Bedrettin KELEŞTEMUR


ELÂZIĞ VE İHRACAT…

FİKİR BAHÇESİ


ELÂZIĞ VE İHRACAT…

Bedrettin KELEŞTİMUR

 

2025 yılının ilk çeyrek ayını da geride bıraktık…

Elâzığ Şehrinin ihracatını, 2024 yılı ile karşılaştırmalı olarak vermek istiyorum.

TİM (Türkiye İhracatçılar Birliği) her ayın ilk haftasında yaptığı açıklamaları kendimize baz/ temel alıyoruz.

TİM, ihracat rakamlarını 21 sektör üzerinden

Elâzığ İlimizin, 2025 Yılının Mart ayı toplam ihracatı, “10 milyon 493 bin dolar…”

Elâzığ İlimizin, 2024 yılı, Mart ayı toplam ihracatı, “27 milyon 682 bin dolar…”

İhracatta ki bu sert düşüş nereden geliyor derseniz?

Elâzığ İlinin, ”Madencilik Ürünleri…” Mart-2024 ayı ihracatı, “20 milyon 837 bin dolar…” iken, 2025 yılının Mart ayında, “Madencilik Ürünleri…” ihracatında, bir önceki yıla göre, “16 milyon 720 bin dolar!” bir düşüşle, bu sektördeki 2025 Mart ayı ihracatı, “4 milyon 117 bin dolara…” geriliyor.

Elâzığ İlinin, 01 Ocak- 31 Mart 2024 yılının ilk çeyrek dönemi ihracatı, “72 milyon 437 bin dolar…”

2025 yılının ilk çeyreğinde, toplam ihracatın; “29 milyon 233 bin dolara gerilediğini görmek…” şehrimiz açısından üzüntü verici…

Elâzığ Şehrinin Sektörler bazında, ilk üç ay içerisinde; “bir milyon doları aşan ihracatları…” şöyle;

İklimlendirme Sanayi, “1 milyon 228 bin dolar!”

Kimyevi Maddeler ve Mamulleri, “920 bin dolar!”

Madencilik Ürünleri, “10 milyon 773 bin dolar!”

Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri, “11 milyon 311 bin dolar!”

Su Ürünleri ve Hayvansal Ürünleri, “2 milyon 935 bin dolar!”

Bu fotoğraf, Elâzığ gibi bir şehre yakışmıyor…

Yıllarca bu köşemizde, “tarımın endüstrileşmesinden…” söz ettik. Elâzığ İlinde; Elâzığ Ovası (Uluova), Yarımca Ovası, Behremaz (Sivrice) Ovası ve Kuzova, verimli topraklarıyla biliniyor. Bir kaidedir, “Bir damla su boşa akmasın, bir karış toprak boş kalmasın!” düsturuyla hareket etmeliyiz. Ekonomi de, “israf ekonomisinden verim ekonomisine…” yönelmeliyiz.

İhracatta, ilk 15 sırayı paylaşan şehirlerimiz şöyle; “İstanbul, Kocaeli, Bursa, Ankara, İzmir, Gaziantep, Manisa, Sakarya, Denizli, Hatay, Mersin, Konya, Adana, Kayseri, Çorum…”

Elâzığ İlimiz, maalesef, 81 il arasında, İhracatta 52.nci sırada yer almaktadır. Komşumuz Malatya İli, 36ncı sırada; Diyarbakır İlimiz ise 43.ncü sırada yer alıyor…

Bir Şehir için ihracatın büyüklüğü nedir?

Daha fazla Katma Değer, daha fazla Üretim, daha fazla İstihdam, GSMH’daki, refah payının yükselmesidir… Yaşanabilir Şehirlerarasında, 19.ncu sırada yer alan Elâzığ Şehrinin, ‘iktisadi alandaki performansının da…’ aynı oranda artmasını istemek kadar doğal ne olabilir?

Komşu İlimiz Malatya’nın, “Kuru Meyve Mamulleri sektöründe…” 2025 yılının ilk üç aylık ihracatı,

“52 milyon 78 bin dolar…” Malatya ilimizi kutlarım! Bu önemli bir performans…

Ya bizler Elâzığ Şehri olarak, “Üzüm ve Badem baz alınarak…” sektörde belli bir performans gösteremez miyiz? Üç tarafı sularla çevrili bulunan Elâzığ Şehrimizde, “Su Ürünleri…” tekrar masaya yatırılmalıdır.

Özellikle de, “Tarımın Endüstrileşmesi…” yolunda ciddi adımlar atılmalıdır.

GENÇ NÜFUS VE TARIM…

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın bir açıklaması üzerinde düşünülmeli…

“2024 yılı itibariyle ülkedeki genç nüfus tarımdan uzaklaşıyor… Çiftçilerin yaş ortalamasının 59’a yükseldiğini görüyoruz! Bayraktar, gıda arz güvenliğinin tehlike altında olduğunu belirtiyorlar.”

Gazi Atatürk, “Köylü milletin efendisidir!” der. Bu millet öncelikle, köyüne, köylüsüne, toprağına sahip çıkmalıdır. “Can, boğazdan geçer!” sözü de bu millete aittir. Asrımızın en büyük kavgası, ‘boğaz kavgasıdır’ O kavgayı belki pek göremezsiniz… Ama bir gerçek var ki, “gıda sektörü…” her zaman için revaçtadır. 1970’li yıllarda, köylerimizde ‘genç ve dinamik bir nüfus…’ vardı. Birçok köyümüzde, ilk ve Orta Okul ve beraberinde Sağlık Ocağı/ veya Sağlık Evi bulunuyordu. 2025 yılının genel fotoğrafına baktığımızda, “köylerimizi artık ihtiyar bir nüfus bekler olmuştur!”

Türkiye’de, en büyük şikâyetimiz, ‘gıda fiyatları üzerinde…’ olmaktadır. Siyasetin Odağında da artık, ‘gıda rejimi…’ yatmaktadır. Türkiye’de, “18-32 yaş arası genç çiftçilerimizin oranı sadece yüzde 5’ler civarındadır.” 85 milyonu bulan ülkemizde, elbette ki, tarım politikaları sürekli kendisini yenileyecektir. Bu yenilenmeyi, ‘dinamik bir güç olarak…’ düşünmekteyim.