ŞEHRİN VEFALI DOSTLARINA SELAM
Bedrettin KELEŞTİMUR
“Şiir olmasa dünya çöl olurdu”
Hikmet yıkamasa gök kül olurdu
Şiir aşktan doğar, ruhu yükseltir
Aşktan uzaklaşsa arz kül olurdu
NİYAZİ YILDIRIM’A
Nil, Tuna, Fırat’ı Türk’ün suyolu
İçinde Oğuz’un yirmi dört boyu
Yürür meydanlarda Horasan gülü
Adım, ‘Niyazi’ destanlar burcunda;
Zafere adanmış, Genç Osman Soyu
İfadem, bir nesli ihya harcında
NURETTİN ARDIÇOĞLU’NA
“Nevi şahsına münhasır” şahsiyet
Ulu orta, gösterişlerden uzak
Rüzgâr gibidir, hayat serüveni
Emreder tavrı, ikiliği bozar!
Tarihi kahraman Belek Gazi,
Türk Yurdu Harput’u, ihya gayreti
İnşadır en büyük emeli, yurdu
Nöbetinde, ‘git-geldir Harput Yolu…’
FİKRET MEMİŞOĞLU’NA
Fikrimin ışığı, altın yılları
İlhamında, büyür şehrin gülleri
Kurşuni şafaklar, kızıl ötesi…
Ruhumda beslenir, zafer şarkısı
Ezberimdedir, manisi, hoyratı
Tertemiz yürekler, asrın muştusu
‘Mermerlerin nabzında’ solur şehir
Ellerde yürek, ’şefkat solur’ şehir!
Memişoğlu’yla, ‘tarih solur’ şehir
İrfan Ocağı; ‘fazıl solur’ şehir
Sanatta, ‘divan ahengi’ solur şehir
“Olaydı yâr…” hüsnü zan solur şehir
Gayreti, Fikret’imle solur şehir
Ufuklarda, ‘ülküler solur’ şehir
AHMET KABAKLI HOCAYA
Ah desem, şu köhne günler için
Haykırabilsem içimdeki yangın,
Mazlum bakışlara, şefkat türküsü
Erdemli insan, Alperen Yolcusu
Tarihe adını düştüğün vakit;
Kahpe yüzlere dersini verdiğin,
Alnı açık, bir bilge tavrıyla hey!
Bayrağında, sağduyunun kalesi
Ağır yük, omuzlarında bir nesil;
Kelimeler, yağmur serinliğinde
Lisan-ı hal ile temayüz etmiş;
İnce elekten, geçirmiş zamanı
SADIK KEMAL TURAL’A
Sadık isminde sıddık kokusu
Açar içimizde bahar muştusu
Derviş gazilere asrın yokuşu
Ilık rüzgâr gibi gönülden eser
Kâmildir, ilminden nasiplenen çok
Kâr ve kisbde olmamıştır gözü tok
Töreyle yaşatır ahde vefayı
Ulus vefalıda bulur sefayı
Rüya gibi güzel günler anar
Anılar birer mum içinde yanar
Lâ demez illâ Hak diyen sedayı
FETHİ GEMUHLUOĞLU’NA
“Fethi Ağabey” oldu gönüllerin,
Emeği, gülistan oldu, güllerin
Terkisinde, sevgi dolu heybesi
Hırkası, ‘Yunus kokulu’ ellerin
İhlasla yıkanmış, duru dillerin
Gel der, ‘nefis duvarını’ yıkarak
Ebede doğru takvayla akarak
Muhabbet ister, söze hikmet gerek
Ulu bir çınara döndü gölgesi
Hilkati aşk olanında serveti
Lisân-ı hâl ile dolar halveti
Usulü cedittir, ilme daveti
Merhaba derim, ‘asrın muhtarına’
Sevgi dolu yürekle yürüyüşüne
ELMAS YILDIRIM’A
Gala’dan Gala’ya köprü kurmuşum
Her iki Gala, yüreğim, can evim
Vatan sevgisi, imanım demişim;
Tutuşturur tüm cihanı alevim!
ERHAN SARAÇOĞLU’NA
İsmi ile müsemma er kişi idi
Akif’in ruhaniyeti gezerdi!
Soylu bir sedayla asra haykırır,
Fuzuli’ye ayrı bir gönül bağı
Harput’ta birlikte tarihi yaşar
Çemişgezek’i yüreğinde taşır!
İmam Efendi, Dede Nüzhet iki dost;
Tasavvuf kültürünün derinliği…
AHMET TEVFİK OZAN’A
Ayın on beşi, Ocak soğuğunda
Haber salındı, ‘şiir göçtü’ diye
Martılar uçtu, Buzluk Bağlarından,
Efkâr rüzgârı göğüs kafesinden
Toz bulutu gibi çarparak yükselir
Ozanlar yasta, ayrılık yaman hey!
Zaman döner, devran döner, baş döner
Akşam hüznü, şafak kızıllığında
Nazar eder her söz edep dersinde
TÜRK BİRLİĞİNDE
Aklım, fikrim, zikrim, Türk Birliğinde…
Ey hamiyetli insan, ayağa kalk
Rahmet bulutu aksın, dirliğinde…
Büyük ülkülerin bayrağıdır; halk!
İman, ihlas boyası varlığında…
ANADOLU’M
Anadolu’m şefkat dili, dost dili
Sakarya ecdadın şahadet dili
Destanlar, masallar, efsanelerle;
Yüreğimin çağrısı, Yunus Dili
Taptuk, Hacı Bektaş, Ahi Evranla;
İl tutmuş, yurt tutmuş gaziler;
Gazi Erenler, Alplar, Alperenler
Manevi harcında, vatanın dili
BEN BİR AĞACIM
Kökleri derinde, ulu ağacım
İnsanoğlu, benden ders alsın derim!
“Üç katlı konakta; sevincim-acım!”
İhtiyar mazim, gençler atim derim
Ne mazisiz, ne ati ’siz yaşarım!
Ey insanım, ‘mazi ve ati iki kanadımız’
Huzurla, güvenle, büyük bir ihlasla;
“Gelecek bizim, elbet bizim!” diyebilmeliyiz!
TÜRKİYE-AZERBAYCAN
Aynı keder, sevinci paylaşırız
Zor günlerde birlikte eyleşiriz
Ezelden ebede emelimiz bir
Rüzgârla dalgalar, ay-yıldızım bir
Bedri, köklü ağacın iki dalı;
Azerbaycan can, Türkiye’m can suyun!
Yeryüzünde ne güzel yer beğenmiş
Can siparane birbirine kalkan
Aynı ülküye; Turan Yoluna hey!
Ne de güzel yakışmış birbirine