DÜŞLERİM YORGUN DÜŞER
Bedrettin KELEŞTİMUR
Ayrılığa düşlerim yorgun düşer
Kar taneler, yüreğim dargın düşer
Kızıl bir alevdir, kaynar içimde;
Gözyaşlarım gurbette sürgün düşer
Dağlar ardı seferler düzenlerim
Gönül ezgi mısralar, dizelerim
Uzanır ses ırmağı gizemlerim
Yüreğimden toprağa sürgün düşer
DÜŞLERİM…
Sınır tanımaz, düşlerine yorgun!
Elleri titrer, ‘gönül dağı’ mahcup
Nedamet isteyen suale dargın!
Elveda! Ayrılık kokan göz argın
Resimlerde izi, bir kadim yolcu!
DÜŞLERİM MESCİD-İ AKSA’DA KALDI
Düşlerim, Mescid-i Aksada kaldı
Bin dört yüz yıl, tekbir sedası kaldı
Müjde, zikre nişan seccade kaldı
Çözülür heceler, tatlı öyküsü
DÜŞLERİM MEMLEKET KADAR...
Düşlerim, memleket sevdası kadar
Dağı, taşı, havası, suyu kadar
Gök mavisi serinliğine kadar
Seçmiştir yücelikleri ezberden...
DÜŞLERDE SAKLI
(şehitlerimize ithaftır)
Her güne tatlı düşle uyanırım
Gönül mektupları düşlerde saklı
Bir büyük ideale uyanırım
Hasret köprüleri düşlerde saklı
O düşlerde, tarihim, memleketim
Havam, suyum, toprağım, bereketim
Hak rızası gayretim, hareketim
Güçlü bir mazi, köklerinde saklı
DÜŞLERDE KALMASIN
“Çorbada senin de bir payın olsun”
“Ayran elden, su gölden” deyip geçme
Gayretinde, bir idealin olsun
Emeğim zayi olur, deyip geçme
Adın ister bey, ister sayın olsun;
Saflar metin bir kale, deyip geçme!
Düşün, düşlerde kalmasın yüreğin
DÜŞLERİM VAR
Hayallerim, gün yüzüne çıkmamış
Sırlarını henüz diline dökmemiş
İçimdeki dünya, kabına sığmaz
Ey gönül, şafak henüz sökmemiş
DÜŞLERİM VARDI
Bir kitap gibi dürülürmüş dağlar
Çer-çöp halinde sürülürmüş bağlar
Ömür bitti; bitti, oyun eğlence
Gün üstüne savrulurmuş o çağlar
Düşlerim vardı, bir ömre yetecek
Kim derdi ki, güneş gibi batacak!
Aklım, can evimden koptu kopacak
Kemal vakti, zeval vaktine ağlar!
DÜŞLERİM VAR
Düşlerim var, dilek taşına yazdım
Hünerimi taş sütunlara kazdım
Gezdim, dolaştım âlem-i İslam'ı
Geleceği Türk'ün ruhunda sezdim
Yarınlara hazırlan, Ey milletim!
Cehalettir can düşmanı bilelim
DÜŞLERİM SARMAŞIK DALI
Geceler, düşlerim sarmaşık dalı
Dolanır birbirine moru, alı
Yıldız kayar, karanlığın kalbine
Rahmete açılan, diller dualı
HİSLENİRİZ
Dün kanatlandı, uçtu elimizden
Beş vaktin hürmetine hisleniriz
Gözyaşı döker dua dilimizden
Gönül bu, sevda ne der hisleniriz
Zaman, her nefes alıp verişimiz
Niyet, hatırla yâd edişimiz
Vuslat, baki âleme varışımız
Sabır, tebessüm eder, hisleniriz
HASRETİM
Nakşi’yim, sükûtum ahenginde titrer
Bütün kalbim vuslat deminde, Hak der
Döner ruhumu hak ışığı sarar;
Hasretim, dervişlik hırkası giyer
HASRET
Hasretini çektiğim günler acı!
Ayrılık acı lokma gibi geldi...
Sabır çilesine sükût utacı
Rüzgâr sanki bütün yükümü aldı
Elbet silinmez gözyaşı utancı
Telkin mi, teskin mi ilacın adı
Kavuşmak için biraz daha sabır
HASRET DOLU ŞANCI
Özlem hasret içimizdeki yangın
Gariplere o yangın serinlik verir
Kanat çırpar, deryalar kadar engin
Hasret dolu sancı serinlik verir
HASRETİ TAŞIR
İnsani, kıssalarla büyür, romanlaşır
Tarih, hisselerle yürür, destanlaşır
Gaye-ufuk-ideal insan hasreti;
Dil’de, İş’te, Fikir ‘de ebed taşır