, bu dil umuhalk dilinden ayrı bir dil değildir. Canlı konuşma dili, edebi ve bedii hepsi birlikte umumhalk dilinin parçalarıdır. “Bedii dil ümumhalk dilinin bütün kurallarına tabidir. Onun kuruluşu, zenginliği, söz ihtiyatı ve elvanlıgıni burada bulmak mümkünedir” (Celal; Halilov 1972:70)

 Demin denildiği gibi şiirin dili elvan olmalıdır. Bu elvanlıgı mecazlar, ve onların türleri, örneğin, metafora (yani istiare),mübalige, metanomiya vs) obrazlılık, simvol, deyim, halk edebiyatı ve dilcilik güzelleştirir.

 Mecazlar hakkında onu demek mümkündür ki, Azerbaycan’ın edebiyat teoris ile ilgili araştırmalar yapan bilim insanları mecazlar hakkında şunu demişler: “Mecazlar belli nesnelerin bir biriyle karşılaştırılması, yani mukayesesinden alınan sözlerin başka manada işletilmesi yalnız bedii dilde yok, konuşma dilinde de oluyor. Mecazlar istiarelerden faydalanıyor. Özellikle Azerbaycan Türkçesinde mecazlardan istifade edilen dil elvan ve manalıdır.” (Celal, Hüseynov 1972:81).

 Türkiye’de bilim insanları mecazlar hakkında değerli fikirler söylemişler. Örneğin, Prof. Dr. Turan Karataşa göre, “Mecazda söz ile onun işaret ettiği anlam arasındaki ilişki hakikatin dışındadır.” (Karataş 2007:308). Ayvazoğlu”na göre, Kelime mecaz haline geldiği zaman, bir birine benzetilen şeylerin sınır çizgileri belirsizleşmekte, iiki şey garip bir biçimde birbirine karışarak zengin ve müphem bir çağırışımlar dizisi meydana getirmektedir” (Ayvzoglu 1990:16)

 Şair Mehmet Emin Korkmaz”ın şiirlerindeki mecazlar onun şiirlerinin dilini çok zenginleştirmiştir. Örneğin; Gözyaşı acının dilidir; Yüreği bulmak; Figanlar erşe erişti (7); Dertli coğrafya (25); Tarih kokar (29); Ömür ağacı gazel (33); Bağrı bülbül gibi şakar (44); dipsiz kuyu; Tek damla suyu çok görmek; dipsiz kuyu; Düşeni yuttu koca dünya (74) vs.

Sınırın çok geniş, dertli coğrafya

Sendeki bu figan, bu feryat var ya,

Vatandaş çalışır, daim angarya,

Sen ki, büyük savaşların coğrafyasısın (25)

 Xx

Geçmişine baktım, hep tarşh kokar

Üc bin yıllık bir geçmişin var.

Seni mesken tutmuş ne büyük hanlar

Seni cazip kılan budur, Malazgirt (29)

 Her iki dörtlükte mecaz vardır, Dertli coğrafya ve Tarih kokan. Dertli coğrafya ifadesi hem mecaz, hem obrazlılıktır. Dertli coğrafya mecazın teşbih veya benzetme türüdür, Ortadoğu dertli coğrafyaya benzetilir, hem de Ortadoğu’ya canlılık, insanı özellik verilmiştir. Tarih kokmak ifadesi de mecazın teşbih türüdür.

 Mehmet Emin Üstadımın şiirlerinin dilinde deyimler de vardır. Bilim insanları edebiyat teorisi kitaplarında deyimler hakkında ne yazmışlar Prof. Dr. Turan Karataş’a gör deyimler:-Tabir de adlana biliyorlar Gerçek/öz anlamının dışında farklı bir anlamı olan, en az iki kelimeden oluşan söz grupları. Deyimlerin çoğu cümle değeri taşımazlar. Bu yönleriyle atasözlerinden ayrılırlar. Bazen da atasözü gibi kullanıla bilir. “ (Karataş 2007: 110)

 Mehmet Emin Korkmaz ”in şiirlerinde birkaç deyime rastladık, Örneğin; Tuzu pek kuru; Hesabını tuz buz ettin..(8); Ayak oyunu; Kirli hesaplar (25); Yaşayan bilir (72); Kimine han, kimine hamam (74) vs. 

Misra içinde deyim:

Sen gelmeden önce Bizans tekfuru

Şehre yaptırdı o büyük suru.

O zannederdi ki, tuzu pek kuru,

Hesabını tuz buz ettin, Alparslan (8)

 Şiirin dilinde obrazlılık da dikkatimizi çekti, şair obrazlılığı ustalıkla kullanmıştır. Örneklere bakalım: Yetmez bu kadar çektiğin çile (25); Neler yetişmez ki, koca ovandan (27); Koca bir tarihe imza atmışsın (29); O beyaz gelinliği hiç çıkaramadın (44) vs.

Dilcilikte leksikanın çok önemi vardır. Aynı zamanda leksika ve leksik vahitler dilimizi zenginleştirmektedir. Leksik vahitlere omonim, sinonim ve antonim dahildir. Bunların üçü de Yunancadır. Omonim çok anlamlı sözdür, aynı yazılır, manalar farklıdır. Örneğin, yaş-yaş; baş-baş; göz-göz, tut-tut vs. Açıklamasını yapalım;-yaş nem veya gözyaşı; yaş-insanın yaşı; baş-insanın başı, pınarın başı; meclisin başı; baş soğan; göz-bulağın gözü; insanın gözü; tut-tut fiil; tut-meyva vs. Mehmet Emin Üstadımin şiirinin dilinde omonime rastlamadık. Sinonim-farklı yazılan, manası aynı olan sözlerdir. Örneğin; berrak-saf (13); Figan-feryat (25); zorlu-ağır (32); Yasa-kural (50); Nur-ışık (68); Kül etmek-yakmak (74) vs.

Antonimler bir birine zıt ifadelerdir ki, bu zıtlık da şirin diline güzellik katar, düşünceyi zenginleştirir. Örneğin; Bulanık-berrak (13); Yeraltı-yerüstü (25); Gecmiş-bugün;(29); Tepe-ova (44); Yukarı-aşagı; gelen-dönmez (45); Göl-deniz (47); saray-zindan (50); Gurbet-sıla; Gündüz-gece (72); Sefa-cefa (74) vs.

Mehmet Emin Ustadımın Umut (46) isimli bir şiiri var ki, o şiir anlamca çok güzel, aynı zamanda anonimlerle zengindir. Bu şiirin özelliği ve güzelliği ordadır ki, insanın yüreğine umut tohumları dikiyor, seni yaşamaya heveslendirir. 

Şiirlerde dini konulara az rastladık..Ortadoğu (25), Doğuanadolu şiirlerinde Hz.Adem”in ismi çekilmektedir, Dağlar (68) şiirinde Hz.Eyüp”ün ismi vardır. Bazı şiirlerdetarih, tarihi olaylar, tarihi şahsiyetler dikkatimizi çekti. Bu, çok güzeldir. Tarihini bilmeyen, tarihine saygı göstermeyen geleceğine kurşun atar-demiş Türk Dünyasının ünlü şairi Bahtiyar Vahabzade. Gelin o konularla ilgili şiirlere dikkat edelim:-1071 Malazgirt Savaşı (8), Malazgirt (29), Doğuanadolu Bölgesi (32); Ahlat (45); Van (47); Urartu; Hurri; Medler; Persler; Makedonlar; Sasaniler; Bizanslılar; Selcuklular vs. Tarihi şahsiyetler:-Sultan Alparslan (8); Şeyh Yakup (13); Hz.Adem (25); Fatih; Koca Diyojen (29); Büyük İskender; Mimar Sinan; Hüsrev Paşa (47) vs.

Mehmet Emin Korkmaz Üstadımın şiirlerinde arkaik (eski) sözler ve yabancı kelimeler vardır. Bu yabancı kelimelere neologizm- yanidile dahil olmuş yeni sözler de diye biliriz. Örneklere müracaat edelim. Önce arkaik sözler: Salabetin (8); Meysire (13); Gürgen (17); Müfteri; evsaf (27); ati (29); Ebyazın (44); yam (45) vs. Yabancı kelimeler veya neologizm (yeni sözler); Rakım; Limit; lavobo; bot; Jilet (17); Sezon (21); Angarya; Petrol; Kural (25); Erozyon (33); Piramit (44); Dubleks; Villa (50); Şık; Patika (68); Maraton (72) vs.

Mehmet Üstadımızın şiirinin dilinde bol sayıda toponimika gördük. Toponimika mekan, yer isimleridir. Örneğin; Malazgirt, Karaali; Savtekin, Danışment (8); Bulanık; Haçlı; Piran,Tegüt; Kör Suyu; Örenkent; Alparslan Barajı; Mollakent, Esenlik (13); Muş; Murat Nehri; Mongok Bağları; Kartev Dagı; Süphan Dagı (29); Doğuanadolu; Van Gölü; Keban; Karakaya; İshakpaşa Sarayı; Muş Ovası; Bingöl Dağları (32); Murat; Fırat; Aras (33); Sungu; +Toprak Baba Parkı; Karasu (43); Ahlat; Bayındır Cami; Çifte Kümbetler; Kırklar; Kale; Tunus; Tahti Süleyman; Erkızan; İki kubbe (45) vs.

Mehmet Emin Üstadımızın şiirlerinde doğa konusu da ustalıkla işlenmiştir. Şair sadece dogup büyüdüğü Bulanık ilçesinin değil, bütün Muşun ve etraftaki şehir ve köylerin doğasına da hayran olmuş, bu güzel, tarihi toprakların doga güzelliğini şiirlerine konu seçmiş, ustalıkla işlemiştir. Sanki o Bulanıgın ve Muşun güzelliklerinden oluşan bir halı dokumuştur. Şairin bu şiirlerinde doğa konusu ele alınmıştır: Kış (17); Güz (21); Orman (26), Süphan Dağı (44); Yaz (54); Dağlar (68) vs.

“Doğa isimli şiirlerde şair sadece doğayı övmekle, onun güzelliklerini dile getirmekle işini bitmiş saymıyor. O doğa şiirlerinde kalbini üzen, ülkenin derdi-belası olan fikirlerini, tarih ve heyat hakkında felsefi düşüncelerini dile getirmektedir. (Abbashanlı-Aliyeva 2014: 77)

Azerbaycanlı bilim insanı Şemistan Mikayılov doğa tasvirlerini-peyzajı böyle açıklamaktadır:-Peyzaj Fransızca bir kelime olup ülke, mekân veya Peyzaj denilir. Eserde belli bir yerin, ülkenin tasvirine peyzaj ismi verilir. Sanatçı eserdeki peyzajı maksatsız, sadece güzellik hatırına yaratmıyor, onu eseri ideası, olayların gidişi ile bağlıyor. Eserde tasvir edilen doğa eserdeki kahramanı tamamlar. Böyle ki, insan doğada yaşar ve faaliyet gösterir.” (Mikayılov 1981: 156)

Şiirlerdeki doğa ile ilgili veya doğanı tasvir etmekle ilgili şiirler ve peyzaj hakkında ünlü bilim insanı Prof.Dr.Nurullah Çetin de “Şiir Çözümleme Yöntemi” isimli kitabında şunları söylemiştir: “Kelimelerle resim yapmaya tasvir denilir. Şair tasvir tekinkinden bolca yararlanarak varlıkların gerçek özelliklerini, canlı ve renkli olarak birebir veriyor. Dolasıyla nesnel görüntü sunumunda tasvir, üzerinde önemli durulan bir ögedir. Bu tarz görüntüye “peyzaj” denilir. Peyzaj, insan elinin değmediği saf tabiat ortamıdır” (Çetin 2011: 80).

Mehmet Emin Korkmaz”ın Şiirlerinde Doğa Konusu

Şimdi ise Mehmet Emin Üstadın doga konulu şiirlerine dikkat edelim. Bildigimiz gibi Doğu Anadolu”nun en güzel bölgesi Muş ve Bulanık ilçesidir. Ama atalar ne güzel demiş:-Her güzelin bir kusuru vardır. Muşun ve Bulanıgın sert gecen kışı dillere destandır. Yani her taraf bembeyaza bütünür, yollar kapanır, okullara, iş yerine gitmek zor olur vs. Buna bakmayarak insanlar bu barlı bereketli güzel toprakları terk etmiyor, çünkü ömrü kısa olan kışın bollu bereketli baharı, yazı, sonbaharı vardır. Şair Bulanıktaki kışın tasvirini vermektedir. Yani peyzajdan konuşuyor. Der ki, senin karın, boranın eksik olmaz. Şair Bulanık kışını iğneden ipliğe okurlara iletir. Gözümüzün önünde kirli hava-yani soba borularından havaya kalkan kirli hava, jilet gibi yol, çekilmeyen fırtına ve her türlü çile var. Şiirde dikkatimizi çeken misra başındaki kafiye oldu. Örneğin; Çekilecek, sevilecek, Övülecek, Hoşlanacak; Özlenecek vs. Bunlar ustalıkla işlenmiştir.

Senin eksşk olmaz karın, boranın

Eksilmez sogugun, sisin, dumanın.

Nefret edilecek, pis fırtınan,

Çekilecek senin, hangı yanın var (17)

Şairin Güz şiiri dikkatimizi çok çekti. Şair bu mevsime Sarışın ismini vermiş. Şair sonbaharı insanın ihtiyar dönemi ile kıyaslamaktadır. Veya sonbaharı sevgiliden ayrılık gibi görüyor. Bazen de bu mevsime bir farklılık gibi bakmaktadır. Şair sonbaharı seyr ediyor. Bakar ki, bülbüller figan eyliyor, çünkü bülbülün aşık olduğu gül solmuştur. Yuvalar bozulmuş, yavrular uçmuştur. Göçmen kuşlar sıcak yerlere gitmiş. Her kese bellidir ki, sonbaharda bağ bozumu vardır, Bulanık”ın doğası o kadar zengin ki, bağlarında kuş sutu can dermanı vardır. Şairin moralı da doğanın sonbaharına çok benziyor ve şair bu düşünceyi son mısrasında şöyle vermektedir:

Ayrılık çok fazla, var binler şahit,

Gülün tez ölümü, bülbülde agıt.

Senenın infazı, yazılmış kâğıt,

Sen ki mevsimlerin sarışınısın (21)

Şair burada gülün ölümü obrazlılık şeklinde vermektedir, yanı ona canlı olarak bakıyor. Ve gül ölmüşse bülbül de ağıt yakacaktır, bu da bir farklı usuldür Sene de canlıdır, çünkü doğa onu infaz ediyor. Doğa da, sene de obrazlılıktır.

Mehmet Emin Orman (26) şiirinde ormanın bütün güzelliğini doğa ve ülke için ehemmiyetini ustalıkla okurlara iletir. Der ki, ormanın güzelliği insanı mest eder ve orada binlerce hayvan barınır. Şair ormanın önemini ilmi yönden de anlatır. Der ki, orman varsa, toprak kayması olmaz. 

Ormanın faydası bir değil, bindir

Ormanı olmayan her dem gerilir.

Ormansız ülkeler cok daha inler

Emin analatamaz senin faydanı (26)

Şairin Süphan Dağı (44); Yaz (54) ve ağlar (68) şiirlerinde de doğanın güzellikleri ustalıkla dile getirilmiştir. Makalenin vatan konusu bölümünde şiirlerin dil ve üslubundan geniş konuştuğumuz için burada doga şiirlerinin dil ve üslubuna dokunmadık.

Sonuç:- Bu makalede Bulanıklı (Muş) şairimiz Mehmet Emin Korkmaz’ın Ortadoğu isimli şiir kitabındaki vatan ve doğa eserlerinin konusunu inceledik, dil ve üslubu (poetikası) üzerinde araştırma yapıldı. Belli oldu ki, şair Türkçenin inceliğini derinden bilmekte ve bu inceliği şiirlerinin dilinde ustalıkla kullanmaktadır. Şair şiirlerinde ülke için, onun eğitimi, kültürü, doğası için önemli olan meseleleri dile getirmiştir.

 Kaynaklar:

 Abbashanlı-Aliyeva,Tamilla (2014) Çağdaş Türkiye ve Azerbaycan Şairlerinin Şiirlerinde Evrensel Temaların Karşılaştırılması, Özkagıtcılık Y. Eskişehir

Ayvazoglu, Beşir (1990), Dil, Mecaz, Sembol, Dergah Y.1 Mart

Celal Mir, Hüseyinov Firudin.(1972) Edebiyatşunaslıgın Esasları Maarifcılık Y. Bakı

Çetin, Nurullah (2011) Şiir Tahlilleri, ÖnciKitap Y.Ankara

Karataş, Turan (2007) Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlügü, Akçag Y.Ankara

Korkmaz, Mehmet Emin (2008) Bayrak Y.İstanbul

Mikayılov, Şemistan(1981) Edebiyat Nazariyesi Maarif Y. Bakı

Seyidov, Yusif (2008) Eserleri 8.cılt, ADU Y.Bakı

Sultanlı, Alı 1958) Antik Edebiyatı Tarihi, ADU Y.Bakı