MANAS’A…
Bedrettin KELEŞTİMUR
Adım Manas’tır, Yakup Han oğluyum
Kin tutmaz dilim, birliğe çağrıyım
İlime, töreme aşkla bağlıyım
Bize nefes verenlerin bağrıyım
Söz, yürekten çıkarsa ışık olur
Vicdanların sesine neşet olur
Asırlar, o sedaya âşık olur
Aşa, zehir katanların kahrıyım!
Düşmanlarım, ikiyüzlü tuzaktır
Töre bilmeyenler, bize uzaktır
Turan ilinde, “ayrışma” azaptır
Sevdaların yürüyen, söz nehriyim
Şafak vakti kızıllığı, konca gül
Doğan güneşe açılır karanfil
Manasçının sesinde pırıl pırıl
Akseden adil yüzlerin şehriyim
Issık Gölü’nde, mavi bir tebessüm
Akınlarda, nal sesinde nefesim
Sözü doğru söylemektir, hevesim
Adım Manas, destanların mihriyim
MANASI BİLİR MİSİNİZ?
(MANAS'a, manas dostlarına ithaf)
Manası derin, destanı uzunca
O destan, Elazığ'da yazılıyor
Vefanın anlamı, yürek çözünce
Gelin, görün; aşk ritmi çiziliyor
Gaye-ufuk-ideal bir arada
Baskı için kitaplar bir sırada
Gazi-Eren, Alp kültürü orada
Tarih, hafızalara kazılıyor
Okuldur, albenisi olan okul
Yaradan’a el açmış, dua da, kul;
Varlığım, 'düşünce nehrinde' var ol
Bir kuşaktan, kuşağa geziliyor
Elazığ Şehrinin, "ebemkuşağı..."
Sarmış canları ilim-irfan ağı
Geleceğe akan vuslat ırmağı
Sevdalı yürekler de çözülüyor
"Sanatçıyı ilim muhiti besler"
Yüreklerde bir olunca nefesler
Aynı makamda yükselince sesler
Bir kutlu destan, tarih yazılıyor
ELÂZIĞ ŞEHRİNE
Derler, “Elâzığ bir çanak içinde”
Sevdası, Uluğ Türkistan içinde
Çanak tutar eller gülzar içinde
Türküler, gönlümü verdiğim şehir
Güzel Türkçe’m bayrak yaptığım şehir
İmdi, özünde buluştuğum şehir
ELÂZIĞ ŞEHRİNE
Elâzığ ziyalı, ışık yüklü şehir
Işığı Fırat’tandır; “su kadar aziz”
İlim, hikmet ona ne güzel mehir
Aşı nimet, yüreği kadar aziz!
ELAZIĞ ÜZERİNE
Gönül Coğrafyamın sevda şehri
"Türk Dünyasının Manevi Azığı"
Anılır, Fırat'ta ismin; "Ses Nehri"
Muhabbetin, yakın eder uzağı...
Sende, "asaletle cesaret" birleşir
"Dil'de, İş’te, Fikir ‘de Birlik" sözleşir
Âlemin, maşeri vicdanı oldun;
Yürekli, sevdalar, sende özleşir
ELAZIĞ ŞEHRİ
Düşünürüm, geçmişin Elazığ’ı
Yüreği Ahi Evran, dili Yunus
İlim, irfan meclisinde azığı
Dört yanına ışık saçan fanus!
Nerede kaldı, ak saçlı bilgeler?
Ruhumu ısıtan serin gölgeler
Destanlar burcunda, efsane Şehir
ELÂZIĞ
Elâzığ bağrıma bastığım şehir
Taşı, suyu, havası gönül okşar
Kalemi vicdanıma astığım şehir
Hilal kanatlı ufuklara koşar
Başını koyduğum; ‘yastığım şehir’
Bişkek’ten Elâzığ’a muhabbet yolu
Manas içre, can içre sohbet dolu
Kâh Talas’tır ufkumda, kâh Fırat’tır
Ata yurttan bize, irfan okulu…