Bedrettin KELEŞTEMUR


TÜRK EDEBİYATI VE SERHAT KABAKLI

FİKİR BAHÇESİ


TÜRK EDEBİYATI VE SERHAT KABAKLI

Bedrettin KELEŞTİMUR

Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarıyla birlikte doğal olarak, “Şener Bulut ve Arkadaşları…” hafızalara gelecektir. 1985’li yıllardan itibaren Elâzığ Kültür Bakanlığı Yayınevi bir karınca misali/ veya bal yapan arı kovanını andırıyordu… Birbirini takip eden faaliyetler… Bu faaliyetlere, ‘şehrin aydınlarının ve Fırat Üniversitesi’ndeki Öğretim Üyeleri ve Öğrencilerin o sımsıcak yaklaşımı…’ Sergiler, Bilgi Şölenleri, Kitap Tanıtım Toplantıları, Sohbetler… Bu sohbetlerde, “Ahmet Kabaklı Hocayı dinleme/ veya ondaki anlatım gücü/ konulara olan hâkimiyeti/ bizlere asrın aksaçlı bilgesi, Dede’m Korkut’u çağrıştırıyordu!” Kabaklı Hoca, bir Harput sevdalısıydı… O sevda yüreğiyle de, mütevazı tavrıyla bir çekim alanı oluşturuyordu. Şiir, sanat ve edebiyata desteği büyüktü… Aynı desteği ve tavrı bizler dönemin Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Sadık Kemal Tural görüyorduk… 1998 yılında yapılan Çaydaçıra Bilim, Kültür, Sanat ve Edebiyat Ödülleri Töreninde, dönemin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, AKM’de yapılan programda kürsüden şöyle sesleniyorlardı; “Saygıdeğer Hocam Ahmet Kabaklı’nın çağrısıyla buraya geliyorum. Onun çağrısı bizler için emirdir!” Bundan âlâ bir fedakârlık düşünebilir misiniz?

Bu memleketin dertleriyle dertlenenler ancak, ‘dost yüreğini/ veya ondaki yangını bilebilir…’ 

Şener Bulut ve onun dost yürekli arkadaşlarının Elâzığ Kültür Bakanlığında başlayan ve günümüzde de devam eden yürüyüşü bizlere, ismi ile müsemma olan, ‘Manas Destanını/ veya O destanın yürekli yürüyüşünü…’ hatırlatıyor. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarının, ‘doğuşu…’ Şafağın söküşü misali, asıl gündönümünü/ aşk ritmini/ ışığa yürüyüşü hatırlatır. Elâzığ Şehrinde, “1992 yılı ve sonrasını, bir aydınlanma hareketi…” olarak düşünürüm. O hareket, Elâzığ Şehrinde, 2006 Mayısında, “MANAS YAYINEVİ’NİN AÇILMASINA VESİLE OLACAKTIR.” Elâzığ Şehrinde, “şiirle, sanatla, edebiyatla, musikiyle/ veya sanatın yedi rengine aşina bir edebi mahfil oluşacaktı…” Bütün çalışmalarında, ‘vakıf zihniyetini…’ görüyoruz. “Hayırda yarışan bir topluluk olmak!” 21.asrın olmazsa olmazı arasında yerini alıyordu. Ahmet Kabaklı Hoca’dan sözümüzü açtık. Kabaklı Hocanın, 1970’lerde, hayata geçirdikleri Türk Edebiyatı Vakfı ve bu vakıf marifetiyle çıkardıkları Türk Edebiyatı Dergisi, Ekim-2025 sayısıyla 624.ncü sayısına ulaşmış bulunuyor. Ahmet Kabaklı Hocanın, Türk Edebiyat Vakfında Başlattıkları, “Çarşamba Sohbetleri…” İstanbul’da, bir edebi okula dönüşüyordu. Ve bu okul, Elâzığ Şehrini de, ‘mercek altına alıyordu…’ Elâzığ Şehrindeki, Kültür- Sanat ve Edebiyat Faaliyetleriyle birlikte her türlü organizasyon, “Ahmet Kabaklı Hocanın o manevi değeri büyük, “GÜNIŞIĞI” köşesinde ve Türk Edebiyat Dergisinde yer alıyordu…” Dönemin Valisi Lütfullah Bilgin’in bir makalesinin de Türk Edebiyatı Dergisinde Yayınlandığını bilmekteyim… Erdemli bakışa, güzelliğe bakınız! Ahmet Kabaklı Hocanın Hakka yürüyüşünden itibaren Türk Edebiyatı Vakfını; coşkulu, heyecanlı bir münevver insan Servet Kabaklı omuzlayacaktı. Servet Kabaklı, Elâzığ Manas Yayıncılıkla; “çok içten, sağlıklı, samimi, dostane bağlar kuracaktı…” O bağlar, Elâzığ’daki tarihi ve edebi coşkuya omuz vereceklerdi. Elâzığ’dan; Bakü’ye, Bişkek’e, Almatı’ya, Kosova’ya edebi köprüler kurulacaktı… Bütün bunlar olurken, ‘mütevazı çizgi…’ korunacaktı. Ahmet Kabaklı Hoca’nın, “Türk Edebiyatı Vakfındaki Çarşamba Sohbetleri…” Elâzığ Şehrinde, “Kürsübaşı Sohbetlerine/ veya Cumartesi Sohbetlerinde…” tecelli edecekti. Kanal Fırat ile Manas Yayıncılık İşbirliğiyle de, “Manas Şiir ve Musiki Günleri…” her biri sohbet tadında; “Türkiye’mize ve Gönül Coğrafyamıza…” taşınacaktı. Binler, yüzbinler, milyonlar; Manas Yayınevi’nin o güzelim sohbetleriyle buluşacaktı. Son 20 yıl içerisinde, Manas Yayınevi’nden, Okuyucuya da köprüler kurulacak; “100’ün üzerinde eserle şehrin yüzü gülecekti!”

Şener Bulut’a ithaf ettiğimiz bir şiirimizde şöyle diyoruz; “Issık Gölü’nde mavi bir tebessüm/ Akınlarda, nal sesinde nefesim/ Sözü doğru söylemektir hevesim/ Adım Manas, destanların mührüyüm!” 

Manas, ismiyle de bir büyük okul… Türkiye’yi, dahası mı, ‘gönül dünyamızı kuşatan bir okul!” 

Bu okulla bütünleşen bir güzel şahsiyet, Servet Kabaklı’nın Hakka yürüyüşü bizlerde derin üzüntü bırakmıştı. 29 Ağustos 2015 tarihinde yazdığımız bir şiirimizde; “Garipler konar, göçerdi yurdundan/ Gonca gül olur, açardı bağrından/ Elâzığ ses vermez bugün çağrından/ Çağrı, Hak katından “Servet’im gitti” Bugünkü yazımızda, “Türk Edebiyatı Dergisi/ ve Vakfına…” odaklandık. Oradaki, hiçbir zaman sapma görmediğimiz yürüyüşe… Ahmet Kabaklı Hocadaki tavrı/ veya duruşu, günümüzde; “Serhat Kabaklı Hocada gördüğümü…” bilvesile söylemek isterim. 28.nci Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında, kıymetli kadirşinas dostu daha yakından gözlemleme fırsatını bulduk. Kabaklı Ailesi, “Türk Dünyası sevdasıyla aşina olan…” güzel bir aile… Milli hassasiyetleri yüksek… İmkânlarını bu yolda seferber edebilecek bir yüreğe de sahipler… Serhat Kabaklı’nın, ‘iç dünyası daha berrak…’ O sebepledir ki, ‘bazı şeyleri dışa aksettirmiyorlar…’ Dahası, “Sessiz bir çığlığa…” sahipler. Onun en büyük emeli, bir faaliyetin öncelikle hedefine ulaşması… Her faaliyetin mutlaka, ‘hamalları…’ olduğu kadar, ‘gizli kahramanları…’ dikkatleri çeker. Serhat Kabaklı’nın, “Bil Oğlum!” şiiri, Usta Sanatçımızın sesiyle de, ‘Destan Havasına bürünüyordu!” Orada, nefisleri yerle bir edecek coşkulu bir çağrı var; “Nefis ki bir mantık yutan dev oğlum/ Mağrur olma insanları sev oğlum”

Sevgi ve dostluk bu milletin asil ve soylu duruşu… Elbette ki, o duruşla daha saygın, daha hatırlı, daha candan ve içten olabiliyoruz. Elazığ Şehri, ‘farklı…’ Farklı oluşunun sebebi de, ‘vefalı oluşudur…’ 

Fedakârlığın cımbızla arandığı bir dönemde, ‘vefalı dostlara selâm…’ Sizlerle, bu hayat daha güzel, daha zarif ve de daha nahif… Elbette ki, bizler ‘çıtayı yükselteceğiz’ Serhat Kabaklı’nın bir güzel yanı neydi?

Sabırla yürümeleri… Bazen de kendilerine sükûtu tercih etmeleri… Hiçbir zaman karamsar olmayışları… Ümit rüzgârlarının usulce esmesiydi… Selâm ve Muhabbetle…