ESKİYE ÖZLEM
Bedrettin Keleştimur
Nedendir içimde eskiye özlem,
“Eski günler, eski bayramlar” deriz
Günümüz, ‘bilim çağı’ odur, gözlem
Dünya mı, ‘büyük bir köy oldu’ deriz
Dün, sevgi yüklü gönül bağı vardı!
Sevgiyle yüklü bağlarımız koptu
İki insan arasında dağlar var…
ESKİ- YENİDÜNYA
Eski dünya, huzuru çimlendirmekte
Yenidünya, mazlumu çiğnettirmekte!
ESKİ ANILARDA
Eski anılarda, gözyaşı döker
Sevgi, o anılarda toprak kokar
Fırat'a sor, yolu nereye akar
Gurbet, dağlar ötesi kadar uzak
Sabır çiçeği, gönül suyu ister
Çiçeğin albenisi reyhan kokar
Kokusu, sükûtum kadar nahif...
ESKİ DOSTLAR
Her ne hikmetse; "eski dostlar “deriz
Yeni yıla, sabaha uyanırken
Hala hasret dolu yıllarda yaşar
Gönülden, "vefalı dost geldi" deriz
Sadakat yarışır, gözler aşina
Aşılmaz dediğin dağlar aşılır
Dost yüreğinde mevsimler hep bahar
ESKİ KONAKLAR
Esrarını korur hala eskiler
Sohbetimi saklar eski konaklar
Kale surları gibi taş duvarlar
İçine uhrevî bir huzur dolar
Kimbilr kaç nesli saklamış konak
Orda irfan meclisi asırlara
Nedamet diler o eski mekânlar
Aslına rücu eder, ebed bizim
Konaklar elbet sıla-i rahim bekler
O ESKİ SOKAKLAR
O eski sokaklar, hoş sohbet yüzler
Kapısı, avluya açılan evler
Avlusunda; lale, sümbül, nergisler
Hatıralarıma düştü, alevler…
ESKİYİ YÂD EDELİM
Hatırlarımda Turan Gazetesi
Adımlarımla, Gazi Caddesi
Ne Saray Sineması kaldı, ne Gölcük!
Eski dünyamızın değişti adresi!
NEREDE ESKİ ŞEHİRLER
Nerede eski şehirler, sokaklar?
Mahalle bakkalı önünde çocuklar
Top koşturan toprak kokulu yüzler
Zamana hasret soluyan faytonlar
Bir yürek sessizliğinde adımlar
İğde kokulu nihavend bahçeler
Serin esen selvilerde tebessüm
ESKİYE ÖZLEM
Eskiye özlem, yeniye dikkat çeker
Özlemle, geleceğe gözyaşı döker
Daha nahif, daha zarif bir yol ister
Ruhun güzelliği yollara akar
Eski Dostlar,
Anılarda Eski Dostlar
Mazi, perde perde açılır;
Işık gibi doğar, Eski Dostlar
ESKİ DOSTLAR
Nerede eski dostlar, eski günler
Misk gibi kelâm kokardı, o günler
Şiirin ahengiyle uyanırdı
Her mevsim bahar kokardı, o günler
ESKİ İLE YENİ
Bayramı, bayram diye düşünde gör
Düşlerimle hakikat barışmıyor!
O nice sofraları aşında gör
Hayırla, ihlasla âdem yarışmıyor
Eski ile yeniyi karşında gör
Özüm, sözüm eskiyle karışmıyor
Gölgesi bile bugüne düşmüyor
ESKİ DÜNYA
Eski dünya, çocukluğum, gençliğim,
Doğanın ahenginde, ritminde yürür
Zevkinde, estetiğinde dinçliğim
Gönle düşen resminde sevda yürür
Eski dünya daha samimi, sade;
Asude bir bahar misali yürür
Gözlerde, dost bakışlarda derinlik,
Engin ufuklara serinlik yürür
Yeni Dünya, ezberlerini bozdu
Zamana, ihtiyar sükûtum yürür
ERDEMLİ İNSAN
Erdemli insan kimlerdir, sorarım?
Adil yüzlü gönüllerde ararım!
Dürüst, güvenli hem de hamiyetli
Eli açık gönüllerde tararım
Varlıkta, yoklukta da haysiyetli
Sabır yüklü gönüllerde görürüm
Her haliyle de vakarlı nazarlar
Huzur verir, içimizde gezerler