Bedrettin KELEŞTEMUR


ŞİİRİN LİMANINDAN

FİKİR BAHÇESİ


ŞİİRİN LİMANINDAN

Bedrettin KELEŞTİMUR

BÜTÜN ÇIĞLIKLARIN YURDUYUM 

Ben fakir, ben hakir, ben kimsesiz,

Bütün çığlıkların yurduyum.

Ben sabi, ben sefil, ben derbeder,

Bütün divanelerin yurduyum. 

Ben masum, ben mağdur, ben çilekeş,

Bütün viranelerin yurduyum 

Ben kırık, ben dökük, ben yıkık,

Bütün gönüllerin yurduyum 

Bir gönül yapmaya geldim, bin ah işittim,

Ben binlerin ahıyla taht kuranların, masumların yurduyum.

 

SEYREYLE AŞK NEHRİNİ

Seyreyle aşk nehrini, 

Bozkırlara, can verir 

Hayreyle mar zehrini, 

Dertlere, derman verir 

Sabreyle dünya kahrını, 

Deryası, mercan verir 

Azmeyle Belkıs Şehrini, 

Mührünü, Süleyman verir 

Keşfeyle gönül fahrini, 

Fermanı burhan verir 

Şükreyle emanet mihrini, 

Ecrini Rahman verir. 

 

DİLDEN KALBE

Hilal, gül, lale, estetik, zarafet

Dilden kalbe yoldur bize letâfet

Yağmur, yağmur okşar bizi hafiften 

Sükûtun sesiz rüzgârı marifet

Dokunur sevda ile hayat size

Oku! Kâinat dersini hikâye et

 

SABIR

Sabırla imtihanmış meğer hayat

Azimle işe koyulmada niyet

Bildim, dualarda saklı hamiyet

Ilgıt ılgıt esen rüzgârda safiyet

Rabbim, sabırla vermiş afiyet

 

ANLASANA 

Ha kendini bilmeyene, ha sana!

"Söz gümüş, sükût altın" anlasana 

Bir çift sözümüz olur şu âleme

İtibar etmez misin sen kaleme?

"Söz uçar, yazı kalır" anlasana 

Doğruyu, eğriden ayırmaz mısın?

Söyle! Hak diliyle çağırmaz mısın?

Canları sevgiyle doyurmaz mısın?

 

İHLAS DOLARSA

Gül yaprağı solarsa, ne hal alır?

Gençlik giderse, ihtiyarlık kalır

Gün doğar bahtıma, nişan üstüne

İhlas dolarsa, bahtiyarlık kalır

ELVEDA

Gelişine merhaba, sevinçliydik!

Gidişine elveda, hüzünlüyüz!

Nefisle mücadelede dinçliydik

Gül ayına elveda, hazanlıyız

 

SİZE NE?

Günahı, Rabbim affeder, size ne?

Kula, kul olmak esaret değil mi?

Malını hayra sarf eder, size ne?

Veren el olmak, cesaret değil mi?

 

FIRAT'A

Fırat kanıtlanmış küheylan gibi

Işık olur, tarihe, gönüllere 

Rabbim suyunu cennet damlasından

Akıtmış, nimete şükrünü eda...

Toprağa candır, berekettir Fırat

Asırlar boyu türküler takıldı,

Fırat, efsanelerle büyüledi!

 

GAZZE

Dünya, Gazze'de felaket yaşıyor

Utanmazlar, dedikodu taşıyor

Çığlıklar, arş-ı âlâ ‘yı aşıyor 

Sabır, kırk gözeden, gözyaşı döker!

Sükûtum, gün gelir bentleri söker

 

ÜÇ NESİL

Anne, Dede, Torun bir aradalar 

Üç nesil bir arada sıradalar 

Üç arkadaş, hayat serüveninde 

Hayata tebessüm eden edalar!

Hoyratça yol verin tatlı sedalar

 

İKİ GÜNÜ EŞİT OLAN

Hergün bir adım daha ileride

Hayata ışıl ışıl doğan güneş 

Durağan değil, köşede, beride

Aşkla çalışma birbirine eş

"İki günü eşit olan zararda"

Hisse kapar kendine her hadisten 

Yürür hayata, adımlar kararda

 

İSRAİL'E

İnsan diyemem, sen nasıl mahlûksun?

Sersefil desem de. Sana az gelir!

Raydan çıkmış, rezil-rüsva haldesin

Allah'ın lanetinde bir mahlûksun!

İnsan kanı içen canavar mısın?

Leke, öyle bir leke ki alnında!

Toprağın kabul etmediği leke!

 

YENİ NESİL 

Yeni nesil ümit dolu hınç dolu 

Sana rehber olsun ecdadın yolu 

Oğuz’un Kayı, Kınık, nice kolu 

Domaniçler sürgün versin yeniden

 

DÖKÜLÜR DERYAYA 

Kıyama kalkar su, huşu içinde

Dökülür deryaya koşu içinde

Damla damla akan gözyaşı değil 

Yedi başak veren düşü içinde

 

GÜLÜ KOPARMA

Gülü koparma, o dalında güzel 

Güle gazel oku, bir şirin nağme

Aç sayfaları, kadere dokunur 

Sağımda, solumda iki yazıcı

Mahşere kalmış anılar okunur

 

BAYRAM OLA

Bayram ola, hayır, bereket ola

Cümle sofralarda hareket ola

Bir, beraber olmaya gayret ola

Gayret, şefkate ihlasa dönüşe 

Küsülüler, sarmaş dolaş k8nuşa

Uzaklar yakına, güle kavuşa

Bayram tadında, mübarek ola

 

KÂİNAT DERSİ

Önce açık bir hava sonra yağmur

Sözün, sohbetin, neşenin deminde

Ilık bir rüzgârda bulutlar akar

Kâinat dersi, şu narin zeminde

Gözyaşı değil, bulutlar sağılır

Yıldırımlarla duaya, âmin de!

İç huzurum gök kubbeye dağılır

Huzura erişir, hikmet ilminde

 

BİZİM SEVDAMIZ

Bizim sevdamız, Kırımdır, Kerkük’tür

Siyasete bakarsın, kör kütüktü!

Kafkaslardan gidilir, Ata Yurdu’na

Balkanlar, ufkuma manevi katıktır

Anadolu, Türklüğün kökleri

Adalet için doğrulur okları!

Haksızlığa boyun eğer çokları

Bizim sevdamız vatana katıktır

 

SÜKÛTUN CEZBESİ

Batı Şeria, Gazze Şeridin de,

Yetmiş beş yılın mazlum ülkesi

Filistin, Mescid-i Aksa derdinde!

Yavuz’un düşer mi asra gölgesi?

Gariptir, esir düşmüş öz yurdunda!

Denizler bekler, civan dalgası…

Adil yüzlü gazilerin hamlesi

Aşkla tutuşsun sükûtun cezbesi

HARPUT SEMASINDAN

Bir hilal gibi Harput semasından,

Mezre’ye düşen ışık dantelisin!

Hazar Baba’da, kıyamda düşlerim,

Yıkanır Hazar’ın mavi göğsünde

Efsunkâr Şehir, idealimsin sen!

Gönül dünyamın, Fırat’ta kaynağı

Türkülerim, Fuzuli diyarından

Yâr elinden aşk kâsesi sunulur

Şairler sofrasına bağrın açar.