Bedrettin KELEŞTEMUR


HAZAR ŞİİR AKŞAMLARINA

FİKİR BAHÇESİ


HAZAR ŞİİR AKŞAMLARINA

Bedrettin KELEŞTİMUR

ŞİİRİN BAŞKENTİ

Sadık Kemal Tural'dan, sesleniş 

"Şiirimizin Başkenti, ELAZIĞ"

Sevgi dolu, yürek dolu; besleniş!

Alkışlarda, şiirin mahşeri alanı

 

ŞAİRİN YÜREĞİNDE

"Tarihler ismini andığı zaman;"

Türkistan’dan yürekli ses yükselir

Bahar çiçekleri açtığı zaman,

Uygarlığın ışıkları yükselir

O ışıklar, şairin yüreğinde...

 

GÜL BAHÇESİ

Tebrizli şairden, kutlu iltifat;

"Harput, Orta Asya'nın gül bahçesi"

Tarihi buluşturan vuslat şehri,

Gül Bahçesine misafir; Şairler,

Gönlümüzün erenleri, HOŞ GELDİNİZ

 

KIRGIZ NİŞANI

Aytmatov'dan, yüreklere dokunuş,

"Türk Dünyasının Manevi Azığı"

Roman tarzında, lütufkâr okunuş

Hazar'a ikram edilen yüzüğü,

O yüzükte kazılı, Kırgız nişanı

 

HAZAR'DA HUZURA ERDİ

Hazar'da, Gaspralı'yı dinlerim;

"Dil'de, İş'te, Fikir'de Birlik" derdi

Bir olmak, şuuruna erdim, geldim.

Gönüller Hazar'da; 'huzura erdi'

 

ESKİLER

Eskiler, neden aranır, sorulur

Sular, kendi mecrasında durulur

Taşarsa, kendi mecrasından sular;

Durulmak için gönüller yorulur

O gönüllerden, eskiler sorulur

 

AKILLA…

Akılla, bir yere kadar gidersin!

Beş duyunun da sınırları var

Gönül, her türlü çığlığın sesidir

Gönülle, deryalar aşar gidersin

 

BAHAR ÇELENGİ 

Hazar'dan köprüler kurdum, Türk illerine

Bir büyük sevda yürür, gönül dillerine

Şiirin efsunkâr nakışlı güllerine

Hiç solmayacak "bahar çelengi" yakışır

 

YÜZÜ KARASI

Ha Filistin, ha Doğu Türkistan'ım

Acılardan başka yoktur bir anım

Sebiller gibi akar durur kanım

İnsanlığın ayıbı, "yüzü karası"

Ankara, "merhem olsun" yarası 

İnsanlığın yarası, sızısı benim!

 

BİR MİLLETİZ

Kökleri derinde, mümbit ağacız 

Bir gövde de nice dal, nice budak

Heybetiyle nazar eden bir dağız

Her damla gözyaşı, millete adak

 

HAZAR ŞİİR AKŞAMLARINA

Altaylardan Hazar'a yürekler yürür

O yürekler, fetih diliyle konuşur

Yirmibirinci asır, "aslına" yürür

Yürür de, cihan diliyle konuşur

 

FÜTÜVVET DİLİYLE

Canlar, dostlar, yarenler; 

Gelin, fütüvvet diliyle konuşalım,

Dedikodu, bizim işimiz değil

Ferasetle engelleri aşalım,

Ağulu pusular aşımız değil

Coğrafyayı gönül evi yapalım

Gönülden yollar, köprüler yapalım

Sevgiyi, evimize harç yapalım

Gönülsüz işler muradımız değil

 

DÜNYA İMTİHANI

Dünya, Âdem’in sürgün imtihanı

Dünyada hazırlar, ebedi hanı

Yüksek bir ahlak duygusu adalet 

İlim, hikmet, marifet serüveni

Denizler mürekkep, kalemin hani?

Âdem’le züldür cehalet, atalet

 

SEVDANIN DİLİ

Sevdanın dili, hicrandır dünya da

Dermanın dili, burhandır dünya da

Rüzgârın dili, devrandır dünya da

Divanın dili, şükrandır dünya da

Hasretin dili, irfandır dünya da

 

YEDİ BAŞAK VEREN

Kıyama kalkar su, huşu içinde

Dökülür deryaya, koşu içinde

Damla damla akan gözyaşı değil;

Yedi başak veren düşü içinde

Yeni nesil ümit dolu, hınç dolu

Sana rehber olsun ecdadın yolu

Oğuz’un Kayı, Kınık, nice kolu

Domaniçler sürgün versin yeniden

 

21 EKİM GÜNÜ KEMALİYE

“Siz kemale ermiş insanlarsınız!”

Gazi Atatürk’e adaş oldunuz!

Kemaliye, ufkuyla anlarsınız

Vatan sevgisiyle ihya (kardeş) oldunuz!

Sıla-ı Rahimle bir canlarsınız!

 

GURBET 

Gurbetin kaynayan yarasıyım ben

Bir garip çilenin darasıyım ben

Düştün mü gurbete, derin kuyuya

Gurbette, sılanın sızısıyım ben

Gurbeti içinde yaşayan bilir

Bir büyük çileyi taşıyan bilir 

Dağ, taş, kanat çırpan aşiyan bilir 

Gurbette, sılanın şarkısıyım ben

 

HAZARDA BULUŞALIM

Şair yürekler, Hazar'da buluşalım

Bir aşk risalesini bölüşelim

Kopuzdan, saza uzanır nağmeler

Ahmet Yesevi ‘den çağlayan hikmet,

Söz meclisinde kalpler çakmak çakmak

Aşkla, hünerle deryalara akmak...

Akşam vaktinin zarafeti...

 

GÖNLÜMÜ VERDİĞİM ŞEHİR

Derler, “Elâzığ bir çan ak içinde”

Sevdası, Uluğ Türkistan içinde

Çanak tutar eller, gülzar içinde

Türküler, gönlümü verdiğim şehir

 

DUAMI BIRAKTIM

Halep’te, gözyaşımı

Kerkük’te, gönlümü bıraktım

Fırat Vadisinde, hüznümü

Harput’ta, dua mı bıraktım…

 

SES DÜNYAMIZ

Türküler, şarkılar ses dünyamız

Türkülerle söyleşir, dertleşiriz

Şiir, sanat, edebiyat; söz dünyamız

Sözümüzle halleşir, eyleşiriz