Bedrettin KELEŞTEMUR


ŞİİR LİMANINDA

FİKİR BAHÇESİ


ŞİİR LİMANINDA

Bedrettin KELEŞTİMUR

YAĞMUR

İnce bir nağme gibi okşar sizi

Bir rahmet, bir merhamet esintisi

Hayata vurgun sevda, sarar sizi

Âlemin en manalı dinletisi 

Dertlerin devasına çeker sizi…

 

BU ŞEHRİ…

Bu şehri, iliklerinize kadar

Sevecek, âlicenap bir dost eli,

Dokunsun, merhamet şafağı kadar

Sökerse gün üstüne şefkat eli

Yürüsün şehrim, gün ışığı medar

 

TRT GAP’TA…

TRT GAP'ta, Hazarı anlattım

Hazar'da, şefkat solur her bir mısra

Dostların, kulaklarını çınlattım

İçimdeki efkârı, hüznü attım

TRT GAP çalışanı canlardır bize,

Ruhumdaki ezgileri dinlettim

Elâzığ-Diyarbakır, şendir bize

Hoyrat Vadisine, gönlümü kattım

Selâm Hazar'dan gönül dostlarına

 

NİCE TOPRAKLAR

Her insanın hayatı farklı roman

Yazılmamış nice kıssalar gördüm!

Gönüller içinde yol yordam sorman

Çorak, kıraç nice topraklar gördüm

 

BİR ÖMRÜ

Bir ömrü sade dörtlüğe sığdırsam

Bahar tadında serin rüzgârlara

Sırılsıklam hüzzam bir şarkı yağdırsam

Hülyalarım düşmesin ağyarlara

 

MAVİ

Mavi de, gözler dalar sonsuzluğa

Mavi de, âlem doyar susuzluğa

Bir hüzzam şarkıdır, ‘maviye hasret’

Mavi de derinlik, engin bir coşku

 

MAVİ GÖZLER

Mavi gözler, Turan ufkuna akar

Deli gönlüm, ufka nazarla bakar

Bilge Kaan’dan Atatürk’e hayran,

Hayrandı, hasretle gözyaşı döker

 

HUZUR DOLU

Huzur dolu hayata gönül bağlar

Gönülsüz hayat çorak toprak gibi

Rahmet bulutlarıyla gönül çağlar

Çağlar, fetihler dolu bayrak gibi

Dalgaları, gök kubbe de gönül gibi!

KAHRAMANLARI YAZ!

Ey Oğul, kahramanları bil!

Onların yolları; infak, sebil

Vakarla, merhametle yürüdüler

Mazlum yüreklerde yaşar hep Habil!

Denktaş, Elçibey, Dudayev, Doktor Ahmet;

Aliya İzzet Beyler, gönüllerdesiz,

Onlarla sınırları güvende bil! 

 

YANLIŞA

Yanlışa doğru diyecek kadar,

Kendini kibirle dünyaya adar!

Göz körlüğü basireti de bağlar

Düşünmez bu hayat nereye kadar?

Zavallı toprak ağlar, gönül ağlar

Günah kirine dönüşür mü çağlar?

Feryadın içine düşer keder!

 

ŞARKI

Maziye yakışır hüzzam bir şarkı

Seher bülbülleri dinlesin şarkı…

Bizim şarkımız, canlara armağan

O nefesle titretsin Garb’ı, Şark’ı

Dünya gamını söyletir her şarkı

 

ŞİİRİN GÜCÜ

Şiir öyle yürekten yazılsın ki,

Sabır yayının okları, mısralar;

Beyin hücrelerine kazılsın ki,

Görsün nasıl dert açarmış mısralar!

Şiirin gücü düşmanı paralar

 

KAN İZLERİ

Seher vakti bülbüller ötmez oldu

Gazze’de gül üstünde kan izleri

Anneler ah çeker, döver dizleri

Zalim dünya akdini tutmaz oldu

Yalan dillerde savrulur sözleri

Savrulan yalanı kovar gözleri!

Kir, pas içinde bilgi tütmez oldu

Doğrular çiğnendi yerle bir oldu

 

KAN İZLERİ

Seher vakti bülbüller ötmez oldu

Gazze’de gül üstünde kan izleri

Anneler ah çeker, döver dizleri

Zalim dünya akdini tutmaz oldu

Yalan dillerde savrulur sözleri

Savrulan yalanı kovar gözleri!

Kir, pas içinde bilgi tütmez oldu

Doğrular çiğnendi yerle bir oldu

 

EN BÜYÜK MURADIM

En büyük silahla, huzura erdim!

Akılla vicdanı yüreğe serdim

İlham verdi Rabbim şiire kandım

En büyük muradım, ‘mazluma yardım’

 

MURAT’A 

Murat, kâh gökyüzüdür, kâh hâkidir

Bozkırlara, su taşıyan sakidir

Murat, derin vadilerden yol alır

Güzel ülkemin zarif yüz akıdır

 

ALTAYLARDAN

Altaylardan, Hazar'a yol alırım

O yolda, Satuk Buğra Han'ı dinler

Sazın teliyle titrer, dem alırım!

Hazar'da şairin coştuğu günler

Her çiçeğin özünden bal alırım

 

GENÇ KÖPRÜSÜ…

Genç Köprüsü bir kırık kalp gibidir 

Bilmeyenler, bu yolun garibidir

Hüznüm derin derin işler yıllara

Akşamı, zifiri kurşun gibidir

Sanki yumruk yımruk yağar göğsüme

 

AKŞAM

Akşam, güneş battı, vakit soğudu

Gün, yorgunluğunu üstünden attı

Karanlıkta, sokaklar daha mahzun 

Kaldırımlar, nefes nefese solur

Üç-beş insan, karanlığı adımlar

Adımlar, karanlığın öksüzleri!

Ah! Şafak sökmesin hüznüm üstüme

 

DEĞİŞTİM 

Değiştim, nefsime hâkim olarak 

İzzet ve ikram sahibi olarak

Demeli, yürekten gelen bir sesle;

Marifet sırrına vakıf olarak

İçi ve dışıyla, "Akif" olarak

 

ŞİDDET

Kasıp kavurur içimizi şiddet

Bu ne zâlimane, köpüren hiddet

İçimize nasıl girdi bu adet?

Bir belâ, bir musibet, bir felaket!

 

SEFERBERLİK BİL

Her günü kendine seferberlik bil

Yufka yürekli olmayı erlik bil

Toprak sevgi tohumuyla yeşersin 

Her anını, sulhu selâh vakti bil

 

BİLİR MİSİN?

Bilir misin, Halep'e ağıt yaktım

Menbiç'te, Belek Gazi şâhadeti

Dokuz asır aynı şuurla aktım

Süleyman Şahla vatan emaneti

Suriye'ye gönül gözüyle baktı

 

ELAZIĞ ŞEHRİNİN

Elâzığ Şehrinin Nobel’i, 

Yürek üstüne yazılır

Çarpan yürekte, hak eli,

Sevda üstüne yazılır

Sevdası, ikliminden belli,

Tuğra üstüne yazılır

 

ŞİİR AKŞAMI

Bugün şiir akşamı, düğünümüz!

Mahzun edalı, her zaman günümüz

Şiir; sestir, nefestir, süheyladır

Ne mecnun, ne şirin, ne de leylâdır!

Aşkın çilesidir, vaveyladır

Hak yoluna dizin dizin akar

Sanma, bu sevda gayri yola sapar

Öyle yangın ki, içten içe yakar 

Mısralar, gözyaşı gibi evladır

 

HAZARDA BULUŞALIM

Şair yürekler, Hazar'da buluşalım

Bir aşk risalesini bölüşelim

Kopuzdan, saza uzanır nağmeler

Ahmet Yesevi ‘den çağlayan hikmet,

Söz meclisinde kalpler çakmak çakmak

Aşkla, hünerle deryalara akmak...

Akşam vaktinin zarafeti...