Bedrettin KELEŞTEMUR


MUŞ İLİMİZİ KONUŞURKEN…

FİKİR BAHÇESİ


MUŞ İLİMİZİ KONUŞURKEN…

Bedrettin KELEŞTİMUR

Muş İlimize, “Alparslan Diyarı…” demek daha doğru olur. Muş İlimizde, ‘fütüvvet diliyle…’ konuşmak, ‘Divan…’ adı verilen o güzelim sohbet geleneğini gelecek nesillere aktarmak en büyük dileğimizdir. 

Güneydoğu Toros Dağları´nın uzantılarının Muş il alanını bütünüyle çevrelediğini görürüz. Muş İlimizin, güney ve kuzeyini yükselen dağlar oluşturur… Bu dağların isimlerini sizlerle paylaşmak isterim;

Akdoğan (Hamurpet) Dağı: Muş´un kuzeyinde yer alır. Doğrultusu kuzeydoğu-güneybatıdır. 

Şerafettin Dağları: Doğu-batı doğrultulu çok yüksek ve düzenli bir sırt görünümündedir.

Bingöl Dağları: Muş il alanının kuzey batısında yer alır. 

Haçreş (Karaçavuş, Çavuş) Dağları: Muş ilçe merkezinin güney-batısında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanır. 

Yakupağa Dağları: Muş il alanının güneydoğusunda uzanır. Doğrultusu doğu-batıdır… O sebepledir ki, Muş İlimize, “dağlara omuz vermiş şehir…” diyebiliriz.

Muş İlimiz artık kendisine marka olan değerleriyle Türkiye’de ön plana çıkmakta olan bir ilimiz olarak gözlenmektedir. “Alparslan ve Malazgirt-1071…” sadece Türkiye için değil, gönül dünyamızda, İslâm âleminde de önemli bir markadır. 

1650 km2’lik alanıyla Muş Ovası Türkiye’nin Çukurova ve Konya’dan sonra 3.ncü büyük ovasıdır.

Anadolu Şehirlerini bir baştan öte başa ihata eden kaleleri, Ulu Camileri, tarihi köprüleri, hanları, hamamları, zaviyeleri, kümbetleri, mezar taşları, tarihi evleri çarşıları vesaire bizleri o güçlü mazimizle buluşturur. Anadolu’nun sizleri tarihler buluşturan “açık hava müzesi formatında…” yorumlayabilirsiniz.

Bizler tarihimize, kültürümüze, edebiyatımıza, sanatımıza, musikimize vesaire bilumum zenginliklerimize ne kadar önem verdik? Bir aydın olarak da, “maşeri vicdanlarda sorumlu olduğumuzu…” belirtmek isterim. 

2007 yılından itibaren Türkiye’nin genel fotoğrafına baktığımızda, “her ilimizde bir Üniversite/ veya irfan ocaklarının yer almaya başladığını görmekteyiz.” Sadece bugünleri düşünmeyelim, ‘geleceğimiz için ilim ve irfan ocaklarının önemini…’ daha iyi kavrayacağız. Öyle inanıyorum ki, Muş Alparslan Üniversitesine Türkiye’nin dört bir yanından gelen gerek akademisyenlerimiz ve gerekse yükseköğretimde okuyan gençlerimiz aynı zamanda bu nezih şehrimizde, “sosyal, kültürel ve iktisadi bütünleşmeyi de sağlıyorlar!” Coğrafyayı bizlere vatan yapan da, ‘kendi içerisinde bir akıl, bir yürek oluşturan bütünleşmedir.’ Bir eğitimci-yazar, gazeteci olarak, ‘konuşan, tartışan, sorgulayan, yorumlayan ve böylelikle de doğru bilgiye ulaşan bir gençlik arzularım’ Geleneksel bir söz vardır, “artık durmak yok… Son süratle zamanla yarışacağız!”

Her alanda zamanla yarışmak insana ne kadar büyük bir heyecan veriyor, değil mi?

Muş İlimize nüfusuna baktığımızda 2024 yılı Muş İlimizin toplam nüfusu, “392 bin 302’dir” Muş İlimiz, Merkez nüfusu ise “202 bin 012’dir.” Bir önceki yıla göre toplam nüfusta azalma görüyoruz. Muş İlimizde, dışarıya doğru devam eden göçlerin ana sebepleri üzerinde de durulmalıdır. 

Muş İlimizin İlçelerine baktığımızda, Bulanık (70.568), Hasköy (26.336), Korkut (22.076),

Malazgirt (42.135), Varto (29.174)… Muş İlimizin farklı tarafı nedir? “İlçelerinin de nüfus olarak yoğun oluşudur…” Muş İlimizde, “23 Belediye, 121 Mahalle ve 366 Köy bulunuyor…”

Muş İlimizin toplam nüfusunun, “yüzde 60.06’ları şehirlerde, yüzde 39.94’leri kırsal kesimlerde yaşamaktadır…” Görüldüğü üzere, Muş İlimizde, Kırsal Kültürümüz mevcut zenginliğini korumaktadır. 

Muş Alparslan Üniversitesi Kampüsü, Muş İlimiz Merkezine takriben 10 km uzaklıktadır. Muş’un Batısında; Muş-Kulp /Diyarbakır yolu üzerinde…

Ulaşım konusunda bu köşemizde ifade etmiştik. Üniversite Kampüsünün hemen güneyinde Karayolu ve ona paralel olarak da, tren yolu yer alıyor… Gelecek yıllarda 10 binlerle ifade edilen “eğitim-öğretim camiasının raylı sistemle taşınması, Muş İlimizin olmazsa olmazı…” olarak düşünülmelidir. 

Hâlihazırda, Alparslan Üniversitesinin Kampüsünün hemen altından geçen tren hattı; “Alparslan Durağı…” olarak hizmete açılabilir. T.C.D.D’nın dikkatine diyoruz… Muş Kampüsünün Batı Girişinde bulunan Otobüs Durağının mutlaka iyileştirilmesi… Öyle ki, sosyal bir dinlenme tesisine dönüştürülmesi de elzemdir… Muş Belediyesi burada bir etüt çalışması yapabilir. Her alanda iyileştirme sözünü kullanma gereğini hissediyorum.

Muş İlimizde, “Alparslan Malazgirt-1071 adıyla birlikte düşünülecek, “Geleneksel Şiir Akşamları” Muş Valiliği tarafından hayata geçirilebilir. 26 Ağustos tarihinde, “Anadolu Kültür ve Sanat Şöleni” adıyla çok kapsamlı ve katılımcı bir faaliyete girizgâh yapılabilir…

Rahmetli Prof. Dr. Bayram Kodaman, iki önemli hassas noktaya vurgu yapıyorlardı; “Birinci ve en önemli nokta; Coğrafyayı, tabiatıyla vatanlaştırmayan fiziki bir hâkimiyet ebedi değildir. Bu ise ülkeyi imar etmekle mümkün olur. İkinci önemli nokta; Toplumu milletleştirmeyen, insanı milletin ferdi yapmayan Beşeri unsur üzerindeki hâkimiyet ebedi değildir, gelip geçicidir. Milletleşme ise milli kültürle olur” Bu coğrafyada, “İlim ve irfan ocaklarını yaşatacağız…” Sorumluluklarımız o kadar büyük ki! O sorumluluklar bizleri kâh Malazgirt’e götürecek! Kubbet-ül İslâm Şehri olarak anılan Ahlat’ı bir daha tefekkür edeceğiz. Oradaki ruhun efsunkâr havasından gönül coğrafyamıza uzanacağız. 

Muş Ovasını bir baştan öte başa geçen Murat Nehri… “Suyla Gelen Kültür ve Medeniyet…” kavramlarını bizlere hatırlatıyor. Murat Nehrine paralel olarak, Muş Ovasından süzülerek akan, “Karasu Nehri…” 

Muş İlimizi, ‘Su Şehriyle…’ anılacak, gayretli hedefler isterim… Suya rağmen, ‘Muş İlimiz bağ ve bahçeleriyle…’ nedendir bilinmez? Bizler isteriz ki, “bir damla su boşa akmasın… bir karış toprak boş kalmasın…” Selam ve muhabbetle