Av. Serhat Öz (MAKULİYET ÇİZGİSİ)


SORGU GÜVENCESİ

MAKULİYET ÇİZGİSİ


SORGU GÜVENCESİ

 

Ceza muhakemesinde şüpheli ya da sanığın beyanı, maddi gerçeğe ulaşmak açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak bu beyan, ancak hukuka uygun alınırsa değeri olur. Aksi halde, adaletin değil, keyfiliğin parçası hâline gelir. İşte tam da bu noktada CMK m.147 ve 148, ceza yargısının temel güvencelerinden biri olarak karşımıza çıkar.

CMK 147, sorgunun yalnızca bir prosedür değil, bir hak ve güvence alanı olduğunu ilan eder. Şüpheliye hangi suçla itham edildiği açıkça bildirilmeli, müdafiî seçme ve müdafiî isteme hakkı olduğu anlatılmalı, susma hakkı olduğu ve bu hakkı kullanmasının aleyhine yorumlanamayacağı bildirilmelidir.

Ayrıca, ifade verme iradesi özgür olmalı; baskı, korkutma, vaat, aldatma, yorgunluk veya yalnızlık hissiyle yönlendirme gibi her türlü yöntemden uzak durulmalıdır.

Ahmet, bir kavgadan ötürü gece yarısı karakola götürülür. Müdafiî olmadan sorguya alınır, “doğruyu söylersen serbest kalırsın” denir. Suçsuz olduğu hâlde korktuğu için suçu kabul eder. Bu ifade, CMK 147’ye tamamen aykırıdır. Hukuken geçerli sayılmaz.

CMK 148, daha serttir. Devletin, ifade alırken sınırlarını net bir şekilde çizer: “Zorla, tehditle, yalanla, umut vaadiyle alınan beyanlar, delil değildir.”

Yani bir kişinin iradesi sakatlandıysa, ondan alınan söz artık “delil” değil, bir zulüm belgesidir. Bu yasağın kaynağı sadece iç hukuk değil, AİHS ve Anayasa’nın da güvencesidir.

Kadın cinayeti zanlısı Y.K., polis tarafından 12 saat uyutulmadan tutulur. Yorgunlukla suçu kabul eder. Oysa aynı saatlerde şehir dışındadır. Bu ifade yok hükmündedir. Çünkü iradesi yok edilmiştir.

147 ve 148. maddeler, yalnızca şüpheliyi değil, aynı zamanda yargının ahlakını, kolluğun sınırını, savcının vicdanını da korur.