Bedrettin KELEŞTEMUR


RAMAZAN HAZIRLIĞI

FİKİR BAHÇESİ


RAMAZAN HAZIRLIĞI

Bedrettin KELEŞTİMUR

Artık günümüzde bilim ne diyor, “Oruçlu insan daha zinde, daha emin… Gözleri ışıl ışıldır. Hayata daha sağlıklı, esenlikli, yürekle dokunur..!”

Şehrimizde de, Ramazan ayının manevi rüzgârlarının estiğini görüyoruz. O rüzgâr, o rüzgârın dokunduğu şefkat ve merhamet iklimine gönüllerimiz süzülüyor. 

Evlerde/ hanelerde, çarşıda/ pazarda, kurum ve kuruluşlarda, edebiyat ve sanat kurumlarımızda, özelliklede yazılı ve görsel medyamızda, bir bütün olarak, “Ramazan ayının erdemli havası her tarafı kuşatmış…”

Evlerde/ Hanelerde ki, sahur ve iftar sofraları bir bakıma çarşı ve pazarı da yakından etkiliyor. 

Zengin bir mutfak kültürüne sahip şehrimiz insanı, bütün maharetini ramazan sofralarında göstermektedir.

O sofraları en iyi anlatanda bizim Yunus’un o muhteşem sözleridir; “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz!” Ramazan sofraları bizlere, ‘empati kültürünü…’ bir bakıma aşılıyor. O sofranın edası nedir? Nimete şükran borcudur. İftar Sofralarında, mutlaka evinizde misafir olacaktır. O misafir öğrenci olur, asker olur, yakın bir tanıdığınız olur… Burada, sosyal ve kültürel hayatın ne kadar canlandığını söyleyebiliriz. İktisadi hayatın, şu bir ay içerisinde ne kadar hareketlendiğini görebiliriz…

Evlerden/ Hanelerden Camilere doğru uzanan bir yol vardır. O yolda da, artık hazırlıklar yapılır. Evlerimiz gibi camilerimiz de pırıl pırıl temizlenir… Teravih namazlarında saf tutan insanlarımız, huzur içerisinde nasıl birbirlerine omuz omuza değerek saf tutuyor… O saflarda, ‘günlük hayatta da bir ve beraber olma şuuru da kazanılıyor…’ Camilerimizde mahyalarda, “Hoş Geldin Şehri Ramazan…” sözlerinde ulvi bir çağrı vardır. Bizleri bir araya getiren, ‘rahmeti ve bereketi üzerinde olan…’ bir çağrıdır.

İl Müftülüğü tarafından, hangi camilerde mukabele okunacağı, hangi camilerde hatimle teravih namazı kılınacağı ve vaiz/ vaize programları açıklanır. 

Ramazan ayının en güzel tarafı da, ‘infak kültürüdür’ İnfak sözlükte, “Allah’ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara aynî ve nakdî yardımda bulunması” demektir. Bu konuda, ‘vakıf insanlar, vakıf kurumlar, ramazan ayı içerisinde yarış halindedir.’ Bunu rahatlıkla gözlemliyoruz. 

Âl-i İmrân Suresi 104.ncü ayette şöyle buyrulur; “içinizde insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir” 

Âl-i İmrân Suresi 92.nci ayette de şöyle buyrulur, “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” 

Ramazan ayı öyle mübarek bir ay ki, bizleri iç ve dış dünyamızla birlikte bakıma alıyor. Bu ay içerisinde arınıyorsunuz. ‘erdemli insan olma yolunda…’ bir kutlu uğraşın içerisindesiniz. 

O uğraş sizlere, ‘sulhun/ veya barışın, huzur ve güvenin, hak ve hukukun, insani değerlere vasıl olmanın bilumum tavırlarını geliştirmenize vesile oluyor’ 

Bu ay içerisinde, ‘emniyet raporlarına bakınız…’ Suç işleme oranında müthiş bir düşüş yaşanmıştır.

İktisadi hayatta, sosyal ve kültürel hayatla birlikte daha canlı, daha hareketli bir kıvama ulaşmıştır. 

Ramazan ayı bir bakıma, “zekât, sadaka ve fitre ayıdır!”

Zâriyât Suresi 19ncu ayette şöyle buyrulur; “Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır!” 

İnsanımız, bu kutsi hakkı bilir. Daha şu günlerde, sağında ve solunda, ötesinde ve berisinde muhtaç durumdaki insanları araştırır. Onlara ulaşmak için, “sağ elin verdiğini, sol elin görmediği bir edep içerisinde…” infakı düşünür. Belediyenin, ‘hayır çarşısı’ tıpkı bu milletin gönül dünyasını anlatan, ‘sadaka taşı’ misali, ‘alanın ve verenin belli olmadığı…’ sürekli akan gönüller çeşmesi! 

Bu şehirde öyle ‘fakir babası insanlar…’ gördük ki, ‘yaptıkları infakta kendilerini ısrarla gizlediler’ 

Ramazan ayı bizlere o kadar nezih dersler veriyor ki, bizler o derslerle kendimizi disipline/ veya terbiye etmeye çalışıyoruz. 

İbrahim Suresi 24.ncü ayette şöyle buyrulur; “Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? (güzel bir söz) kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir!” 

Ramazan ayının bizlere en güzel ikramı şüphesiz ki, “dilimize de sahip çıkmamız…” Kalbi hasletlerle dilimizi inşa ve ihya etmemizdir. Bu ay bizlere aramızdaki en güçlü bağı, ‘sevgi, saygı, muhabbet ve şefkat bağlarını geliştiriyor…’ 

Geliniz Yunus’u dinleyelim;

“Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki milleti dahi/ Elin yüzün yumaz değil

Bir gönülü yaptın ise/ Er eteğin tutunuşa

Bir kez hayır ettin ise/ Binde bir ise az değil” 

 

RAHMETİN

Ramazan’ın ilk on günü, ‘rahmetin’

Yâ Rabbi! Hanemizde dolup taştı

İhsanınla, hayra döndüğü zamanın,

Derde derman buldu, yolları aştı!

 

RAMAZAN

Ramazan, haktan erdemli okul

Hürmetiyle, hakkı hak bilir o/ kul

İmsaktan iftara, kutlu yolculuk;

Bedri, gönül tilavetinde akıl!

 

RAMAZAN

Zamanın sulh ve sükûna hicreti

Saf bağlamış, gönüllerin hasreti

Hasret, öyle bir fırtına ki; 

Bir yudum suda, nefsin hüsranı…

 

Evlerimizde artık, içli köfte, börek, sarma gibi geleneksel tatlar, sofralara lezzet katmak için daha şimdiden hazırlanıyor. Şehrimizin geleneksel yemekleri arasında; “Dolanger, Mukaşerli bulgur pilavı, Zeytinyağlı Kofik dolması, sarma, Süslü Fidoş, Sırın, Kara Kavurma, Kelecoş, Gömme, Börek, Lobik (börülce) çorbası, Borani (pirpirim), peynirli, mısır ekmeği, badem şekeri, halka tatlısı, Orcik, tel kadayıf, hurma, zeytin, Tulum peyniri, Harput Köftesi /İçli Köfte, Patila, Palu Tava, İşgene, patlıcan söğürtme… Daha şimdiden hayırlı ramazanlar diyorum.