Bedrettin KELEŞTEMUR


DERVİŞ YÜREKLİ

FİKİR BAHÇESİ


DERVİŞ YÜREKLİ

Bedrettin KELEŞTİMUR

Derviş yürekli nice Kırgız gördüm

At sırtında seferdir her günümüz

Gönülden gönüle yollar ördüm

Sabır, sükût, selamettir ünümüz

Yürür, dil okları kalbe nişandır

Ruhun cezbeye gelişi bir andır

Allahuekber, ya Rahman, ya Rahim

 

AHENK

Dağlar, vadiler, ovalar; ahenk!

Ahengin içinde gizlidir, mihenk

İçinde kaynar tevazu; renk, renk!

Şu gök kubbeye, şu âleme bir bak?

Sözün, kuşatıcı imlası; yâ hâk!

 

ÖLÜM

Hergün bir dost ayrılır, habersizce

Yolcu ederiz dostu, dualarla

Bir anlık tefekkürün marifeti,

Nedir; "makberi" okumak mı sizce?

 

GÜLÜ SEVERSİNİZ

Gülü seversiniz, sadece koklamak mı?

Gül ile birlikte bülbül!

Biraz da, kendinizi yoklamak mı?

Marifetin tecellisi, "kendin ol!"

 

GAZZE MAHZUN…

Gazze mahzun, Gazze öksüz...

Asrın firavunları kuşatmış!

Merhamete, kelepçe vurulmuş

Gecenin çığlığına yıldırımlar düşmüş...

Derin bir ah çeksem, yıkılır mı zalim?

Karunlar, Ebu Cehiller, Caniler...

Kötüler, kötülükler; el ele vermiş!

İyiler, merdesiniz? Sorusunda bile gözyaşı

 

ATA'YI YÂD ETTİĞİMİZ 

Tefekkür ederim, Çanakkale'yi,

Dumlupınar'da hey! Anadolu'yu…

Türk'ün son kalesi, Anadolu'yu…

Şehitlerim, Gazilerim; destanlarla;

Tarihi yaşadığımız, gündeyiz

Akıl, idrak, izan, şuur, son nefes

Ata'yı, yâd ettiğimiz gündeyiz

 

ANADOLU’M

Anadolu’m şefkat dili, dost dili

Sakarya ecdadın şahadet dili

Destanlar, masallar, efsanelerle;

Yüreğimin çağrısı, Yunus Dili

Taptuk, Hacı Bektaş, Ahi Evranla;

İl tutmuş, yurt tutmuş gaziler;

Gazi Erenler, Alplar, Alperenler

Manevi harcında, vatanın dili

 

ANKARA’NIN BAŞKENT OLUŞU

On üç Ekim bin dokuz yüz yirmi üç

Bozkır Anadolu’nun yüzakında

Gönül Coğrafyamın yüreğinde öç!

Alır, taze filizler için akında

Kutlu sefer kalkınmaya ant içtik!

 

Bir ulu makam, Hacı Bayram Veli

Bozkır Anadolu’nun Hak Ereni

Fethi Mübin müjdesi veren Veli

O Velinin manevi huzurunda;

Müştak Baba ismiyle Hak Yâreni

Muştular Ankara’yı Başkent Oluşu!

Ebcet hesabıyla düşer cihana…

 

ANKARA’NIN

Ankara’nın dört bir yanı yayladır

Hacı Bayramla çağrımız hayradır

Ötüken’den tuğramız Ankara’ya;

Yürür derviş gazilerle toyladır!

 

Asya’nın gül bahçesi Ankara’dır

Gonca gül gibi sevdası, yâredir

Gözyaşı dökülür, pare paredir

Mevla’m nice sırlar açar, söyletir

Zeval vaktinin bitişi, öyledir!

 

ANKARA

Ankara’yı, Hacı Bayram Veli’de gör

Hele bir sabrı, rüzgârla ele de gör

Bir masumun duasını dile de gör

Gönül dünyasının şehadetinde;

Yaşar, ebed-i müddet gayretinde

Yaşar, yedi düvelin hayretinde!

 

ANADOLU’M

Anadolu’m şefkat dili, dost dili

Sakarya ecdadın şahadet dili

Destanlar, masallar, efsanelerle;

Yüreğimin çağrısı, Yunus Dili

Taptuk, Hacı Bektaş, Ahi Evranla;

İl tutmuş, yurt tutmuş gaziler;

Gazi Erenler, Alplar, Alperenler

Manevi harcında, vatanın dili

 

AHİ EVRAN

Biz Ahi Evranlıyız, Ocaklıyız!

Ta, Türk Yurdu Horasan’dan yolumuz…

Kök salmış gönüllere, bucaklıyız

Çarşı, pazarda ahlaktır yolumuz!

Ahilik der, ‘kardeş kardeşe yar olur’

Birlikte her yer, bahar; gülzar olur

Huzuru adımlar, bahtiyar olur!

 

ANKARA’YI ÖZLEDİM

Ankara özledim seni, ben!

Eski anılarında 

Çakmak çakmak gözlerin vardı, 

Vatanın surlarında, 

Soluklardı Anadolu’yu… 

Nefes alışlarında, 

“Ulusun! Korkma” diyordu ya, 

Akif mısralarında, 

Uykusuz geçen gecelerin, 

Tüten ocaklarında 

Oba oba, sevda bayrağı, 

Yürür omuzlarında! 

Ağustos ayı, zafer tacın;

Giyilir meydanlarında… 

O taçlara hala hasretim, 

Masum gecelerinde! 

İçli yüreklerinde! 

 

ALÇALIR

Kur’an’ı başında tutmayan millet alçalır

Ki, çaresiz cihanda zelil ve rüsva kalır

Yarab! Gözler kör, kulak sağır, diller sessiz

Ve maskara olur âleme amansız kalır

 

ANADOLU

Harput Kalesi’nde, kartal bakışlar

Murat Ovasında, uhrevi nakışlar

Diyarbakır’da, sahabe duruşlu vakar

Amasya’da, yeşil duvaklar

Söğüt’te bir tatlı rüyadır

Bursa, nakış nakış tarihe örgü

Ulubat’ta, kuş seline salınır hülyam

Her koy ’unda, Çaka Bey’dir, Eğem!