Bedrettin KELEŞTEMUR


DÜNYA

FİKİR BAHÇESİ


DÜNYA

Bedrettin Keleştimur

Dünya, sevdasıyla da aldatır!

Acısıyla da yürek kanatır;

Neresinden bakarsan yaslı dünya;

Âlemi gözyaşlarıyla ıslatır

 

DÜNYA

“Dünya, oyun eğlenceden ibaret”

Sarmasın seni başka bir hararet!

Akıl ve ilim sahibine yönel;

Sağduyu ister, insana basiret

Gönül gözüyle hakikate yönel;

Etmesin seni dünyaya esaret!

 

DÜNYA

Dünya bir salıncak; oyun-eğlence

Acılar, sevinçler iç içe geçmiş

Akıl almıyor, bu nasıl dönence

Karanlık aydınlığa kapı açmış

 

Her uyku anı, ölüme merhaba

Değerini bil ömrün, etme heba

Her nefis, bir gün çekilir hesaba

Düşlerinde bile uykular kaçmış

 

DÜNYA

Dünya, iki kapılı bir garip han!

Bu hana gelen konar, konan göçer

Âdemdir kimliğim, yolcu mahlasım

Gayretim infak, gözyaşı ihlasım!

Kendi nefsimden bilmem gayri hasım

Sorarım Akif’e, “nerde nesli Asım”

Başımı yastık yapacağım, taşım!

Kalmadı han, nice yiğitler göçer

 

DÜNYANIN ÇİVİSİ ÇIKMIŞ

“Dünyanın çivisi çıkmış” gördün mü?

Bir düşenin hatırını sordun mu?

“Bakar kör olmuş!” insan dünyasına

Sevgi üzerine köprü kurdun mu?

 

DÜNYA GARİPTİR 

Dünya gurbettir, gariplere konak

Toprak hâkidir, su taşır sakiler

Gök mavisinde, sonsuzluk ırmağı

Akar gönlüme, gözyaşı sel olur

Buğday başağı gibi boyun bükmüş

Şu başım fani bedene yel olur!

 

DÜNYA FENA

Dünya fena, hevesleri ismet bil

Dua sena, sebepleri hikmet bil

Hayır, ihlasla gayretin seyre dal;

Hak’tan yana olanları kısmet bil

 

DÜNYA GEMİSİ

Cümle âlemi taşıyan gemide;

Birlikte yol alır, seyran ederiz!

Faniden ebede akan gemide,

Nice devirlere devran ederiz!

Kâh Firavunlar gelir, hüsran eder

Kâh Veliler gelir, hayran eder

 

DÜNYADA NEYİM KALIR

Çeker günleri ömrüm adım adım

İsmiyle, şanıyla zamana kaydım

Şu fani âlemde kısık bir sesim

Fatiha bekleyen mezar taşım

Başka neyim, bir de infakım kalır

 

DÜNYANIN BOYASI

Kâh güneşli, kâh bulutlu sabaha

Uyanır kâh sevince, kâh tasaya

Bulutlar akın eder, garip yurda

Bir içli kervan, garipler kervanı

Kâh gece, kâh gündüz döner devranı

Dünyanın boyası şiire akar

 

DÜNYA

Salih amele, ölüm sefa gelir

Gül endam, adil yüze vefa gelir

Dünya maksat değil, davası fani;

Gam çekmeyene ecel fena gelir

 

Dertliyim, dert ortağım dünya değil

Önünde eğildiğim dünya değil

Dünyanın dokuduğu, künye değil

Dünya, kurduğu pusu, gına gelir 

 

DÜNYA KİLİTLENDİ

Dünya kilitlendi, iki soruya!

“Sulh mu gelsin cihana, barış mı?

Kan ve gözyaşlarına doymadın mı?

İşgal, ilhak nedir, büyüme aşkın?

Âdem şaşkın, âlem şaşkın, n’olacak?

Yazık bir çıkmaza revan olacak!

 

DÜNYAYA HARÇ DÖKENLER

Fırka fırka bölünen, parçalanan,

Kin, nefret, haset tohumu ekenler

Zahirde, zayıf düşen alçalanan

Gayreti, ‘dünyaya harç dökenler’

Gün geldi, ‘dönüp bakmadan’ gittiler

 

DÜNYA

Dünya ahiretin ekin tarlası 

Söyler misin ne ektin, neler biçtin?

Evliya Çelebi gibi turlası...

Hangi havaları soludun içtin?

Cennetin kapısı dünyadan geçer 

Kim bilir, sırat dünyanın kendisi!

DÜNYA NEFİSTİR

Dünya, nefsin marifeti üstünde 

İzzetle, ikballe döner ha döner. 

Habil'i, Kabil'i taşır üstünde 

Gecesi, gündüzü döner ha döner 

Helâl-Haram dalgaları üstünde 

Bir milim şaşmadan döner ha döner 

 

DÜNYA ATI…

Dünyayı, beş vakit ezana sığdır

Her vaktin çağrısına ömür yürür

Gölgeler kâh kısalır, kâh uzanır

Ruhum, her gölgede secdeyi görür

Yarab! Rahmetini gönlüme yağdır

 

DÜNYA FANİ

Dünya fani, ömür kısa görsene 

Ne âlemdir oyun eğlence sorsana 

Güneşin doğuşu batışı gibi 

Bedri, akıbeti hayra yorsana