Bedrettin KELEŞTEMUR


KİMLERİ DOST EDİNECEĞİZ

FİKİR BAHÇESİ


KİMLERİ DOST EDİNECEĞİZ

Bedrettin KELEŞTİMUR

Dost nedir? Bizim hakiki dostumuz kimdir/ kimlerdir?

Ülkemiz içerisinde ve dışında; ‘sıkıntılı bir süreçten’ geçiyoruz. Bu süreçte bizler nelere dikkat edeceğiz? Öncelikli olarak, bu milletin ‘dostu ve sırdaşı’ kimlerdir? Her gelene, “A benim sadık dostum” diyebilir misiniz? Bizim tarihimizde, ‘Lawrens tiplemeleri’ ile doludur. Dün olduğu gibi bugünde, hiçbir olay ‘tesadüfî’ değildir. Tarih ilmi bizlere, ‘sebepler’ sorusunu yöneltir.

‘Sonuçlar üzerinde…’ kendimize dersler çıkarmamızı ister…

Hz. Kuran bizlere, ‘ışık’ tutuyor; Rehberlik ediyor.

Bakara Suresi 12. Ayette şöyle buyrulur; “Sen onların milletlerine tabi olmadıkça, ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar, senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar!” 

Günümüzün genel fotoğrafına şöyle bir bakalım. Filistin’de/ Gazze’de olanlara, Doğu Türkistan’da olanlara, 21. Asırda mazlum milletlerin içerisinde düştükleri vahim durumlara…

Maide Suresi 51.ayette şöyle buyrulur; "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dostlar edinmeyin. Onlar birbirinin yarânıdırlar. İçinizden kim onları dost edinirse, artık şüphesiz o, onlardandır. Muhakkak ki Allah, zalimler topluluğunu ( inkârlarındaki ısrarları sebebiyle) hidayete erdirmez" Gazze’de olanlar karşısında, o kadar insan haklarından dem vuran, ‘Batı Âlemi ayağa kalkabildi mi?’ Kadın, çocuk, korumasız insan demeden katledilen 50 bin insan ki, bu vahşet, ‘asrın yüzkarasıdır’ Bir bakıma, ‘insanlığın çürümüşlüğü/ veya çöküşüdür’ 

Maide Suresi 55 ayette şöyle buyrulur; "Sizin dostunuz ancak Allah'dır, O'nun Resulüdür ve (Allah'ın emrine) boyun eğen kinseler olarak namazı hakkıyla eda eden ve zekâtı veren müminlerdir"

Bizim asıl dostumuz, boyamız, asıl bağlanacağımız ipimiz, “Kur’an ve Sünnettir…” Bu ayet bize duruşumuzu tarif ediyor. O duruşta, vakar vardır. Edep ve adap vardır. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” emrinin bizlere ihsan ettiği sağlam ve köklü duruşu vardır. O duruş, tarih boyunca da bu milletin kimliği olmuştur. O kimliği bizler, Malazgirt’te, İstanbul’un fethinde, Çanakkale’de ve İstiklal Savaşında idrak ettik.

Al-i İmrân Suresi 115 ayette şöyle burulur; “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın.İşte bunlar için büyük bir azap vardır” 

İnancımız bizlere ısrarla, “Parçalanmayınız” “Ayrılığa düşmeyiniz” diyor. 21. asırda, İslam dünyasının içerisinde bulunduğu manzara… İçimiz sızlıyor değil mi? Geceleri uykularımız kaçıyor değil mi? 

Sızlanırız ama içerisinde yaşadığımız dünyayı/ veya o dünyanın istikametine ne kadar müdahale edebildik? Maide Suresi 68 ayeti lütfen birlikte okuyalım; "De ki: "Ey ehl-i kitab! Siz Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirilen (Kur'an)ı hakkıyla tatbik etmedikçe, hiçbir şey (hiçbir hakikat) üzere değilsiniz!" And olsun ki Rabbinden sana indirilen (bu Kur'an), onlardan birçoğuna azgınlık ve küfrü artıracaktır. Öyleyse kâfirler topluluğu için üzülme!"

Bizler belki yıllarca, Kur’an’ı yüzünden okuduk. Kur’an ahlakı üzerinde, ‘olmak muradında’ çabalarımız nedir? 

Maide Suresi 82 ayette de şöyle buyrulur; "Elbette, imân edenlere düşmanlık cihetiyle insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve ( Allah'a) ortak koşanları bulacaksın! Muhakkak ki iman edenlere sevgi cihetiyle onların en yakını olarak da, " Doğrusu biz hristiyanız!" diyenleri bulacaksın! Bunun sebebi, şüphesiz onların içinde âlimlerin ve (ibadet ehli) rahiplerin bulunması ve gerçekten onların ( hakka tabi olmakta Yahudi ve dinsizlere nisbetle) kibirlenmemeleridir"

Yahudi ve dinsizlerde neler gördük/ veya görmekteyiz; “kibir, öfke, haddi ve hukuku aşma, insan varlığına zulmetme…” 

Ve tekrar kendi iç dünyamıza dönüyoruz. Maide Suresi 57. Ayette şöyle buyrulur; “Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden, dininizi alaya ve eğlenceye alanları ve kâfirleri dostlar edinmeyin! Eğer ( gerçek) mü'min kimseler iseniz, Allah'dan sakının" 

Maide Suresi 56 ayette de şöyle buyrulur; "Kim Allah'ı, peygamberini ve iman edenleri dost edinirse, artık şüphesiz ki gerçekten galip gelecek onlardır, Allah'ın tarafdarlarıdır"

Elbette ki, “Zafer İslam’ındır…” Hak geldi mi, batıl zail olacaktır. Bütün mesele nedir? Kendimizi, fıtratımızı, içerisinde yaşadığımız iklimi de, bu büyük davaya hazırlamaktır. 

Bu millet asıl kendi fıtratına dönmelidir. Maide Suresi 54 ayetin işaret ettiği millet, “bin yıl İslâm’ın bayraktarlığını yapan bu millet/ Türk Milleti olmuştur!” 

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah (onların yerine) öyle bir kavim getirir ki, (O) onları sever; (onlar da) O'nu severler; ( o bahtiyar insanlar) mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı şiddetlidirler! Allah yolunda cihâd ederler ve hiçbir dil uzatanın kınamasından korkmazlar! İşte bu, Allah'ın bir ihsanıdır ki, onu ( kendi lütfundan rızâsına yönelen kullarından) dilediğine verir. Çünkü Allah, Vâsi (ihsanı bol olan)dır, Alim ( hakkıyla bilen)dir " Tekrar ediyoruz, ‘bu millet kendi fıtratına dönmelidir’ O fıtratta, ‘gelmiş ve geçmiş ümmetlerin en hayırlısı, Sahabe vardır’ Allah Resul’ünün (sav.) o kutlu okulu ve o okulun halkasında yer alan Sahabe, bizlerinde elbette ki, ‘rol modeli olmuştur/ inşallah gelecekte de olacaktır…’ 

Bizleri uyaran; bu uyarılarla birlikte yol gösteren öyle ayetler var ki. Maide Suresi 118 ayette de şöyle buyrulur; “Ey İman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Düşünürseniz biz size ayetleri açıkladık” 

Stratejik ortağımız dediğimiz, her türlü bilgiyi kendileriyle paylaştığımız, bir dünya/ Batı âlemi var!

Onlarla aramızda hiçbir gizli saklımız yok Kuran ne buyuruyor, “Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin” Bizler onları sevsekte, “onlar bizleri sevmezler!” Bizlere karşı içlerinde, “Kin ve nefret” vardır! Âl-i İmrân Suresi 120 ayette de şöyle buyrulur; “size bir iyilik dokunsa fenalarına gider. Başınıza bir kötülük gelse onunla sevinirler. Eğer sabreder ve Allah’tan gereğince korkarsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onları kendi amelleriyle kuşatmıştır.”

Ve sabır sükûnet iç içe… O sükûnetle geleceği takip edelim. Tuzaklara da düşmeyelim.

Selam ve Muhabbetle