Bedrettin KELEŞTEMUR


TARİH ADINA

FİKİR BAHÇESİ


TARİH ADINA

Bedrettin KELEŞTİMUR

TARİH YAZMAK

Tarih yazmak kolay mı dersiniz

Bir edep yolculuğuna çıkarsınız

Zaman tüneli dersiniz adına; 

Varırsınız hikâyenin tadına…

Nice yiğitler konmuş, göç eylemiş

Süleyman tahtını alıp götürmüş…

Tarih yazmak, binler yolu kat etmek…

Nice deryalardan masallar devşirmek

Efsaneler dünyasında şiirleşmek!

Asırlara kalem, kaleme sadakat…

Biliriz ki, “yaşanmışlar emanet”

Zamanı doğru resmetmek ibadet!

Bırak hayali, hakikat dururken

Hatıralarda, ezeli solurken…

İnsan, ‘tarihte’ kendini bulurken

Doğrul, hakikate yönel, kendin ol!

Tarih yazmak, milletine dost olmak

Dostuyla kadim bir sır yolu bulmak

Tıpkı, güneşin ayın menzilinde;

Dolandığı gibi dolanırsınız,

Günler, aylar birbirini kovalar…

Doldurur kovasını birer birer

İyilikler meyvelerini verir!

İnsan, “tarihin en soylu ağacı”

O ağaçta gizlenir, ’zamanın kaydı’

Işığı besler, ‘ağacın kökleri’

Kökler emzirir, ‘asrın Alplerini’

Milletler, kahramanlarıyla yaşar…

Setleri, kahramanlarıyla aşar!

Beş bin yıllık tarihim, soylu sesim

Haktan bize emanettir nefesim

Tarihin içinde yaşamak dersim

Gizeminde, gaye-ufuk ve fikir

Tarihi tefekkür, en büyük zikir

Her kıssa, “Kur’an’dan alır ilhamı”

Kur’an, “yeryüzünde gezin dolaşın”

Dersler alınız, yaşamınıza der!

Yalan, yanlış yollar, ufku karartır!

Tarih okumayan, dünü arartır…

Tarih yazmak, “yapmak kadar zor” derler.

Zoru başarmak, “kutlu bir yol” derler

Geliniz, ‘yeni bir dönem’ açalım

İfratlardan hep birlikte kaçalım

Tarihi, ‘birlikte tekrar’ yazalım

Ey şehir, ‘tebessüm et’ geleceğe;

Hak murat eder, bütün olacağa!

Sende gayret, salih bir niyet olsun

Tarihin, hafızan, ‘bayrağın’ olsun!

Kıyama kalk, ‘doğrul’ ve de “kendin ol” 

Kendinde yaşa ‘gönül yürüyüşünü”

 

TARİH OKUDUM

Tarih okudum, maziyi öğrendim

Ecdadın bilge sözlerini gördüm

Dersler çıkardım, dünden bugünlere;

İdeali, geleceği gördüm 

**

Moskova Knezliğinden, Rus Çarlığına...

Sıcak denizlere inmek adına 

Savaşı, reva gördü varlığına

Zulümle anıldı, tarih adına 

Şeyh Şamillerden, Cevher Dudayev'e...

Moskof’un zulmü hafızalarda

 

TARİHİ KİMLER YAZAR

Tarihi kimler yapar, kimler yazar

"Kendin ol!" diyebilen canlar yazar

Çorak topraklar, aşk nehrini ister

Tarihi, sevda erenleri yazar 

"Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul'u"

Her fethin sırrını, gönüller taşır...

Ey gönül, beni Kaf Dağı’ndan aşır

 

TARİHİN SOYLU AĞACI

İnsan, tarihin soylu ağacı 

O ağaçta gizlenir zamanın kaydı

Kökler emzirir, asrın Alplerini

Milletler, kahramanlarıyla yaşar 

Setleri, kahramanlarıyla aşar

Beş bin yıllık tarihim, soylu sesim

Haktan bize emanettir nefesim

 

TARİH OKUDUM

Tarih okudum, her günün anısı,

Hayata, ibretlik yollar gösterir

Zoru, kolayı, çıkışıyla inişi

Bir girift bilmeceyi gösterir

 

TARİH YAZAYIM

Tarih yazayım dersen, maziye bak!

Kaleme, gönlündeki yazıya bak

Gönül, berrak akan bir nehre benzer

Nehir ol, taşıdığın toprağa bak

Vatan der, bir büyük sevdaya benzer

 

TARİHLE

Tarihle, zaman tünelinden geçtim

Bir bade, ‘erenler elinden içtim’

Bir nehir gibi aktım asırlara

Hikmet dersleriyle, ‘deryadan geçtim’

TARİH ÖĞRETİR

Tarih öğretir; bize adaletli ol!

Sağduyuya çağrı, hamiyetli ol

Bir olma şuuru, ruhuna işle

Her iki âleme ibadetli ol!

Sevgiyi besle, düşüncene maya

Aşkı aynaya düşüren simaya

O aşk ile bakarım, dolunaya!

YOL GİDERİM

Elâzığ'dan Muş'a yol giderim

Belek Gazi diyarından selâm

Gönül dolusu sevdayla giderim

Sevda yoluna yürekten selâm

Yemen türküsünü söyler giderim

Şehit ve Gazilerimize selâm

Selâm, cennette müminin sedası,

Garip kuşun hasret tüten edası

 

HER KOYUN

"Her koyun kendi bacağından asılır"

Günahlarım, veballerim kasılır

Kendi hesabım, derdim kendime yeter

Kimbilir, o gün kimin sesi kısılır?

Ömre, hayır-hasenat dua katar

 

AKIL MI GÖNÜL MÜ?

Akıl mı, gönül mü birbirine rehber

Hayata olmuş yüreğim seferber 

Vicdanım titrer, iradem nöbette,

Ferasetim, hislerimden haberdar

Meğer sevgiymiş şu hayata serdar

 

İKİ BİN YİRMİ BEŞ YILI

İki bin yirmi beş yılına elveda

Vefalı mı, vefasız mı ey seda!

Ne kaldı geride, nasıl bir eda

Çözemedim seni, kördüğüm kaldın!

 

DOKUNSAN

Dokunsan, hayat rengârenk bir şiir

Akan gölgelerde gezinir şair

Vuslatın yolunu edep de görür;

Bir dantel gibi işlemede mahir

Zahire bakan göz aldanır bazen,

Bu minvalde gezen, ilham kaynağı

 

NEREDE ZAFER ALAYLI

Meydanlar hey! Kahramansız artık,

Nerede, kıvılcımlar sıçratan atlar

Avare avare dönen saatler

Zamana takılı kaldı, vaatler!

Asırlar, sırları üstünden atan,

Gizemsiz dünyada yürür asırlar…

 

GECENİN YARISINDA

Bugün yine gecenin yarısında,

İhtiyarın uykusu olmaz derler!

Bekler, iki çift sözün arasında,

Karanlığın öyküsü olmaz derler 

Sessiz ve sakin, sükûtun rüzgârı

Harput yolu, türküsüz olmaz derler