Bedrettin KELEŞTEMUR


İSTİKLAL MADALYASI

FİKİR BAHÇESİ


İSTİKLAL MADALYASI

Bedrettin KELEŞTİMUR

Dedem, boynunda İstiklal Madalyası

Gururla taşıdığı, en büyük rüyası,

"Vatan sağolsun, bayrak inmesin yere"

Dedem, "Tevfik Çavuş “isminden hoşnut olur,

Göğsü, cepheden cepheye doğru çarpardı

Kimbilir, hangi siperler ona yardı

Dokuz yıl, cephelerin ölüm kusan çilesi

Yürürdü, tevhit boyasında bir ömrü sükûtla…

Gözü kadar gönlü de, ufuklarda…

Ufuklarda gezinirdi türküsüyle…

Bir türküydü, “Vatanın kurtuluşu…”

Kâh kıyamda, secde de geçti ömrü

Kıyamda, ‘dimdik ayakta…’ vecd hali

Secde de, ‘şükrün edasında…’ ağlar!

Dedem, ‘Kurtuluş Savaşında…’ cephede;

Cepheler, ışıl ışıl vatan kokar…

Vatan derdi, bize aşk-ı minvaldir.

 

ECDAT ANLATTI

Ecdat anlattı, İstiklal Harbini,

Belki tarihler yazmadı, merdini!

İçinde sakladı, bütün derdini?

Acısıyla uyanırdı, Anadolu!

Şâhadet şerbeti içen evladı

Vatan sevdasına adanmış canlar

O gözler, “bir anlık gaflet belâ!”der,

Uyan, “basiretin açık olsun, Ey can!” der

 

HAYATA DOKUN

Hayata dokun, dokundukça yâr olur

Âminler, seni koruyan ince zar olur

Bir mazlumun gönlünde bahtiyar olur

Güzellik, erdemlik tacıyla mesrur olur

Ey gönül, zarafetiyle ihtiyar olur

 

EMPATİ YAPAR MISIN?

Empati yapar mısın her anını?

İçinde hisseder nice canları

Duyar, çığlığın en zor anını...

Gözyaşlarında dökülen anları!

 

HAK BİR…

Hak bir, haktan ayrılan onlarca yol

Şahadet edecek ömrüne o yol!

Ey nefis, çekil yolumdan diyecek!

Ey toprak, vatan olmaya gaza yol...

Dünya zevkinden ayrılan nice yol,

Sırat-ı Müstakim bize emin yol

 

NİYET ET…

Niyet et gönülden, hayırla iste

Hevesin, gurur rüzgârı esmesin

Şiir gibi hayatın gür bir seste

Yolunu mağrur bir eda kesmesin

Sözünle kalbe dokun, her nefeste

Sakın, zalimin ağına düşmesin

 

HİSSE AL…

Bazen, bir günden kendine hisse al

Gün doğumu, batımı kadar fani!

Gençliğim, "eyvah!" deme; hisse al

Tufan gibi estiğim günler hani?

Ölüm, bir nefes kadar sana yakın,

Bu dünyada, vakıf insandır gani!

 

21 ARALIK

Yirmi bir Aralık, kar yüzüne hasret

Geceler, yüreğim ayaza çeker

Arar gözlerim bulut bulut nusret

Dualar, asumana rahmetin döker

Üç aylar, rahmet rahmet nur yağar

Nur üstüne nur, bulut bulut akar

 

YARIN ANILIRSIN

Yarın anılırsın, acep neyinle?

Hele bir hayatı sükûtla dinle

Bir kamış, nasıl deruni ses verir?

Şeb-i Aruz bil, vuslatını dinle

 

DAHA DERİNLERE KAZ

Daha derinlere kaz, tarih fışkırsın 

Derinlerden, şanlı mazim haykırsın

Dün, bugün ve yarın; dünya üç gündür

Hayat, hakkı bilene, toy, düğündür!

 

OKULLU OLDUK

Okullu olduk, bitmedi dersimiz!

Bizlere hayat, okul; irfan okulu

Geleceğe taşıyacak harsımız

"Beşikten mezara kadar ilimdir!"

Dileğimiz, arzumuz, gayretimiz

Zihnimde şimşekler çakan, ‘hikmettir’

 

YETMİŞ YIL

Yetmiş yılımız, nasıl gelip geçmiş?

Baharı, kışı hep içiçe geçmiş

Çocukluk, gençlik, ihtiyarlık derken,

Dün, bir masal, hikâye olup geçmiş

Bir ömre bedel çile romanımız!

Acep, yarın dile gelir mi anımız?

Unutulmaz, delikanlılık çağımız

 

GAZZELI COCUK

Ben Gazzeli çocuk, masum gözlerde 

Şahadete uyanır, her sabahım 

Sükûtun tevhid tuğralı sözlerde 

Zulüm surlarını kuşatır ahım

Ahım yürür, top mermi üzerine

Anasız, babasız öksüz yarına 

Şahadet, cennet kokulu karanfil 

Ben Gazzeli çocuk, gönlüm seccade

Yarabbi, ahvalim sana amade

 

BİLMEM YARINI

Bilmem yarını, hayır için dua ederim

Dualar, âminlerle zırhımı giyerim

Dünyanın kâhrını, çilesini çekerim 

Şu garip yurda, fani âleme vatanım derim

Dünya, ahiretin azığı derim

 

NASIL BİR GÖZLE

Nasıl bir gözle bakarsın âleme?

Bre şaşı mı görürsün Âdem’i!

Hayret, vicdanın sığmaz mı kaleme?

Yoksa yüreğin almaz mı Âdem'i

"Yaratılanı, Yaradan'dan ötürü"

Hâlâ, hoş görmez misin Âdem’i?

 

ÖMRÜN CEFASI

Ömrün binbir cefası nedir bize?

Ders midir, ibret midir, çile midir?

Dünya hevesi, elbise mi bize

Mor mudur, sarı mıdır, gri midir?

Anladım, şu dünya imtihan bize

Zor mudur, gayret midir, vuslat mıdır?

 

TARTIYA SLIRLAR

Konuş ama erdemli söz söyle

Söz ile seni tartıya alırlar 

Dilin varmasın her söze, öz söyle

Sükûtun ile gönüle alırlar

 

ÜÇ AYLAR

Üç aylar, gün daha ılık, daha masum

Zaman daha mahcup, daha ideal 

Rüzgâr eser, aşk rubaisi söyler

Gönüller, üç ayların vadisinde

Seyran eder, Cennet-i âlâ düşlerinde

Resul'ün izinde yürür ervahı Tayyibe

 

Üç aylarda, nur üstüne nur yağar

Akıl, idrak, zihin; gönül hücresinde

Bir ilahi talimin ritminde 

Mevsim kış olsa da, bahara döner

Ruhlar âlemi bir minvalde döner 

Bir coşku, bir cezbedir, İlahi!

Aşk vaveylasında, seyran ederiz

 

ÜÇ AYLAR,

Üç aylar; Recep, Şaban, Ramazan

Gönül baharına düşer cemreler

Üç. Aylar, "yahu “der, döner semazen

Bahara müştak olur, öter kumrular

 

HARPUT’TA MENKIBELER

Şair Ruhunda menkıbeler yatar

Her menkıbe kalbimde küt küt atar 

Mısralarda seyran eder âlemi

Âlemin sırrı efsunkâr hava katar

 

Gönül âleminde ilham pınarı

Orada besler efsunkâr çınarı

Çınardan sor, marifeti hüneri

Geyikli Baba'dan menkıbe katar

 

Harput'a, efsane diyarı deriz

Hayatı onlarla talim ederiz

Bir burçtan bir diğer burca eseriz

Belek Gazi, nice menkıbe katar

 

Harput'ta; Ankuzu Baba, Arap Baba

Bigâne gezeni, çeker hesaba!

Efsane, girmez bedeni turaba

Mana erleri, ihlasa yol katar