Bedrettin KELEŞTEMUR


KARANLIĞIN ŞERRİ

FİKİR BAHÇESİ


KARANLIĞIN ŞERRİ

Bedrettin KELEŞTİMUR

Kur’an’da, Felak Suresini sıklıkla okuruz. 

Felak Suresi 3.ncü ayette şöyle buyrulur, 

“Ve gecenin şerrinden, zulmeti çöküp ortalığı kapladığı zaman!”

Sözlükte karanlık, “ışığı olmayan, her yeri ya da bir bölümü ışıktan yoksun olan!”

Karanlık kelimesinin eş anlamlısı olarak, “loş, ışıksız, kara, koyu, korkutucu, gizli, saklı!” gibi kelimeleri kullanırız.

Karanlık kelimesinin zıt anlamlısı, ‘aydınlıktır…’

Hadid Suresi 9.ncu ayette şöyle buyrulur, “O Allah sizi inkâr ve cehalet karanlıklarından kurtarıp iman ve ilim aydınlığına çıkarmak için kuluna apaçık ayetleri indirmektedir. Şüphesiz ki Allah, size karşı çok şefkatlidir, sonsuz merhamet sahibidir!”

Karanlıkla birlikte ‘inkâr ve cehalet kavramları…’ sinir uçlarınıza dokunur. Sizleri sürekli olarak da, rahatsız eder. 

Nur Suresi 40.ncı ayetle devam edelim, “Onlar sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizler (imanı ikrar etmezler), kördürler (anlayış gözü ile hakkı ayırt etmezler) Artık onlar (bu hallerinden) dönmezler”

Karanlık kavramıyla hafızalara, “inkâr, cehalet, sağırlık, dilsizlik, körlük vesaire!” birlikte gelir. 

“Gül Kokulu Karanfiller” şiirimizde şöyle diyoruz?

“Saflar, bir defa bozulmaya dursun/ Fitne, fesatla çözülmeyi görsün/ Ağlasın, gül kokulu karanfiller/ Yürüsün, Ebreheler, sersefiller!”

Cephede ve namazda, kurulan saflar…’ Yüce Yaratan’a, ‘bir ulvi yakınlıktır.’ 

Dualarımızda, “Yarabbi! Yer ehline, gök ehline bizleri sevdir, sevindir; muhabbetimizi, muhabbetullahımızı artır.” deriz. 

Aydınlık nedir derseniz; ‘nimettir, şükrandır, ilimdir, hikmettir, marifettir, bilimde derinleşmek; hak, hukuk, adalet, ışıktır…’ Güzelliklerin, iyiliklerin, hayır ve hasenatın membaında, ‘aydınlık’ vardır. Bizler, aydın insan için de, ‘münevver insan…’ deriz. 

Karanlıkta, ‘gaflet batağı, ihanet yatağı, kötülüklerin ördüğü zulüm ağı vardır’ 

“Karanlıkların Selinde…” şiirimizde şu ifadelere yer vermeğe çalışırız;

“Yaram, yaralarım durmadan kanıyor!/ Sanki içindeki bozguncuyu arıyor?/ Ne göz gözü, ne yürek yüreği tanıyor! Zulüm dörtnala kamçısı elinde/ Vurdukça, âlem- İslâm yanıyor/ Sarıldığı yaftalar, ne sanıyor?/ Akıl tutsak, ‘garabete biniyor’/ Koşuyor, karanlıkların seline…”

İnsanın yaratılışında, 10 önemli hasleti/ fıtratı görebilme ferasetini ancak bir mü’min okuyabilir.

İnsan, şu fani hayat serüveninde kendisini sürekli yenileyebilmelidir. 

“Kendini bilen, Rabbini bilir…” sözünü sizler tefekkür ettikçe ancak, huzur iklimine yürüyebilirsiniz?

“İnsanın çok zalim ve cahil olması,

İnsanın aceleci olması,

İnsanın menfaatine çok düşkün olması,

İnsanın Allah’a karşı pek nankör olması,

İnsanın hırslı ve cimri olması,

İnsanın kıskanç ve hasetçi olması,

İnsanın zayıf yaratılmış olması,

İnsanın ümitsiz olması,

İnsanın tartışmacı olması,

Sıkıntıda Allah’ı çok anması, sıkıntı geçince yüz çevirmesi…”

İnsanoğlunun en büyük mücadelesi ne olmalıdır?

Karanlığı ören ‘nefis duvarlarını yıkmasıdır’

İnsan, ‘güçlü olmayı…’ sever. O güçle insanlara hükmetmeyi sever.

O gücü, tasavvur edilmeyecek bir oranda kullanmayı sever!

Bir şiirimizde şöyle diyoruz;

“Barışı, güç değil; adalet korur!/ Sabır meşalesi, asalet durur!

Eski-Yeni Dünya; köprüler hani? / Temel taşları, üstünde irfanı…

Ağla ey dünyam, heveslerine!/ Seni yerle bir eden nefislerine…

İkilik demedin, koştun bozguna! / Çıkacak yol aramadın, düzlüğe!

Düşlerimi yıldızlara anlattım! / Göğsüme bastığım, gülü inlettim!”

Nur Suresi 40.ncı ayette şöyle buyrulur;

“Yahud (kâfirlerin amelleri, fesad ve boşuna oluş bakımından) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. O denizi bir dalga bürüyor; üstünden bir dalga daha (Gökte de yıldızları kaplayan) bulut var. Birbiri üstüne yığılmış karanlıklardır ki, kendisi elini çıkarsa, onu göremeyecek kadar… (İşte kâfirlerin amelleri de, hiçbir işe yaramayan ve fayda temin etmeyen bu karanlıklar gibidir. Kâfir, kalbindeki koyu karanlık sebebiyle hakkı göremez ve hidayete eremez.) Allah kime hidayet yaratmazsa, artık onun için hiçbir nur yoktur.”

İlim, irfan, ihlas velhasıl imanla beslenmeyen yolları bırak deriz. 

Haset, gurur, kibir, öfke, kin vesaire kötülüklerle beslenen yollar, ‘karanlığa akan yollardır’

İnsana, onun varlığına dost olmayan yolları bırak, deriz!

İnancımız bizlere, ‘günah, düşmanlık, isyan üzerinde…’ bir araya gelmeyiniz! Ancak, ‘iyilik ve takva üzerinde buluşun/ veya konuşun/ istişare edin’ 

İsra Suresi 11 ayette şöyle buyrulur “Ve insan hayra dua ettiği gibi şerre de duada bulunur. Ve insan pek acelecidir!” Aydınlık yollarda, sabır ve sükûtla yol alacağız… “Her gecenin bir sabahı vardır!” sözünde buluşacağız! 

Fatır Suresi 19-21.nci ayetlerde şöyle buyrulur; “Körle gören (kâfir ile mü’min); karanlıklarla nur (batıl ile hak); gölge ile sıcaklık (cennet ile cehennem) bir olmaz!” Gecenin/ veya karanlığın şerrinden Allah’a sığınırız (amin)