RAMAZAN AYI TESBİH AYI!
Bedrettin KELEŞTİMUR
Allah’a hamd olsun, feyiz ve bereketiyle her bakımdan dopdolu geçen bir ayı idrak ediyoruz.
İnsan bu ay da, an ve an huzur buluyor…
Oruç, insanı daha da mükemmel bir hale getiriyor. Oruç sizleri nur semalarında dolaştırıyor…
Kur’an’ı bir anlayış içerisinde, Sahabe meşrepli olmayı hayal ediyorsunuz.
İçinizdeki bütün ‘ben…’ dizginlerini atmaya çalışıyorsunuz!
Nasıl bir dizgin; Sabır ve tahammül dizgini!
Oruçla, ‘manevi ihramdasınız…’ Tasavvurunuzda, ‘cennet hayatı…’
Vakıa Süresi 23-34 ayetlerde, cennetin mükemmel bir tasviri var; “Orada ne boş bir söz ve ne de günahı gerektiren bir şey işitilir. Ancak bir söz (işitilir ki, o da) : “Selam (olsun!), selam (olsun)! dur.”
Ashab-ı Yemin (amel defteri sağ eline verilenler) ise, ne (mutlu o) Ashab-ı Yemin(e)!” (Onlar) dikensiz sedir ağaçları ve (salkımları) dizili muz ağaçları içinde yayılmış bir gölgede, çağlayan su (kenarların)da, tükenmeyen ve yasaklanmayan pek çok meyveler arasında ve yükseltilmiş döşeklerdedirler!”
Kur’an buyuruyor; “O halde Azim (pek yüce olan) Rabbinin ismiyle ( Sübhane Rabbiyel Azim diyerek) tesbih et!” (Vakıa, 74)
Ayet, “Göklerde ve yerde ne varsa, Allah’ı tesbih etmektedir. Çünkü O, Aziz (kudreti daima üstün gelen)dir. Hakim (her işi hikmetli olan) dır.” (Hadid, 1)
Bu ay bizlere, Kur’an’ı bir terbiye telkin ediyor… Mevcudatın dili ile bizlere yöneliyor.
Zikir, kulun şükranıdır. Tesbih, kulun teslimiyeti ve hayranlığıdır. O hayranlıkla, özlemlerimiz yüceleşiyor.
MELEKLERİN MAĞFİRETİ!
Şura Suresi 5.nci ayette şöyle buyrulur; Neredeyse gökler (O’nun azametinden dolayı) üzerlerinden çatlayacaktır; melekler ise Rablerine hamd ile (O’nu) tesbih ediyorlar. Ve yeryüzündeki (mü’minler) için mağfiret diliyorlar. Dikkat edin! Şüphesiz ki Gafur (çok bağışlayan), Rahim (çok merhamet eden) ancak Allah’tır.”
Melekler, “yeryüzündeki mü’minler için mağfiret diliyorlar”
Kul hata yapabilir, Günah işleyebilir, Melekler bile, ‘insan için…’ mağfiret diliyorlar. Bu ne kadar büyük bir kazançtır, ne kadar büyük bir nimet ve şükrandır.
Şura Suresi 6.ncı ayette de şöyle buyrulur “Ve iman edip salih ameller işleyenlere icabet eder (onların dualarına cevap verir) ve fazlından onlara (mükâfatlarını) artırır”
İman nedir, “dil ile ikrar, kalp ile tasdiktir!” İnsan bu dünyada azığını, ‘kendi elleriyle’ hazırlar.
Şura Suresi 30.ncu ayette şöyle buyrulur; Hem size isabet eden herhangi bir musibet, işte kendi ellerinizin işlediği (o günahlar) yüzündendir; bununla beraber (Allah) birçoğunu affeder.”
“…Onların işleri ise aralarında şuradır (istişare iledir)”
İstişare, Allah’ın emri… İstişare, sünnettir. Akil kişilerle istişare edeceğiz.
İstişare, toplum içerisinde ‘güveni…’ tesis eder, İstişare, bizleri ‘sözün doğrusunda…’ buluşturur.
İstişare, toplumda ‘ortak kanaatler’ oluşturur. İstişare, sağlık ve esenliktir…
SUYUN GÖKTEN ÖLÇÜ İLE İNMESİ!
Zuhruf Suresi 11.ayette şöyle buyrulur “Ve O (Allah) ki, gökten bir ölçü ile su indirdi. Artık onunla ölü bir beldeye hayat verdik İşte (siz de kabirlerinizden ) böyle çıkarılacaksınız!”
Kur’an’ın her ayetinde, ‘ilahi mesajlar’ var. Özellikle de, ilim adamlarına yöneliyor…
İnsan, kâinatın özeti, Kur’an, insana ve onu kuşatan hadiselere, ‘Pencereler açıyor…’
Kur’an, öyle fasih ve mükemmel bir dil kullanıyor ki, Her insan, O’ndan kendisine düşen payı/ veya manevi enerjiyi alıyor…
İlim adamı, bütün meselelerinde, Kur’an da, kendisine aralanan yolları görüyor.
Kur’an, ilme ve ilim adamına ‘ışık tutuyor…’ Rehberlik ediyor… “Yeryüzüne her saniye ortalama 16 milyon ton su inmekte, aynı miktarda da yeryüzünden buharlaşmaktadır…”
“Ve O (Allah) ki, gökten bir ölçü ile su indirdi.” Günümüz modern ilmi, Kur’an’ı teyit ve tasdik ediyor
Hz. İSA’NIN GÖNDERİLİŞİ!
Zuhruf Suresi 61. Ayet, “Hâlbuki şüphesiz o, (İsa’nın ahir zamanda gönderilişi) kıyamet için elbette bir bilgi (bir alamettir); sakın onda şüpheye düşmeyin ve bana (şeriatime) tabi olun! Bu dosdoğru bir yoldur” Kur’an, ahir zaman alametlerini bütün çıplaklığı/ göz aydınlığı içerisinde bizlere haber vermektedir.
Hz. İsa’nın dünyaya tekrar gelişini, Allah Resulü müjdeliyorlar.
Hadis, “Hayatım elinde olan Allah’a yemin ederim ki Meryem oğlu (İsa (as)’ın adil bir hâkim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır.” (Sahihi Müslim)
Kur’an, gerçekte Hz. İsa(as)’ın çarmıha gerilerek öldürülmediğini, Hz. İsa’ya benzer bir kişinin öldürüldüğünü haber veriyor…
Ayet, “…Doğrusu biz, Allah’ın elçisi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demeleri sebebiyle (onlara lanet ettik) Hâlbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri kişi) kendilerine, ona (İsa’ya) benzer gösterildi…”
Ayet, “Bilakis Allah onu kendi (katı)’na yükseltti. Çünkü Allah Aziz (kudreti daima galip gelen)’dir, Hakim (her işi hikmetli olan)’dır.” (Nisa, 156.157.158) Kur’an bizlere her konuda, gözlerimizi, gönüllerimizi, basiretimizi, ufkumuzu açacak şekilde, ‘haberdar…’ ediyor!
BU DÜNYADA BÜTÜN MAHLÛKATA!
“Kâinat insan için yaratılmıştır…”
Bir kutsi Hadis’te, Cenab-ı Allah buyuruyorlar, “İnsan benim sırrımdır, Ben insanın sırrıyım…”
İnsan bu kadar mükemmel yaratılmış, İnsan için, yaratılanların en şereflisi…” denilmiş!
Ve şu yer küresi, ‘insanın istifadesine…’ sunulmuş. Dünya hayatı insanoğlu ’na, bir azık, bir imtihan vesilesi kılınmış.
Fussilat Suresi 2.ayet, “(Bu kitap) Rahman bu dünyada bütün mahlûkatına rahmet eden), Rahim (ahirette yalnız mü’minlere merhamet eden Allah) tarafından indirilmedir”
Dünya yurdu, ‘bütün çalışanlara bir nimet bahçesi…’ olarak, bir istifade yurdu olarak belirtiliyor…
Cenab-ı Hakk’ın Rahman sıfatı, “bu dünyada bütün mahlûkata…” rahmet ediyor.
Çalışan, her kim olursa olsun kazanıyor!
Bizim görevimiz, o kazancı bir Müslüman olarak, “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete…” hadisinde belirtildiği üzere, ‘ölçülü, dengeli ve istikrarlı…’ yapabilmektir!
ŞAHİTLİK EDERLER!
Ayet, “Nihayet oraya vardıkları zaman kulakları, gözleri ve derileri yapmakta oldukları şeyler hakkında onların aleyhine şahitlik ederler” (Fussilat, 20)
Bizim, aklımız, zihnimiz, irademizle kazandığımız ‘amellerimiz hakkında…’ vücudumuzun bütün organları, kıyamet günü şahitlik edecektir. O sebepledir ki, ‘sorumluluk…’ deriz. İnsan diliyle, eliyle, kalbiyle işlediği bütün fiillerden/ eylemlerden sorumludur.
Onun için deriz, Allah korkusu insanda, en büyük terbiye/ yüksek ahlak ve moral kaynağıdır.
GÜZEL SÖZLÜ!
Ayet, “Hem Allah(ın yoluna) davet eden ve salih amel işleyen ve: “Doğrusu ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır” (Fussilat, 33)
Ayet, Çünkü iyilik ile kötülük bir olmaz. (Sen kötülüğü) en güzel olan (iyilik) ile def ‘et; bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost olmuştur” (Fussilat, 34)