Bedrettin KELEŞTEMUR


ŞAFAK VAKTİNİ ÖZLERİM

FİKİR BAHÇESİ


ŞAFAK VAKTİNİ ÖZLERİM

Bedrettin KELEŞTİMUR

Ateşe düştü gözlerim, yüreğim yanar

Hasrete göçtü sözlerim, dermanım kanar

Vuslat, hicranın içinde dönen kelebek…

Şafak vaktini özlerim sevdamı anar.

 

YÜREĞİM YORGUN

Faniden kaçar şu can, bahara vurgun

Karanlık çığlık çığlığa şafağa sürgün

Aydınlık ister gönlüm güneş dolusu…

Suya vursun efkârım yüreğim yorgun

 

GÖRMEZ MİSİN?

Tarihin ışığında, sırları çözdüm

Ey merhametsiz insan, görmez misin?

Türkistan diye bir deryayı gezdim!

Derya da bir damlayı görmez misin?

 

SORARLAR

Sorarlar, ‘yükünde ne var’ Ey Yolcu!

Her zaman çul ve çaput mu taşırsın,

Nefsin tuzaklarında mı yaşarsın?

Fenadan Bekâya her insan yolcu

Bil ki, ahiri yükünde taşırsın…

Gururla yükselir mi göğe başlar?

“Cehennem ateşi, insan ve taşlar!”

 

DOST…

Dost, dosta selâm eder, rahmet diler

Omuz verir, deryada dalga olur!

Şefkatiyle yanar, gözyaşı siler

Dost, dostun vicdanında bilge olur

Dost, dosta kelâm eder, sohbet olur

Sohbeti gönüllerde şefkat olur

Şefkati, feryatlara ziynet olur

Dost, dostun vicdanında bilge olur

 

CAHİLE…

Cahille, düz ova yokuş gibidir!

Âlimle yokuşlar meydan gibidir

Serden geçtiler, kalbe dokundular

Bir ömrü bezemiş nakış gibidir

 

HAK ÂŞIKLARI

Allah yaratmışsa, güzel yaratmış! 

Bizlere, hak sevgisini aratmış!

Gecenin rahmine ışığı atmış

Tefekkür dünyamıza rahmet yağmış

Hak âşıkları dünyayı bilirler

Mekânı amelleriyle süslerler

 

GAZETECİ…

Gazeteci, kâlem, kelâm, sohbet ehli

Aydın hareketinin odağında!

Zihni, fikri edebi yolculuk

Eleştirel düşüncenin çarmıhında!

Titreyen vicdanlara ses olur

Ekin tarlasının başındadır!

Canhıraş bir yürekle tohumu atar;

İbret tohumudur, ders tohumudur!

Gazeteci, asrın vakanüvisi

Taliminde, gün be gün haberinin

Haber, yüreğimin albenisi…

Ses getirir, haberin debisi

Hafızalara kazınır boyası

Haber hamalıdır, gazeteci!

Kamu ve sivil arasında köprü;

Tarih, o köprülerde yazılır

 

İKİ NEFES ARASI

İki nefes arası, koşar ömür

Bahara nişan olur, açar tomur

Zamana dokunur, yürek çelengi;

Yol ver dağlar, sırrına göçer ömür!

 

GÜN SENSİZ DOĞDU

(Şehit Eşine)

Gün sensiz doğdu, gecem sensiz geçti

Rüzgârlar bile sensiz sükût etti

Ay yüzünden de belliydi hıçkırık

Sükûtu hayra yoramadım, ey yâr

 

GÜN DOĞANDA

Gün doğanda, güne selâm verin

Gülen yüzlerle, selâmete erin

Huzuru aşk ile sükûtla yorun!

Sabırla nefesleri, gönle serin!

 

HARPUT’TA

Halep’te gözyaşımı,

Kerkük’te gönlümü bıraktın

Fırat vadisinde hüznümü;

Harput’ta, dua mı bıraktım!

 

EY YOLCU

Dur yolcu diyemezsin gün doğacak

Gün batacak bir gün üzerimize

İyilerin kabrine ışık doğacak

Dileriz, rahmet yağsın üzerimize (âmin)

 

BİR AKIL

Bir akıl, bir yürekle dağlar aşılır

Bir büyük sevdayla çağlar açılır

Fetihlerle kapı açar bilgeler!

Dağdan, vadiden, bağlardan geçilir

Tespihte, secdede nice gölgeler!