Tahsin ÖTGÜÇ - Emekli Müftü

Tarih: 10.03.2025 17:25

KOMŞU HUKUKU

Facebook Twitter Linked-in

KOMŞU HUKUKU

 

Yeryüzünde yaşayan insanlar her zaman birbirleriyle yardımlaşma ve dayanışma içinde olmak, birbirleriyle iyi geçim kurma ve karşılıklı hak ve hukuka saygı duymak durumundadırlar. Toplumun huzuru ve mutluluğu için bireylerin kendi aralarında sevgi ve saygıya dayalı hayat tablosu oluşturmaları kendileri açısından önem arz etmektedir. Karşılıklı güven duygusunun olmadığı yerde haset ve karamsarlık vardır. Nefret ve kindarlık hastalığı oluşur. Bunun için diyalog ve hoş görüyü oluşturacak ortamı yakalamak için Yüce Allah’ın ve Peygamber efendimizin beyanlarını anlayarak yaşamaya devam etmek gerekir. Bilinenler, samimiyetle yaşandığı zaman müspet yönde tesirini görmek her zaman mümkündür.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır: “Allah’a kulluk edin. O’na hiçbir şeyle ortak koşmayın. Ana ve babaya, akrabalara, yetimlere, miskinlere, akraba olan komşuya, yakın komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya ve eliniz altında bulunanlara, iyilik edin. Gerçekten Allah, kendini beğenip öğünenleri elbette sevmez.” Nisa suresi 36

Cenab-ı Allah genelde insanlara yardım etmeyi emrediyor. Bunların içerisinde başta anne baba olmak üzere yardıma muhtaç olanlar olduğu gibi komşu ve dostlarımız da vardır. Komşu ve dostlarımızın hak ve hukukuna riayet etmek insani ve İslami bir görevdir.

Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurdular: “Sizden Allah’a ve ahiret güne iman eden misafirine ikram etsin. Sizden Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin. Sizden Allah’a ve ahiret gününe iman eden konuştuğu zaman ya hayır konuşsun veya sükût etsin.” Müslim, iman,74.

İnsanlara ikram etmek sünnettir. Bunun miktarı önemli değildir. Önemli olan dost ve komşularımızı memnun kılacak bir şeyler ikram edebilelim. İkram ve hediyeleşmeler toplumdaki bireyler arasında sevgi ve saygıyı oluşturur. Güven duygusunu pekiştirir. Komşularımızla karşılaştığımızda selam verip hal hatır sorulduğunda mutlu bir hava oluşacaktır. Varsa dargınlık veya küskünlük kendiliğinden son bulacaktır.

Peygamberimiz (sav) efendimiz, “Üç defa vallahi iman etmiş olmaz” buyurdu. Sahabiler: Kim iman etmiş olmaz, ya Resulallah? Diye sordular. Efendimiz, “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse” buyurdu. Buhari, Edep 29.

Yardımlaşmak, paylaşımda bulunmak, kişinin bir ihtiyacını gidermek güzeldir. İyilik yapılamıyorsa, buna maddi yönden imkân yoksa komşumuzu rahatsız edecek söylem ve eylemden uzak olmak lazım gelir. Bu durum da, iyilik yerine geçer. Müslümana yakışan, yaraya merhem olmaktır. Düşeni kaldırmak, aç olanı doyurmaktır. Kendisi için sevdiğini komşusu için de sevmektir.

Komşularımızı zaman zaman, ziyaret edip varsa ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak insani ve İslami bir görevdir. Dargınlık ve küskünlük hallerinin üç günden fazla sürmemesine dikkat etmeliyiz. Karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmaya önem vermeliyiz. Onların mutlu olmasının bizleri de mutlu edeceğini düşünmeliyiz. Komşu ve dostlarımızla birlikte huzur ve mutlu olmak, yaşadığımız kentin de havasını müspet yönde değişmesine vesile olacaktır. Bunun sağlanması için ikram ve hediyeleşmeye önem vermeliyiz. Bilmeliyiz ki, ikram ve hediyeler, komşuluk ve dostluklarımızı samimi hale getirecektir.

Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —