Bedrettin KELEŞTEMUR


YAKUP ÖMEROĞLU’NU ANDIK

FİKİR BAHÇESİ


YAKUP ÖMEROĞLU’NU ANDIK

Bedrettin KELEŞTİMUR

Türk Dünyasının, başı sağolsun… Bir Alpereni, bir gönül ereni/ dervişini, Türk Dünyasının, bir Bilge sevdalısını daha Hakk’a uğurladık. Mekânları cennet olsun (âmin)

“Zamanın içinden tarih göçüyor

Bilir misin, takvimlerde üşüyor!

Yapraklar bile solmadan düşüyor

Bu mevsim siyah çelengi taşımaz!

Ey fani dünya, kadere koşuyor

Kederi bize bırakıp koşuyor!”

Dr. Yakup Ömeroğlu için, “O bir akademisyen, araştırmacı yazar, hikâyeci, sanatkâr, idareci…” 

17 Ağustos 2024 Cumartesi Günü İkindi namazında, Hacı Bayram Camiinde bir hüzün rüzgârları gönül bulutlarını okşuyordu! 

Elâzığ’da, asrımızın Gaspıralı İsmail’ine tarihi bir görevi ifa etmenin şuuru etrafında 27 Ağustos 2024 tarihinde, Harput- Göllübağ’da, Manas Yayınevi’nin öncülüğünde kalbi, hasbi, ihlaslı, gönül tellerimizi titretecek bir anma toplantısını gerçekleştirdi. Prof. Dr. Muhammed Beşir Aşan, Öğr. Gör. Sabahattin Sivrikaya Prof. Dr. Tarık Özcan, R.Mithat Yılmaz, Bedrettin Keleştimur, Tahsin Öztürk, Günerkan Aydoğmuş, Zekeriya Bican, Fethi Ahmet Deniz, Tuncer Sönmez, Doğan Sever, M. Faik Güngör, Yalçın Azizoğlu, İlhami Bulut, Mahir Gürbüz Akademisyen, Şair, Yazar, Sanat dostları katıldılar.

Elâzığ Şehrinin mahalli sanatçılarından Nihat Kazazoğlu, Yalçın Turhan, Osman Bulut, Ziya Tunçtekin, Şehmuz Çaça’da, Yakup Ömeroğlu’nu anma toplantısına apayrı bir incelik, bir zarafet kattılar.

Harput- Göllübağ’da ki bu tarihi toplantıya telefon bağlantısı olarak, Prof. Dr. Mustafa İsen, Ali Akbaş, Prof. Dr. Cemal Kurnaz, Osman Çeviksoy, Mehmet Ali Kalkan, Ataman Kalebozan, Özer Revanoğlu ’da çok önemli katkılarda bulundular. 

Sabahleyin Saat 09.30’da başlayan bizlerde çok derin izler ve de tesirler bırakan her bakımdan farklı üsluplarla bizlere de ilham kaynağı olan bu toplantı gün boyu devam etti dersek yeridir.

Harput Göllübağ’da, bir Ahde Vefa görevimizi yerine getirmenin şuurunda, bilumum değerlerimize de sıla-ı rahim yapmanın manevi huzuru içerisinde olduğumuzu ifade etmeliyim. Merhum Yakup Ömeroğlu’nun şahsında ecdadı, hatıralarıyla birlikte sıla-i rahim yaptık. Toplantının yapıldığı mekânın, Harput Göllübağ seçilmesi bizler açısından önemi büyüktür. Şeyhü’l Muharririn Ahmet Kabaklı’nın yetiştiği muhittir. Bu muhitler, ilim, sanat, edebiyat muhitidir. İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Recep Bağcı, günümüz iletişim teknolojilerini de kullanarak bu mekânı bizlere açıyorlardı. Bu arada gelen misafirlere de hiçbir ikramdan kaçınmadılar. Kendilerine ve bütün katılımcılara minnettarız. Elâzığ Ulusal Kanalı, Kanal Fırat Televizyonu ’da, bu programı bütünüyle kayıt altına alıyorlardı. İnşallah Elâzığ’dan, Türkiye’ye ve gönül dünyamıza bu program ileri ki tarihlerde montajı yapıldıktan sonra da yayınlanacaktır.

Bakara Suresi 257 ayette şöyle buyrulur; “Allah Teâlâ iman edenlerin velisidir. Onları zulmetlerden nura çıkarır!” Hayata erdemli bir bakışla/ nazarla tebessüm eden dostlara da merhaba diyeceğiz. 

Tevbe Suresi 71. Ayette de şöyle buyrulur, “Mü’min erkeklerde, mü’min kadınlarda birbirlerinin velileri (dostları ve yardımcıları)dır” Bugün vefalı dostlar bir aradalar. Birlikte hatıraları yâd ediyorlar. 

İnancımız, “hayırda yarışan bir topluluk bulunsun!” buyuruyor. Günümüz lisanıyla, ‘milletin büyük ideallerini üstlenen sivil toplum örgüleri/ o örgülerin fedakâr süvarileri… Alperen ruhlu aksaçlı bilgeleri… seferber olmuş durumdalar… Hacı Bayram Veli Hazretleri bir şiirlerinde şöyle derler;

“N’oldu bu gönlüm n’oldu bu gönlüm

Derd-ü gam ile doldu bu gönlüm

Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm

Yanmada derman buldu bu gönlüm!”

Yakup Ömeroğlu ile birlikte ilk hafızalara, “Avrasya Yazarlar Birliği…” gelmektedir. 26 Nisan 2006 tarihinde kuruluşu gerçekleşen Avrasya Yazarlar Birliğinin, ‘ikiz kardeşi diyebileceğim…’ Manas Yayınevi’nin kuruluş tarihi 5-6 Mayıs 2006 tarihidir… Büyük bir dayanışma şuuru içerisinde faaliyetlerini gösteren Manas Gönül Evi’nin açılış törenine dönemin Kültür ve Turizm Bakan Müsteşarı Prof. Mustafa İsen, Avrasya Yazarlar Birliği Başkan Yardımcısı Ali Akbaş, Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar katılacaklardı. O dönemin Valisi, Rektörü, Belediye Başkanı, ETSO Başkanı, Sivil Toplum Örgüleri Sanat ve Edebiyat çevreleri büyük bir katılım örneği göstereceklerdi. 

Ali Akbaş Elâzığ Şehri için, “Üniversite ile halkın bütünleştiğini, Akademisyenle halkın bütünleştiğini…” belirttiler. Yöneticilerle şehrin bütünleştiği mükemmel bir şehirdeyiz… Ali Akbaş, “Elâzığ Şehri, kültüre verdiği değer, incelik, zarafet, musiki, edebiyat, sanattaki gayreti bakımından Türkiye'de ilk sırada yer alır…” sözleri hala kulaklarımızdadır. Avrasya Yazarlar Birliğinin bu şehre, bu şehrin insanına âli cenap bir yaklaşımı olmuş/ o yaklaşım merhum Yakup Ömeroğlu’nun öncülüğünde büyük bir özveriyle devam etmiştir. 

Harput- Göllübağ’da, Manas Gönül Evi’nin öncülüğünde, Cengiz Aytmatov’dan Elmas Yıldırım’a, Magcan Cumabay’dan Yakup Ömeroğlu’na, ‘anma programını büyük bir huzur, gönül rahatlığı içerisinde hayata geçirmenin idrakini yaşadık!” İnancımız, “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz” buyuruyor. Geçmişi, geçmişte yapılan erdemli çalışmaları geleceğe taşımak/ gelecek nesillere de ilham kaynağı olmak elbette biz aydınların en büyük görevidir. O görevi ifa etmek de bir sorumluluk gereği olarak düşündük.

Yakup Ömeroğlu, “her günü bir sefer bildi…” Sürekli proje ürettiler. En önemlisi de, gönül coğrafyamız için hayati önem taşıyan projeleri sahada bizlerle de birlikte paylaşmalarıdır. Asla, kibir ve gurura kapılmadılar. Tebessüm eden yüzünü hiç eksik etmediler. 

Rusya’nın dağılmasından sonra, Elâzığ Şehrinde 1992 tarihinden günümüze doğru her biri, ‘kültür şöleni’ veya Türk Dünyasının Kurultayı/ veya Toyu olarak dikkatleri üzerine çeken, Uluslararası Hazar Şiir Akşamları ve bu akşamları taçlandıran Türk Dünyası Hizmet Ödüllerinde, şehrin oynadığı tarihi roller o kadar önemli ki, Elâzığ Şehrinde, ‘şiiri, sanatı, edebiyatı, musikiyi seven ilim muhitinin de oluşmasıydı…’ 1990’lı yıllardan itibaren Elâzığ Şehrinde, kitap yayınlarının giderek arttığını göreceğiz. 2006 Mayısında Manas Yayınevi’nin açılış töreninde, “okuyucu ile buluşturulan 12 eserin tanıtım toplantısı…” yapılıyordu. Bu toplandı, Türkiye’de belki de bir ilkti…

Dönemin Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen’in bu toplantıda ki konuşmaları tarihi önem taşır. “Bir yerin şehir olduğunun göstergesi orada yayıncılık faaliyetlerinin var olmasıdır. Orada musikinin var olmasıdır. Orada güzel sanat faaliyetlerinin var olmasıdır. Varsa bunlar, orası şehirdir.” Sanatın gelişmesini sağlayacak mekanizma kurmalıyız. Mutlaka sanat teşvik edilmelidir. 

Merhum Yakup Ömeroğlu ve dönemini sıklıkla konuşmalıyız. Birlikte istişare etmeliyiz. Yakup Ömeroğlu sadece Avrasya Yazarlar Birliğini kurmakla kalmadılar; kanaatimce de, Gaspıralı İsmail Efendi gibi davrandılar… Bengü Yayıncılığı kurdular… Bu yayınevi 2006 yılından günümüze doğru, 500 eserin yayınlanmasına da imza attılar. Kardeş Kalemler Dergisi, Türk Dünyasından şimdiye kadar 212 sayı ile birlikte 2730 şair, yazar ve araştırmacıyı bir araya/ bir dergi etrafında toplamasını bildiler

Belki de, en önemli çalışma; ‘geleceğin yazarlarını yetiştirecek atölye çalışmaları’ olmuştur.

Dönemin Valisi Muammer Muşmal, “Türk tarihi zaten hep destanlarla doludur. Kırgız-Manas Destanı, Çanakkale Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı ve inşallah bundan sonra da Elâzığ Destanı diye bir destan olacak!” Ben şahsen, 58 yaşında aramızdan ayrılan Yakup Ömeroğlu’nun, ‘bir destan yazdığını…’ rahatlıkla ifade etmek isterim. Mekânları cennet olsun. 

Çankırı-Şabanözü İlçesine bağlı Karakoçaş Köyü’nde çiftçilikle geçimini sağlayan Zeliha Hanım ile Osman Bey’in oğlu olarak dünyaya gelen Yakup Ömeroğlu’nun hayat serüveni 58 yaşında/ daha en verimli döneminde fani âlemden baki âleme göçle hitam bulacaktı! 

Yakup Ömeroğlu’nu bizler, Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında daha yakından tanış olduk… Dostluk bağlarımızda, ‘ahde vefa…’ kalpten kalbe yürüyen muhabbet çok önemlidir. Milli ve Manevi hislerle giderek güçlenen dostluklar ebedidir/ kalıcıdır…

Sovyetlerin dağılmasından sonra Türk Dünyasına uzanan yolların inşasında bir yürekli Alperen rolünü üstlendiler… O yolda, ‘vefalı dostlarla…’ sivil örgüler oluşturdular. “26 Nisan 2006 tarihinde Ankara Merkezli Avrasya Yazarlar Birliğini…” kurdular. Bu tarihi kuruluşun hedeflerinde;

“Tarihî kültürel ve sosyal bağlarla birbiri ile ilişkileri olan ülkeler, topluluklar ve kişiler arasında kültürel ilişkileri artırmak,

Evrensel barışa ve kültürel gelişmelere katkıda bulunmak;

İnsanlığın en köklü dillerinden birisi olan Türkçenin bütün lehçe ve şivelerinde konuşan halkların yazarlarının birbirlerinin eserlerini tanımalarını sağlamak,

Türkçe edebiyatın bütün dünyada daha iyi tanınmasına çalışmak

Bütün lehçe ve şiveleri ile Türkçenin gelişmesine gayret etmek,

Türk lehçelerinin yazı dillerindeki ortaklıkları daha da artırmak, amacıyla;

Yazarlık faaliyetini meslek edinmiş kişileri bir araya getirmek,

Meslekî dayanışma ve yardımlaşmayı uluslararası düzeyde sağlamak,

Yazarların sanat ve kültür hayatında etkin bir şekilde yer alabilmeleri için çalışmak,

Telif ve tercümelerinden doğan haklarını savunmak,

Meslek mensuplarının uğrayacakları çeşitli güçlükler karşısında gerekli her türlü maddî ve manevî yardımda bulunmak…”

Rahmet mekân Yakup Ömeroğlu, bu fani âlemden, ‘heybesini doldurarak ayrılıyordu’ Gönül Coğrafyamızda, ‘derin izler bırakarak…’ bir sevda yolcusu olarak ayrılıyorlardı. 

Avrasya Yazarlar Birliği bünyesinde yayınlanan, “Dil Araştırmaları Dergisi…” Hakemli olarak yayınlanan bu önemli bilimsel dergi 2007 yılında yayın hayatına başlamış ve yılda 2 sayı olarak bilim dünyası ile buluşuyor.

Rahmet Mekân Yakup Ömeroğlu ile hafızalarımıza, “İlim, hikmet, irfan ocağında sizlere buyur eden bir gönül insanı…” gelecektir. 

“Uygur, Azerbaycan, Özbekistan, Başkurdistan, Tuva RF, Tataristan, Kazakistan, Türkiye, Kosova, Kırımtatar, Kırgızistan, Türkmensahra/IR, Saha (Yakut) Cumhuriyeti, Rusya, Bulgaristan, Avusturya, Makedonya, Udmurtya RF, Hollanda, Türkmeneli/ IR, Çuvaşistan RF, Ukrayna, Güney Azerbaycan/İR,

Ahıska, KKTC, Gagauz, Başkurtistan, Hakasya RF, Karaçay, Borçali Gürcistan, Batı Trakya-Yunanistan, Çin, Kaşgay, Suriye Türkmen, Afganistan, Dağıstan RF, Libya, Karakalpak-Özbekistan, İran, Kumuk RF, Çuvaşistan RF, Sırbistan, Arnavutluk, Hırvatistan, Nogay RF, Malkar, Fransa, Filistin, İngiltere’den…” 2370 şair, yazar, araştırmacıyı bir çatı altında bir araya getirmek elbette büyük bir marifettir… 

Merhum Ömeroğlu sürekli üreten bir kişiliğe sahipti. Mevlana’nın, “canlar, bugün farklı şeyler konuşalım…” çağrısını Türk dünyasına farklı projelerle taşıyorlardı.

Uluslararası Kaşgarlı Mahmut Hikâye Yarışmasının 7.ncisini hayata geçiriyorlardı. Her faaliyette öncelikle, devamlılık/ süreklilik/ veya istikrar diyorlardı… Dede Korkut Tiyatro Eseri Yarışması üzerinde büyük bir titizlikle duruyorlardı…

Avrasya Yazarlar Birliğinin en büyük tarihi başarısı, “Yazarlık Atölyesidir…” Yazarlık Atölyesini bütün Türk Dünyasına yaydılar… Bu atölyeden, 19 ülkeden 291 katılımcı dersler alıyorlardı. Geleceğin önemli yazarı olma yolunda büyük bir heyecanı paylaşıyorlardı. 

Türk Dünyası Gençlik Kurultaylarının, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü’nün mimarı olan Ömeroğlu, Türk Dünyasından 30 bölge 90 yayınevi ve 120 yazarla 5-11 Mayıs 2014 tarihleri arasında Eskişehir'de yapılan I. Türk Dünyası Kitap ve Kültür Şöleni düzenlemesinde etkin rol aldılar… 

TRT Ankara Radyosunda, “Kültürel Pencere” programında kendilerini dikkatle takip ettik. Her biri tarihimize, kültürümüze ait iz bırakan birikimli çalışmaların ürünüydü… 

Hayatı güzel gördün, güzel düşündün, erdemli bir bakışla da, ‘genç nesillere de rehberlik ettin’ 

İnancımız, “içinizde hayırda yarışan bir topluluk bulunsun!” diyor. Bu fani âlemde, ‘hayırda ihlasla yarışın meyvelerini topladınız…’ İnşallah gönüllerde de, ‘muhabbetle’ yer aldınız.

Sizleri rahmet, minnet ve şükranla her zaman yâd edeceğiz. Mekanınız cenneti âlâ olsun (âmin)

Bu milletin efsanevi bir anlatımla ifade edebileceğimiz, tarihi serüveni vardır… Destanlarımıza bakınız; “Demiri Dövdük...” Dağları erittik, ayaklarımızın altına serdik, insanlığa hediye ettik koskoca medeniyetleri.. Masallarımız, kahramanlarla çocuklarımızın gözlerini büyüledi... Anne sütü gibi gönüllerini ferahlattı... Gürbüz yiğitler çıktı, vatan coğrafyasında... Ses verdiler, Ötüken yaylasından… Ders aldılar, Ahmet Yesevi ’den.. Semerkant, Buhara rüyalarını süsledi, her dem.. Kaşgar, dillerini bezedi.. Aktılar, doğudan batıya doğru.. Bahar coşkusu içerisinde Yunusça dillendiler, Ahi Evran Konağı’nda yeni dünyalar/ yeni iklimlerle tanış oldular.. Şeyh Edebali, Emir Sultanlarla hayata barış oldular... Fuzuli’den Nesimi’ye.. Şeyh Galip’den, Yahya Kemal’e bir yay kirişi gibi gönül iklimini sevdalarına gerdiler... Bir hayat ki, Dede Efendilerde, Itrilerde billurlaştı… 

Yakup Ömeroğlu’nda, bir ufuk zenginliğini görüyoruz. En yakın dostları, çalışma arkadaşları ile yaptığımız telefon görüşmelerinde buna şahit olduk. 

Prof. Dr. Cemal Kurnaz’ın, “Bir Yakup Geçti” şiirleri bizleri o kadar etkiledi ki,

Çankırı’dan sökün etti

Türk yurduna akın etti

Uzakları yakın etti

Dünyadan bir Yakup geçti

Yıldız gibi akıp geçti

İçimizi yakıp geçti…”

Bizlerde, “Yiğit Odur ki” şiirimizde, 

“Yiğit odur ki, yolunda sağlam yürür

Aklı, yüreğinde ses; gürler yürür

Bir kızıl alev gibi yanar, yürür

Yürü şehrim, öksüz değil bu dava

Türk Birliğine meşale yakar, yürür”

Yakup Bey’in kabrine Türk Dünyasının dört bir yanından, ‘toprak ve su getirilmesi…’ mana cihetiyle de, büyük bir sevdanın iradesi olarak düşünüyor, kalbi birlikteliğimizi, Türk Dünyasının, ‘vuslat şehri’ Harput/ Elâzığ Şehrinden bir daha ifade etmek istiyorum. 

Bütün güzellikler, iyilikler birbirlerini besler. Bizler, güzel sözler, salih amellerle, birbirimize dağlar misali omuz vererek/ tarihi ve vicdani desteklerle tarih yazacağımızın inancını bir daha belirtmek isterim. Yakup Ömeroğlu’nu, rahmet, minnet, şükranla anıyoruz. Mekanları cenneti ala olsun amin.