Bedrettin KELEŞTEMUR


SURİYE’NİN KONUMU

FİKİR BAHÇESİ


SURİYE’NİN KONUMU

Bedrettin Keleştimur

Önünüze bir Suriye haritası alınız… Suriye’nin Kuzeyinde Türkiye, Doğu ve güney doğusunda Irak, Güneyinde Ürdün, Güney batısında İsrail, Batısında Lübnan, Akdeniz ve Türkiye yer almaktadır.

Şam ile Kudüs arası, 317 km… Şam’dan Kudüs’e arabanızla 4 saat 37 dk’da gidebilirsiniz. O kadar yakın!

Kıbrıs /Lefkoşe ile Kudüs arası ile kuş uçuşu direk mesafe 417 km…

Yaklaşık 2 bin 800 km uzunluğunda olan Fırat Nehri, Şanlıurfa’dan Suriye topraklarıyla buluşur. Daha sonra da Irak topraklarında, Dicle ile birlikte paralel olarak akışına devam eder ve Şattül Arap denilen yerde birleşerek Basra Körfezine dökülür. Güneydoğu Anadolu Bölgemizde erkek çocuklara, “Fırat” kız çocuklara ise “Dicle” ismi verilir. Bizler, Harput’tan; Kerkük ve Halep’e uzanan Vadiye, “Hoyrat Vadisi” ismini veririz. Fırat’a ise, coğrafyayı birleyen, derleyen, bir ahenk etrafında kaynaştıran, “Ses Nehri!” adını veririz. Türkiye Suriye sınırı takriben 877 km uzunluğundadır. Bizim toplam kara sınırlarımızın yüzde 31,8’lerini oluşturur. Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay İllerimizin Suriye ile sınırları olduğunu biliyoruz. 877 km kara sınırları boyunca da, “14 sınır kapısı bulunuyor!”

2011 Mart’ından itibaren 13 yıl devam eden Suriye’nin yüzölçümü 185.500 km2. Nüfusu ise, 18 milyon 400 bin civarında… En büyük şehirleri ve nüfusları şöyle, Başşehir Şam/ Dımaşk 2 milyon 200 bin, Halep Şehri 2 milyon Beşyüz bin, Humus 923 bin, Lazkiye 417 bin… Suriye, toplam olarak 14 vilayette oluşuyor. İç Savaşlar Sebebiyle Suriye’nin toplam nüfusunun “yüzde 41’lerinin dünyanın dört bir yanında mülteci durumda olduğu belirtiliyor…” İlk sırada Türkiye yer alıyor. Türkiye’de, 3 milyon 400 bin Suriyeli mülteci bulunuyor. Türkiye’yi, bir milyonla Avrupa Ülkeleri, Lübnan (1 milyon), Ürdün (660 bin), Irak (250 bin), Kuzey Afrika Ülkeleri… Bu bir felakettir, ‘asrın felaketi…’ olarak da yorumlanıyor. 

13 yıl süren iç savaşta yüzbinlerce Suriye insanının hayatını kaybettiği, her biri birer açık hava müzesi olarak da nitelendirilen tarihi şehirlerin iç savaşlarda tarihi ve kültürel değerleriyle birlikte yerle bir olduğu bir acı gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve belki de en korkunç olan bir vaka da, ‘Suriye’de demografik yapının bozulmasıdır’ Bu da, her bakımdan stratejik bir öneme sahip Suriye için vahim tablo olarak karşımıza çıkmaktadır.

Suriye, Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarında, Ekim-1918’de İngilizler tarafından işgal edilecek ve sonrasında ise İngiltere ile Fransa arasında 1919 yılında yapılan “Suriye İtilafnamesi ile Suriye toprakları tamamen Fransız hâkimiyetine girecektir.” Suriye Bağımsızlığını 24 Ekim 1945 tarihinde Birleşmiş Milletlerin üyesi olmakla kazanıyordu. Suriye’de, 1963 tarihinde Arap Sosyalist Partisi (BAAS) bir darbeyle yönetimi ele geçirecekti… 1970 yılında ise parti için bir darbeyle Hafız Esad iktidarı ele alacaktır. Hafız Esad’ın, 1971 yılında Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte, Suriye’de “Esat Dönemi!” başlayacaktır. 

Hafız Esad’ın hayatını kaybetmesiyle, Beşar Esat, 11 Haziran 2000 tarihinden itibaren ülke yönetimini ele alacaktır. Suriye, Irak, Mısır ile birlikte stratejik öneme sahip olan ülkelerdir. Maalesef, son yılları bizler, “bu coğrafyayı Ortadoğu’nun içerisinde felaket yılları’ olarak yorumlayabiliriz. Bir anda hafızama ne geldi? “Hicaz Demir Yolu…” nerelerden geçiyor/ nasıl bir güzergâh izliyor?

İstanbul’dan Medine’ye kadar uzanan güzergâh üzerinde bulunan noktalar şöyle; “İstanbul, İzmit, Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Afyon, Konya, Adana, Osmaniye, İslahiye, Halep, Hama, Şam, Amman, Müdevvere, Tebük, Medine ve Mekke’dir!” Türkiye’nin tarihi hedefi ne olmalıdır?

İstanbul’dan Medine’ye uzanan tarihi Hicaz Demir Yolunun güvenilir yol güzergâhına dönüşmesidir! Suriye’nin artık Ortadoğu Coğrafyasında, ‘barış adası olarak anılmaya ihtiyacı vardır!’

Bu bir tarihi sorumluluktur. 

 

Suriye’nin kadim tarihi içerisinde yer alan, “tarihin ilk antlaşması, Kadeş Antlaşmasının M.Ö. 1269 yıl önce imzalanmasıdır!” Günümüzden 3.300 yıl önce Suriye’nin Humus şehrinde (Asi Nehri kıyısında antik Kent) Hitit Hükümdarı 111. Hattuşili ile Mısır Firavunu 11. Ramses arasında imzalanan tarihi bir belgedir. 

Suriye’nin güvenli olması demek, coğrafyanın da, ‘güvenli olması…’ anlamına gelir. Suriye’nin 402 yıl boyunca sulh ve salah içerisinde Osmanlı Hâkimiyetinde kaldığını söylemek isteriz. Türkiye’nin stratejik hedefleri arasında, Suriye’de tekrar tarihi güven ve istikrarın inşa edilmesidir. Belki bu zaman alacaktır ama büyük bir sabırla, tahammülle, titiz bir şekilde yol almamız gerekiyor. Hz. Ömer zamanında tarihi Ecnâdeyn savaşıyla Suriye ve Filistin’in kapılarının Müslümanlara açıldığını söyleyebiliriz. Yermük Zaferiyle de bölge tamamen bir İslâm yurdu olmuştur. 

Suriye ile birlikte hafızalara Belek Gazi ve Selahattin Eyyubi gelecektir. Harput Hükümdarı Belek Gazi’nin kabri Halep’tedir. Her iki hükümdar bizler, ‘Haçlılara karşı kazanılan zaferlerle…” ve daha da önemlisi bütün ruhaniyetlerinin Kudüs’ün Fethine yönelmesiyle biliyoruz’

Suriye’nin elbette ki, ilk hedefte toprak bütünlüğünün korunarak tekrar inşa ve ihya edilmesi yolunda ittifak edilmesidir. Suriye’de teşkil edilecek ittifak gelecekte Ortadoğu’yu da sulh ve huzura taşıyacaktır.