Bedrettin KELEŞTEMUR


SANAT OLMAZSA

FİKİR BAHÇESİ


SANAT OLMAZSA

Bedrettin KELEŞTİMUR

Sanat olmazsa, fikir dalı kırılır

Çoraklaşan gönlün alı kırılır

Büyük ülküleri ufuklar besler

Ufuklar olmazsa gayret kırılır

 

ELEDİM

Eledim, binbir elekten geçirdim

Eleğin içinden taşlar kaçırdım

Değişmek sevdanın gönül harcı mı?

Dertle yoğrulmayan harcı kaçırdım!

 

YOLUNA…

Kırmızı güller, sereyim yoluna

Güz mevsimidir, hicapla dökülür

Gözyaşlarını, süreyim yoluna

Bulur bulut rahmetiyle dökülür

Essin rüzgârlar, durayım yoluna

Bir nağme gibi serinlik dökülür

 

GÜL KOKULU KARANFİLLER

Saflar, bir defa bozulmaya dursun!

Fitne fesatla çözülmeyi görsün!

Ağlasın gül kokulu karanfiller…

Yürüsün Ebreheler,  sersefiller!

 

Gaflet batağına, çeken ayaklar

Değişmeyen, nakaratlar, uyaklar

Ey Fırat, Hoyratça akışın bekler

Asrın yüreğine ferman Belekler!

 

Barışı, güç değil; adalet korur!

Sabır meşalesi,  asalet durur!

Eski-Yeni Dünya; köprüler hani?

Temel taşları, üstünde irfanı…

Ağla ey dünyam, heveslerine!

Seni yerle bir eden nefislerine…

İkilik demedin, koştun bozguna!

Çıkacak yol aramadın, düzlüğe!

Düşlerimi yıldızlara anlattım!

Göğsüme bastığım, gülü inlettim!

 

NİYET ET

Sen niyet et, talep et!

Hak yolunda talim et

“Niyet, akıbet hayrola!”

Yüreğini, âlim et!

 

KOŞ KOŞ KÜHEYLAN

Koş koş zamana yetiş küheylan

Medet de, ruhun senden imdat bekler

Misk kokulu feryat, edası ceylan

Hak yolunda sadıkane yar bekler

 

CEHENNEM TERİ

Savrulur dünyanın dört bir yanından,

Cihanı ateşe atacak tehditler

Kabil’den miras kaldı; ölüm, kâbus…

Medeni dünya inkâr batağında 

Cehennem teri döker şakağında!

Nemrut, Firavun, Ebu Cehil asrı mı?

Savrulur dünyanın dört bir yanından,

Mel’un ruhlu, habis ruhlu tehditler

 

GANİRE PAŞAYEVA’YA…

Kahramanlar gölgesi uzun olur

İkindi güneşine benzer yüzü

Göçleri yüreklerde hüzün olur

Vatan gibi sevdaya benzer gözü

Yıldızlar kayarsa gün hazin olur

Yesevi ırmağına benzer sözü

 

DOKUNMASIN

Ellerin kedere hiç dokunmasın

Tetikte gözlerin, mazluma dokunmasın!

Sabır, sükût bir sessiz gemi gibi

Aksın deryada, nazar dokunmasın

 

ÇOCUK…

Çocuk, masum yüreği sevgi ister

O sevgide, geleceğimiz kokar

Gözyaşım, sevgiyi hasrete döker

Hasretim, bahar muştusu kadar sıcak…

Çocuk, ılık rüzgârlar ister doyasıya

Bahar sevincinde masmavi sular!

 

BIRAKIP GİTTİ

Eylül, sıcak ve cömert bir gül gibi

Bahar kokusunda eserek gitti!

Bedri, bu ay hüzün çiçeği gibi

Bahar çelengini bırakıp gitti

 

DÜŞLERDE KALMASIN

“Çorbada senin de bir payın olsun”

“Ayran elden, su gölden” deyip geçme

Gayretinde, bir idealin olsun

Emeğim zayi olur, deyip geçme

Adın ister bey, ister sayın olsun;

Saflar metin bir kale, deyip geçme!

Düşün, düşlerde kalmasın yüreğin

 

TOPRAKTAN GELDİK

Topraktan geldik, tenimiz topraktan

Kâinatın özü deriz insana...

En latif kokuyu alır, topraktan

Eşref'ül Mahlûkat deriz insana